BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,19
ALTIN 2.999,85
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Bir mizah kitabı kadar eğlenceli

Paranıza neler olduğunu anlamak için bu kitabı okuyun... Burun da kıvırmayın! Macera romanlarını aratmıyor...

Abone ol

Konuya bakıp burun kıvırmayın, bir polisiye kadar heyecanlı, bir mizah kitabı kadar eğlenceli "Açık Pozisyon"

Yusuf Boz, para piyasalarında geçirdiği yılları anlattığı Açık Pozisyon adlı kitabında ekonominin nasıl işlediğiyle ilgili birçok ipucu da veriyor. Kitaptaki bütün isimler müstear ama ‘Kadet’i de, ‘Meram’ı da tanımış kadar oluyorsunuz. Yusuf Boz, para piyasalarında geçirdiği yılları adlı kitabında toplamış.

Bu krizden en çok kim etkilenecek?
Bütün krizlerde para zenginler arasında el değiştirmez, fakirler, orta halliler imkanlarının çok fevkinde harcama yaparlar, bunu birileri sübvanse eder, kriz çıkar. 1994’e, 2001 krizine bakın. Ablam ABD’de yaşıyor, normalde 3 bin dolardan fazla aylık konut kredisi ödeyemeyecek insanlar 3 bin dolarla 300 bin dolarlık evi de değil, bir milyon dolarlık evi alır. Alır ama içini döşemeye parası yetmez.

Sonra adama derler ki sen bunu bir milyona aldın ama bu bir buçuk aslında. Bunun 300 bin dolarını daha sana borç verelim. Bu neden oluyor çünkü ABD hiçbir şey üretmiyor. Yazılım, film, avukatlar, bankacılar, bir de konut. O yüzden kime para vereceksin? Microsoft’un paraya ihtiyacı yok ki. Çeliğe falan versen, beş yılda sonuç alır, fabrikalar falan yapacak. Konut ise 8 ay. Ayrıca ikinci, üçüncü ev vergi problemi çıkartacağı için kimse almaz.

O yüzden adamın mevcut evine değer kazandıracaksın. 45 yaşındayım, kredi kartlarında 2-3 milyar balansım vardır, taksitlerden dolayı. Benim yaşımdaki bir Amerikalı’nın 3 milyon dolar borcu vardır. Çünkü ev daha bitmemiş. Bu adamın krizden etkilenmesi nasıl olur? Herhangi bir Amerikalı’nın 35 günlük hayatı çevirebilecek parası vardır.


Bize ‘yetersiz’ olduğumuz anlatıldı

İnsan böyle borçlanmayı neden kabul eder?
Yetersizlik duygusundan. Evim yeterli değil, işim yeterli değil, arabam yeterli değil, karım veya kocam yeterli değil, çocuklarım yeterli değil. O yaptığım yemek yeterli değil, o yaptığım tatil yeterli değil. 1980’li yıllardan sonra biz de tamamen yetersiz olduğumuzu anlatan bir sisteme girdik. Neyi yeterli kılabiliriz? Mali gücümüzü. Bu ABD’ye çok beziyor.

Krizin ortasında Wall Mart’ta adam ezildi. Sabah kalkıyorlar, mağaza açılıyor, Noel satışları başlayacak. Bu da onlarda Nevroz’da ateşin üzerinden atlamak gibi bir gelenek. Sabah 06.30’da mı açılıyor, orada olman lazım. Binlerce kişi bir anda dayandılar kapıya, Etyopyalı göçmen çocuk camların altında kalıp öldü. Ve o gün Wall Mart kapanmadı.

ABD’de nüfusun üçe ayrıldığı söylenir. Bir kısım evsizler, ne vergi veriyorlar ne hizmet veriliyor onlara. İkinci kısım çalışanlar, üçüncü de onların hizmet ettikleri.

ABD’nin dış politikası dahil hiçbir işinin, tasarlanıp da yapıldığına inanmam ama böyle bir sonuç var. 1980’li yıllarda ABD’de bir profesörümüz ‘Orta sınıf ortadan kalkacak çünkü hiçbir şey üretmiyoruz, her şeyimizi Japonya’da, Çin’de üretiyoruz’ derdi. O zaman da dünyaya satacak bir şeyin -film ve Windows dışında- yok. Nitekim orta sınıfı ortadan kaldırdılar.

Düzenli kazandığı para azalan veya artan erkek genellikle eşinden boşanır

Kriz insanların hayatına ne yapar?
Psikolojide hani bir travma gelince önce inkar vardır. Bulunur bir şeyler denir, evden bir şeyler yaparım denir, hiç biri olmaz. Sonra, elindeki parayı çoğaltmak için çıktığı ortamdaki borsalara falan girer. Sonra onun yetmeyeceğini görür çünkü çocuğun okul taksiti 25 bin liradır. Yapacağı en son şey çocuklarını okuldan almaktır. Ama çok sıkılır.

Erkek olduğu için sıkıntısını eşiyle paylaşmayı zayıflık sayar. Bu sefer kadın ‘Ne oldu bizim durumumuza?’ der ve genellikle boşanırlar. Erkekler kazandığı paranın altında veya üstünde bir para verdiğinizde genellikle boşanır. Uzun süre on lira maaşla çalışıyorduysa beşe razı olmaz.

Üçe bile razı olmasının çok önemli bir onur ve hayat dersi olduğunu anlamakta güçlük çeker. Biz de ‘Hakkasan’a gidelim’ deyince ‘beni m öyle bir param yok’ demek ayıp sayıldığı için içine kapanır. Böyle yaralanan çok arkadaşım oldu. (Ayşe Düzkan)