BIST 9.777
DOLAR 34,16
EURO 38,17
ALTIN 2.920,22
HABER /  GÜNCEL

Bir gazetecinin pişmanlıkları

Gazeteci Nuh Gönültaş yaptığı postmodern bir hata için bugün okuyucularından özür diledi. Ancak Gönültaş'ın itiraf etmesi gereken bir büyük hatası daha vardı...

Abone ol

Dünden bugüne Tercüman Gazetesi Yazarı Nuh Gönültaş, Dünkü yazısında Hanry Barkey'in İsrail'de Beytüllahim'de bir üniversitede olduğunu yazmıştı. Bu hatası için de ne kadar postmodern bile olsa özür diledi bugün okurlarından.

Gönültaş anlattığı hataları içinde en çok pişmanlık duyduğunu da bu vesile ile okuyucuları ile paylaştı. işte o yazı...-
HATA ETTİM, AFEDERSİNİZ!

Madem hata yaptım, hatamı düzeltmeliyim. Hata, her ne kadar post-modern bir hata olsa da mutlaka itiraf edilip düzeltilmeli.

Bu hata bir de yayın yoluyla kitlelere

ulaşmışsa mutlaka ve mutlaka düzeltme yapılmalı.

Hata yapmak insana mahsus. Mühim olan hatayı görüp düzeltmektir. Bu yüzden çağdaş

gazeteler günlük hay-huy içinde, hızlı işleyiş ve zamana yarış ile istenmeden

yapılan hataları düzeltmek için bir "Düzeltme" bölümü yayınlarlar, yanlış

bilgilendirmeden okuyucularını haberdar ederler ki, onlar da yanlış öğrenmesin,

yanlış bilgilenmesin.

İşte itiraf ediyorum. Dünkü yazımda sözünü ettiğim Hanry j. Barkey'in

İsrail'de Beytüllahim'de bir üniversitede olduğunu yazdım. Bu bir hata, ama

gerçekten post-modern bir hata. Aslında Hanry Barkey'in dünkü yazıma konu yaptığım

bir makalesini Los Angeles Times Gazetesi'nden okumuştum. Makaleye

odaklandığım için Barkey'in hangi üniversitede görev yaptığının üzerinde pek

durmadım. Makalede Liheigh Üniversitesi, Bethlehem geçtiği için otomatik

olarak biz İsrail'deki Bethlehem (Beytüllahim) yazdık ve tabii ki hata

yaptık. Pensilvanya'da da bir Bethlehem varmış. Doğrusu Beytüllahim deyince ilk akla

İsrail geliyor. Hata post-modern'de olsa büyük. Fakat Barkey'in Yahudi olduğunu

hesaba katarsanız hata büyük sayılmaz, ne dersiniz?

Bu benim ilk hatam değil elbette. Bu mesleğe başladığımdan bu yana iyi işler yanında

küçüklü-büyüklü hatalar da yapmadık değil. Fakat beni son derece üzen, hatta

yaptığımdan dolayı son derece yoğun pişmanlık yaşadığım bir hatam var ki, üzerinden

yıllar geçti kimseyle paylaşmadım. Ama madem bir hata vesilesiyle hatalarım üzerine

yazıyorum, onu da sizlerle paylaşayım.

Parlamento muhabirliği yaptığım yıllardı ve biz gazeteciler o dönemde sık sık siyasi

olaylar hakkında milletvekillerinden görüş alırdık. Bir akşam milletvekillerinin

telefon rehberini önüme açtım ve sırayla milletvekillerini evlerinden arayıp bir

konuda görüşlerini soruyorum. Gayet iyi gidiyordu, aradığım kişiler evlerindeydi ve

hemen hepsi de görüşlerini paylaşıyordu. Sıra bir milletvekiline geldi ve ben

sırayla gittiğimden hiç fark edemedim. Telefon çaldı ve karşıda genç bir ses

karşıladı beni. Ben ".... ile görüşecektim" dedim. Telefondaki ses bir an durakladı

ve "Babam altı ay önce vefat etti" dedi.

Aman Allahım, ne büyük hata yaptım. Nasıl olur, nasıl hatırlamazdım. Ama dedim ya

milletvekillerini sıradan arıyordum ve telefon rehberimi güncellememiştim. Belki de

en büyük hata telefon rehberlerini güncellememekti. İşte böyle hata hatayı

getiriyor. Telefon rehberimi zamanında güncelleseydim, böyle bir hata da

yapmayacaktım.

Bu mesleğin en kötü taraflarından biri de elde ettiğiniz bir bilginin doğruluğunu

kontrol ederken yaşadıklarınızdır. Bir defasında Deniz Baykal'ın kendi evi

olduğu halde milletvekili lojmanlarında kendisine ayrılan lojmanda doktor olan

oğlunu oturttuğunu öğrendim. Bu bilgiyi en kestirmeden tabii ki Deniz Baykal'a

doğrulatmak lazımdı. Yine bir akşam, Baykal'ın ev numarasını çevirdim. Telefonu

kendisi açtı ve ben edindiğim bilginin doğru olup olmadığını kendisine sordum.

Sordum ama sonradan nasıl pişman oldum bilemezsiniz. Bilgi doğruydu ve Baykal da

"Evet biz geniş bir aileyiz lojmanda da oğlum oturuyor" demişti. Ama inanın

telefonu kapattıktan sonra bilginin doğruluğunu kontrol etmiş olmaya sevineceğim

yere, akşam akşam adamın keyfini kaçırdığım için üzülmüştüm. Düşünün evinizde

ailenizlesiniz ve birisi arayıp size hakkınızda hiç de duyulmasını istemediğiniz bir

konuyu soruyor. Adamda ne çay keyfi kalır, ne de moral. Adamın uykusuna da tecavüz

etmiş olursunuz.

Bu gibi durumlar bana bazen bu mesleği bırakmayı düşündürtmüyor değil. Ama

hatalarımızla sevaplarımızla bugünlere kadar gelmişiz. Şurada emekliliğimize birkaç

yıl kalmış. Ya sabır...

Kaynak : Dünden bugüne Tercüman
Nuh Gönültaş

pis