BIST 9.390
DOLAR 34,46
EURO 36,34
ALTIN 2.865,00
HABER /  SPOR

Bir GSlinin itirafları

Kimse şampiyonluğa hazır değildi hatta bu yüzden bayrak bile sipariş edilmedi. Canaydın'ın itirafları...

Abone ol

Kimse şampiyonluğa hazır değildi hatta bu yüzden bayrak bile sipariş edilmedi. Canaydın'ın itirafları...

Kaynak: Hürriyet
Yazar   : Ertuğrul Özkök

-------------
Bir Galatasaraylının itirafları

GEÇEN salı günü "Bir Fenerbahçelinin İtirafları" başlıklı yazı yazmıştım.

O yazıdaki "itirafçı" bendim.

Kaybedilen büyük bir maçın ertesinde duygularımı yazmıştım.

Bugünkü yazımın konusu ise bir Galatasaraylının itirafları.

Ama bu defa itirafçı ben değil, Galatasaray’ın en tepesindeki insan.

* * *

Perşembe öğleden sonra Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın ve Başkanvekili Adnan Polat’la sohbet ettik.

Canaydın’ın morali çok yerindeydi.

Teknik Direktör Gerets ile Polat birlikte Bodrum’a gitmeye hazırlanıyorlardı.

Bize, o geceye ait çok ilginç sahneler anlattılar.

* * *

Masadaki arkadaşlarımızdan biri, "Sizi böylesine sevindiren bir şampiyonluk kazandırdınız; ama etrafta pek Galatasaray bayrağı göremiyoruz" dedi.

Canaydın çok ilginç bir cevap verdi:

"İtiraf edeyim ki, arkadaşlar şampiyonluk beklemedikleri için önceden bayrak siparişi vermemişler."

Futbolun ekonomisi beni hep çok ilgilendirmiştir.

O nedenle biraz üzerine gittim.

Canaydın şöyle bir açıklama yaptı:

"Ben tekstilciyim, o nedenle bilirim. Tekstil sektöründe en tehlikeli şey stok tutmaktır. Elinizde kaldı mı mahvolursunuz. O nedenle muhtemel bir şampiyonluk için önceden büyük sayıda bayrak ısmarlamak mantıklı değil."

* * *

Merakla dinlerken ikinci ilginç açıklama geldi:

"Yine itiraf edeyim ki, bizi Beşiktaş’ın elinde kalan forma ve bayraklar korkuttu."

Geçen yıl Beşiktaş çok büyük ölçüde bayrak ve forma üretmiş, hepsi de elinde kalmış.

Bu da Galatasaray ekonomisini yönetenlere ders olmuş.

Masadakilerden biri, "Bir arkadaşımız dün Fenerium’a dört saat boyunca kimsenin uğramadığını söyledi" diyor.

Lig ve kupa birincilerinin maç öncesi psikolojisi böyleymiş.

* * *

Fenerbahçe tarafında ise durum tamamen farklı.

Kulüp şampiyon olacaklarına o kadar inanmış ki, kutlamalar için 150 bin Euro’luk hazırlık yapılmış.

Takımlar son haftaya böyle taban tabana zıt psikolojiyle girince tabiatıyla maç sonrası psikolojisi de birbirinin karşıtı oluyor.

Galatasaray tarafında büyük coşku, Fener tarafında ise derin bir düş kırıklığı.

* * *

Galatasaraylı futbolcular Fenerbahçe’nin gol yediğini öğrendiklerinde ilginç bir an yaşamışlar.

Hasan Şaş, kendi kalesine doğru koşmaya başlamış ve bir an maçı unutmuş.

Bunu gören Gerets, İngilizce maçın bitmediğini söylemiş ve "Disiplin" demiş.

Şaş da ona "Impossible" (Mümkün değil) cevabını vermiş.

Tabii en zor anları, kendi maçlarının bitip Fener’inkinin devam ettiği dakikalar olmuş.

Gerets heyecanla Volkan’a, "Kaç dakika kaldı" diye sormuş.

Volkan yanlışlıkla, "Bir dakika kaldı hocam" demiş.

Gerets, "Oysa daha 9 dakika varmış. Bunun öğrendiğimde az daha yere düşüyordum" diyor.

* * *

Belçikalı Teknik Direktör, "Çok güzel bir lig oldu. Son dakikaya kadar 14 takım birincilik, kupa veya ligde kalmak için mücadele etti. Bu Türkiye futbolu için çok iyi bir şey" diyor.

Bu sözlere ben de katılıyorum.

Tabii merak da ediyorum. Acaba futbolcular son haftaları nasıl yaşadılar?

Geçen gün Aziz Yıldırım’la sohbet ederken şunu söyledi:

"Çocuklar Denizli maçına çıkarken, şampiyonluğun gittiğini hissettim. Çünkü hepsinin yüzü bembeyazdı."

Kısaca güzel ama hem futbolcular hem de koyu taraftarlar için psikolojik açıdan çok yorucu bir yıldı.

Hepsi dinlenmeyi fazlasıyla hak etti.