BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Bir futbol misyoneri Rudi Gutendorf

18 ülke ve altı kulüp takımını yöneten Gutendorf, kariyeri boyunca rüşvete, oyuncularının ihanetine ve soykırım dehşetine tanık oldu.

Abone ol

Rudi Gutendorf, teknik direktörlük kariyerinde, rüşvete, kendi oyuncularının ihanetine ve soykırım dehşetine tanıklık etti.

86 yaşındaki Gutendorf emekliliğinin tadını çıkartmak yerine, 18 ulusal takım ve Alman birinci ligindeki altı takımı çalıştırdıktan sonra, hala kariyerine devam etmek istiyor.

Gutendorf genç değil belki ama deneyimi bu olumsuz yanını fazlasıyla telafi ediyor.

Alman hoca, kendi ülkesinde bir takım bulma şansının az olduğunu kabul etse de, dünyanın her köşesinde çalışmış bir tür futbol misyoneri olduğundan bilgi ve deneyiminin eşi, benzeri yok.

Gutendorf'u özel kılan sadece sahadaki deneyimleri değil, 1990'lı yılların sonunda Alman hükümeti tarafından Ruanda'ya yollandığında olduğu gibi yaşadığı zorluklar da.

O dönem Ruanda hala hükümet destekli Hutuların bir milyona yakın kişiyi soykırımdan geçirdiği iç savaşın yaralarını sarmaya çalışıyordu.

Rutendorf, "Hükümet bana, 1-0 ya da 2-0 kazanman umurumuzda değil. En önemlisi sosyal boyutu, iki kabileyi bir araya getirmeye çalışman dedi" diye konuşuyor deneyimli hoca.

Rutendorf "Öyle bir nefret vardı ki, inanamazsınız. Bu iki kabileyi futbol oynamaları için, dahası iyi futbol oynamaları için bir araya getirmeyi başardım. Her antrenmandan sonra bir kamp ateşi yakardık. Takımın yarısı Hutu, yarısı Tutsiydi. Onlara intikamın bir yere varmadığını, birbirlerini affetmeleri gerektiğini açıkladım. Kolay değildi, çünkü birbirlerini nasıl öldürdüklerini görmüşlerdi" diye anlatıyor Ruanda'da yaşadıklarını.

Soykırım dehşeti

Alman Hoca'nın Ruanda'nın başındaki en büyük başarısı, o dönemden itibaren önemli bir çıkış yakalayan Fildişi Sahilleri karşısındaki 2-2'lik beraberlikti.

Rutendorf, "Stadyumdaki halk yine Tutsi ve Hutuydu. Ama iyi futbol oynadığımızda bunu unuttular ve birleşmiş bir ülke gibi birbirlerine sarıldılar. Bundan gurur duyuyorum" diyor.

Rutendorf kariyerinin başında, Şili Milli Takımı'nın başındayken, Santiago'daki Ulusal Stadyum'un bir duvarında delikler açmış, oyuncularından topla bu delikleri hedef almasını istemişti.

Ama Sosyalist lider Salvatore Allende'yle ilişkisi nedeniyle, Augusto Pinochet'nin cuntası yönetime geldiğinde, aceleyle görevini bırakmak zorunda kaldı.

Ülkesi Batı Almanya'da düzenlenen 1974 Dünya Kupası'na Şili'nin başında çıkamayacaktı.

Pinochet daha sonra, Gutendorf'un idmanlar için kullandığı duvarın önünde yüzlerce muhalifi infaz ettirdi.

Gutendorf Nepal'deyken de, rüşvet çarkının her iki yanındaydı.

Rüşvetin her iki yanında

Bir Arap şeyhinin, Asya Oyunları'nda takımının 8-0 yenilmesi karşılığında önerdiği 500 bin doları reddetti.

Ama, Nepal-Hindistan maçının ilk yarısı 0-0 devam ederken Muson yağmurları vurduğunda, maçı devam ettirmesi için hakeme bir şişe viski de verdi.

Çünkü Nepalli oyuncuların kramponundaki çivilerin ıslak zemin için uygun, Hintli oyuncuların krampon çivilerininse uygun olmadığını biliyordu.

Nepal maçı 1-0 kazandı.

Gutendorf'un hala üzüldüğü iki olaydan biriyse, 1990 Asya oyunlarından önce İran Olimpiyat Futbol Takımını çalıştırırken görevden alınması. Tecrübeli hoca, "Çünkü dini liderler saha kenarında inançsız birini istemiyordu" diyor.

Diğeriyse, 1977'de Kevin Keegan'ı transfer etmesinden sonra Hamburg'un başından alınması.

Gutendorf, "Hamburg'a geldikten birbuçuk ay sonra Kupa Galipleri Kupasını kazandık. Kaptan odama girdi ve 'Biz bu İngiliz’i sevmiyoruz. Biz dünya kupasını kazandık, ona ihtiyacımız da yok, sevmiyoruz da. Bu küçük İngiliz herifi takıma koyarsan, seninle çalışmayız' dedi "diye anlatıyor yaşadıklarını.

'Kendi oyuncularım ihanet etti'

"Ben Bayern Münih gibi çok büyük bir takım kurmak istedim. Keegan ile bu mümkündü. Bugün oyuncuların beni sabote ettiğine eminim. Sezonun ilk maçını 5-2 kaybettik. Oyuncularım kazanmayı sevmiyordu" diye de ekliyor.

Gutendorf üç ay sonra görevden alındı.

"Kendi oyuncuların beni görevden aldırdı. Bu bir teknik direktörün başına gelebilecek en kötü şey. O kadar bıkmıştım ki, mümkün olan en uzak yere gittim. Avustralya Milli Takımı'nın başına geçtim" diyor.

Alman hoca burada da Dünya Kupasına katılma mücadelesini kılpayı kaybetti. Gutendorf'a göre Avustralyalı eşi, bunun için kendisini hala affetmedi.

BBC'nin Avrupa futbolundan derlediği haber, analiz ve izlenimleri, BBC Türkçe'nin Facebook'taki futbol sayfası Altıpas'ta da okuyup paylaşabilirsiniz.