Gazeteci Nuh Gönültaş yaptığı postmodern bir hata için bugün okuyucularından özür diledi. Ancak Gönültaş'ın itiraf etmesi gereken bir büyük hatası daha vardı...
Abone olDünden bugüne Tercüman Gazetesi Yazarı Nuh Gönültaş, Dünkü yazısında Hanry Barkey'in İsrail'de Beytüllahim'de bir üniversitede olduğunu yazmıştı. Bu hatası için de ne kadar postmodern bile olsa özür diledi bugün okurlarından.
Gönültaş anlattığı hataları içinde en çok pişmanlık duyduğunu da bu vesile ile okuyucuları ile paylaştı. işte o yazı...-
HATA ETTİM, AFEDERSİNİZ!
Madem hata yaptım, hatamı düzeltmeliyim. Hata, her ne kadar post-modern bir hata olsa da mutlaka itiraf edilip düzeltilmeli.
Bu hata bir de yayın yoluyla kitlelere
ulaşmışsa mutlaka ve mutlaka düzeltme yapılmalı.
Hata yapmak insana mahsus. Mühim olan hatayı görüp düzeltmektir. Bu yüzden çağdaş
gazeteler günlük hay-huy içinde, hızlı işleyiş ve zamana yarış ile istenmeden
yapılan hataları düzeltmek için bir "Düzeltme" bölümü yayınlarlar, yanlış
bilgilendirmeden okuyucularını haberdar ederler ki, onlar da yanlış öğrenmesin,
yanlış bilgilenmesin.
İşte itiraf ediyorum. Dünkü yazımda sözünü ettiğim Hanry j. Barkey'in
İsrail'de Beytüllahim'de bir üniversitede olduğunu yazdım. Bu bir hata, ama
gerçekten post-modern bir hata. Aslında Hanry Barkey'in dünkü yazıma konu yaptığım
bir makalesini Los Angeles Times Gazetesi'nden okumuştum. Makaleye
odaklandığım için Barkey'in hangi üniversitede görev yaptığının üzerinde pek
durmadım. Makalede Liheigh Üniversitesi, Bethlehem geçtiği için otomatik
olarak biz İsrail'deki Bethlehem (Beytüllahim) yazdık ve tabii ki hata
yaptık. Pensilvanya'da da bir Bethlehem varmış. Doğrusu Beytüllahim deyince ilk akla
İsrail geliyor. Hata post-modern'de olsa büyük. Fakat Barkey'in Yahudi olduğunu
hesaba katarsanız hata büyük sayılmaz, ne dersiniz?
Bu benim ilk hatam değil elbette. Bu mesleğe başladığımdan bu yana iyi işler yanında
küçüklü-büyüklü hatalar da yapmadık değil. Fakat beni son derece üzen, hatta
yaptığımdan dolayı son derece yoğun pişmanlık yaşadığım bir hatam var ki, üzerinden
yıllar geçti kimseyle paylaşmadım. Ama madem bir hata vesilesiyle hatalarım üzerine
yazıyorum, onu da sizlerle paylaşayım.
Parlamento muhabirliği yaptığım yıllardı ve biz gazeteciler o dönemde sık sık siyasi
olaylar hakkında milletvekillerinden görüş alırdık. Bir akşam milletvekillerinin
telefon rehberini önüme açtım ve sırayla milletvekillerini evlerinden arayıp bir
konuda görüşlerini soruyorum. Gayet iyi gidiyordu, aradığım kişiler evlerindeydi ve
hemen hepsi de görüşlerini paylaşıyordu. Sıra bir milletvekiline geldi ve ben
sırayla gittiğimden hiç fark edemedim. Telefon çaldı ve karşıda genç bir ses
karşıladı beni. Ben ".... ile görüşecektim" dedim. Telefondaki ses bir an durakladı
ve "Babam altı ay önce vefat etti" dedi.
Aman Allahım, ne büyük hata yaptım. Nasıl olur, nasıl hatırlamazdım. Ama dedim ya
milletvekillerini sıradan arıyordum ve telefon rehberimi güncellememiştim. Belki de
en büyük hata telefon rehberlerini güncellememekti. İşte böyle hata hatayı
getiriyor. Telefon rehberimi zamanında güncelleseydim, böyle bir hata da
yapmayacaktım.
Bu mesleğin en kötü taraflarından biri de elde ettiğiniz bir bilginin doğruluğunu
kontrol ederken yaşadıklarınızdır. Bir defasında Deniz Baykal'ın kendi evi
olduğu halde milletvekili lojmanlarında kendisine ayrılan lojmanda doktor olan
oğlunu oturttuğunu öğrendim. Bu bilgiyi en kestirmeden tabii ki Deniz Baykal'a
doğrulatmak lazımdı. Yine bir akşam, Baykal'ın ev numarasını çevirdim. Telefonu
kendisi açtı ve ben edindiğim bilginin doğru olup olmadığını kendisine sordum.
Sordum ama sonradan nasıl pişman oldum bilemezsiniz. Bilgi doğruydu ve Baykal da
"Evet biz geniş bir aileyiz lojmanda da oğlum oturuyor" demişti. Ama inanın
telefonu kapattıktan sonra bilginin doğruluğunu kontrol etmiş olmaya sevineceğim
yere, akşam akşam adamın keyfini kaçırdığım için üzülmüştüm. Düşünün evinizde
ailenizlesiniz ve birisi arayıp size hakkınızda hiç de duyulmasını istemediğiniz bir
konuyu soruyor. Adamda ne çay keyfi kalır, ne de moral. Adamın uykusuna da tecavüz
etmiş olursunuz.
Bu gibi durumlar bana bazen bu mesleği bırakmayı düşündürtmüyor değil. Ama
hatalarımızla sevaplarımızla bugünlere kadar gelmişiz. Şurada emekliliğimize birkaç
yıl kalmış. Ya sabır...
Kaynak : Dünden bugüne Tercüman
Nuh Gönültaş