Modern çağın hastalığı olarak bilinen metabolik sendrom, çalışma hayatında özellikle ofis çalışanlarını olumsuz etkiliyor.
Abone olTeknolojinin gelişimi ile birlikte çalışanların masa başında geçirdiği zaman artıyor. Özellikle uzun çalışma saatlerini ofiste oturarak geçiren çalışanlarda şişmanlık görülme sıklığı da her geçen gün tırmanıyor. Tek tip beslenme, abur cubur alışkanlığı, ayaküstü atıştırma ve hareketsizlik pek çok rahatsızlığa zemin hazırlıyor. Şeker hastalığı, aşırı şişmanlık, yüksek tansiyon ve kan yağlarında yükselmenin oluşturduğu risk topluluğu, “Metabolik sendrom” olarak tanımlanıyor ve özellikle ofis çalışanlarını tehdit ediyor.
Metabolik sendromun temelinde insülin direnci yatar.
İnsülin direnci, vücudun insülin salgılamasına rağmen, insülinin glukozu hücre içine taşıyamaması durumudur. İnsülin etkisinin yetersiz olduğu bu durumlarda kanda ve organlarda yağ miktarı artar. İnsülin direncini artıran temel faktörler; hareketsiz yaşam biçimi ve yüksek kalori alımı sonucu oluşan aşırı kilodur. Özellikle de karın bölgesinde yağlanma artışı, psiko-sosyal stres ve kadınlarda menopoz sonrası hormonal değişiklikler etkili olmaktadır.
Genetik ve çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı metabolik sendrom ve ilişkili sorunlar; obezite, hipertansiyon, şeker hastalığı, yağ metabolizması bozukluğu, polikistik over sendromu, ürik asit yüksekliği (hiperürisemi), uyku apne sendromu olarak sayılabilir.
Fazla kilolara ve tansiyona dikkat!
Genetik eğilimi olan kişiler metabolik sendrom gelişimine daha fazla yatkındır. Eğer kişinin ailesinde kilo fazlalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarında dengesizlik gibi sorunlar var ve buna çevresel faktörler de eklenmişse metabolik sendromun gelişmesi kaçınılmazdır. Bel çevresinin erkeklerde 94 cm, kadınlarda 88 cm’den fazla bulunmasına ek olarak, aşağıda belirtilen 4 faktörden ikisinin varlığı tanı koymak için yeterli kabul edilir:
Tansiyon yüksekliği,
Kolesterol yüksekliği,
Trigliserid yüksekliği,
Kan şekerinde sınırda da olsa yükseklik.
Ofis yaşamınızda bu önerilere kulak verin, rahat edin:
Kahvaltıda hamur işleri ve bol kalorili yiyecekleri tercih etmemek; mümkünse peynir, zeytin, domates, salatalık gibi kahvaltılıkları tüketmek.
Öğle yemeklerini dışarıdan sipariş etmek yerine, restorana ya da yemekhaneye gitmek.
Öğle öğününde bol yağlı, karbonhidratlı gıdaları değil, düşük kalorili ve besleyici yemekleri tercih etmek.
Tatlı olarak şerbetli, ağır tatlılar yerine sütlü ya da meyveli olanları tüketmek.
Çay, kahve, oralet ya da meşrubat değil, günde 1,5- 2lt su içmek.
Ara öğünleri atlamamak.
Ofis içinde mümkün olduğunca hareketli olmak.
Ofis egzersizlerini uzmanından öğrenip, uygulamak.