BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Bir oğlu dağda diğeri askere gidecek

Doğu ve Güneydoğu'da yaklaşık 30 yıldan bu yana süren çatışmalı ortam sadece annelere değil, babalara da gözyaşı döktürdü.

Abone ol

Yaşanan çatışmalı ortamda evlatlarını yitiren ve ocaklarına ateş düşen babalar, başka anne ve babaların aynı acıyı yaşamaması için başlatılan diyalog sürecine destek veriyor.

Acılı babalar, evladını kaybeden anneler kadar kendilerinin de gözyaşı döktüklerini ifade ederek, acıların dinmesi ve yeni acıların yaşanmaması için atılan adımların barış ile sonuçlanmasını bekliyor.

BABALAR DA AĞLAR

Diyarbakır'da 3 Ocak 2008 günü askeri servis aracının geçişi sırasında meydana gelen patlamada oğlu Rıdvan Süer'i kaybeden Şemsettin Süer, acısını yazdığı şiirlerle dindirmeye çalıştığını belirterek, benzer olaylar yaşandığında acılarının tazelendiğini söyledi.

''Ateş düştüğü yeri yakıyor'' diyen baba Süer, başka ailelerin de benzer acılar yaşamaması için atılacak adımların heba edilmemesi gerektiğini belirtti.

Süer, yaradılış itibarıyla annelerin daha hassas ve kırılgan olduğunu ancak erkeklerin de aynı acıyı farklı şekilde yaşadığını vurgulayarak, şöyle dedi:

''Bir de 'babalar ağlamaz' derler. Babalar da ağlar, hem de nasıl ağlar. Erkekler anneler kadar duygularını açığa vuramazlar ve daha dik durmaya çalışırlar ama gözyaşlarını içlerine akıtırlar. İçimizde volkanlar kopuyor. Hepsi bizim acımız. Neyi paylaşamıyoruz? Oğlumu kaybettiğim Diyarbakır'a küsecek değilim. Bu ilde güzel anılarımız da oldu. Yüreğimin bir yarısı Diyarbakır'da kaldı. Bir baba olarak içimdeki acıyı oğluma yazdığım şiirlerle dindirmeye çalışıyorum. Artık toplumun tüm kesimleri bu olaylarda zarar gördü ve çok ocaklara ateş düştüğünden herkes için bıçak kemiğe dayandı. Olaylar Türk Kürt ayrımı yapmıyor. Artık anne ve babaların ağlamaması için atılan adımları çok önemli buluyor, bu emeklerin heba edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Yeter ki bu kan dursun, ocaklara ateş düşmesin, bu süreci desteklemeye hazırız.''

Baba Süer, oğluna duyduğu özlemi 8 sayfalık ''Diyarbakır'da Matem'' adlı şiirin, ''Ey oğul! Nasıl da karşılayabildin o körpecik bedeninle etrafa dağılan parçacıkları. Nereden bilirdim yavrum metrelerce önümde can verdiğini. Hiç mi hiç konduramadım Rıdvan'ım o kör olası patlamanın seni bizden ayıracağını'' dizeleri ile dile getirmişti.

BİR KIZINI KAYBETTİ DİĞERİ SAKAT KALDI

20 Eylül 2011 tarihinde Siirt'te bir otomobile yönelik saldırıda bir kızını kaybeden, bir kızı da sakat kalan Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Hüsam Olgaç, İmralı ile yapılan görüşmelerin ülkenin yararına olduğunu söyledi.

Olgaç, yaşadıkları tarifsiz acıyı başka anne ve babaların yaşamasını istemediklerini ifade ederek, bu sürecin başlamasının ülkede dostluk ve kardeşliğin tesisinde büyük katkısı olacağını belirtti.

''İçtenlikle bu işi yapanları destekliyorum'' diyen Olgaç, ''Olayda kızım Nurcan Olgaç'ı kaybettim, kızım Gülcan Olgaç da ağır yaralandı. Her ne kadar bizler bu konuda zarar görmüşsek de başka aileler, başka ana babalar zarar görmesin. Bu görüşmeler ülkemizin yararınadır. Bu süreci destekliyorum'' dedi.

Olgaç, olayda kaybettiği kızı Nurcan Olgaç'ın yüzme dalında yardımcı antrenörlük belgesi aldığını anımsatarak, yapılan tüm açıklamalara rağmen kızının şehit sayılmamasının kendilerini üzdüğünü belirtti.

BU ATEŞİN SÖNMESİNİ İSTİYORUM

Batman'da 26 Eylül 2011 tarihindeki saldırıda kızı 8 aylık hamile Mizgin Doru (31) ile torunu Sultan Doru'yu (4) kaybeden Enver Doru, Türkiye'de benzer acıların yaşanmaması için gereken ne ise yapılmasını istediğini söyledi.

Doru, ülkede barışın tesis edilmesini istediğini ifade ederek, ''Artık bu ateşin sönmesini istiyorum. Temennim ve Allah'tan dileğim o ki; Türkiye güllük gülistanlık olsun. Bu acı bizi yaktı, başkalarını yakmasın. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu yürek acısını biz yaşadık, içimiz yandı, Allah kimseye göstermesin. Ne olursa olsun bu sorun düzelsin. Ülkemizin barış ve demokrasinin hakim olduğu bir ülke haline gelmesini isteriz. Artık anneler de babalar da ağlamasın'' diye konuştu.

İKİ TARAFIN DA KAYGISINI TAŞIYORUM

Bir oğlunun dağda olduğunu, diğerinin de askere gitmeye hazırlandığını belirten Diyarbakır merkez Sur ilçesi Belediye Başkanı Demirbaş, iki tarafın da yüreğindeki acıyı derinden hissettiğini söyledi.

''Kim bizim kadar barış isteyebilir ki; bu kadar acıyı yaşayan ve bu coğrafyada mutlu günlerin hasreti ile yaşayan insanlar olarak bizim kadar barış isteyen olacağını düşünmüyorum'' diyen Demirbaş, acıların ortaklaştırarak bitirilmesi gerektiğine inandığını belirtti.

Demirbaş, herkesin bu acıları anlaması gerektiğini ifade ederek şöyle dedi: 

''İki tarafın da kaygısını yaşıyorum. Bir oğlum dağda, diğeri askere gitmeye hazırlanıyor. İki evladımız aynı anda farklı durumda karşı karşıya gelirlerse nasıl bir acı olur herkes düşünsün. Yüreğinizde aynı anda iki ayrı acıyı yaşatma hakkını kimse kendinde görmemeli. Bu nedenle bu acıyı bitirme şansı sunulmalıdır. Ortaya çıkan bu umudu kimsenin karartmaya hakkı yok. Akıl, sağduyu, vicdan ve mantık sahibi herkesi bu umudu karartmamak için çabaya davet ediyorum. Bazı akşamlar evimizin üstünden uçaklar geçiyor ve annemizin sabaha kadar uykusuz kaldığını biliyorum ama aynı acıyı Yozgat'ta bir asker annesinin de yaşadığını biliyorum. Birbirini hiç görmeyen iki annenin aynı acıyı aynı anda yaşadığını düşünebiliyorum ben. İlk defa bu kadar toplumsal bir destek var ve süreci hemen hemen her kesim destekliyor. Bu ortaya çıkan temkinli umudu gelin hep birlikte onurlu bir barışa dönüştürelim.''