Çorum'da yaşayan Kurtuluş Savaşı'nın son gazilerinden 106 yaşındaki Ömer Küyük, vefat etti. Küyük bir yıl önce gazilerle helalleşmişti.
Abone olBir süredir solunum yetmezliğine bağlı rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören ve en son Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde kontrol altında tutulan Küyük, sabah saatlerinde evinde rahatsızlandı. Ailesinin İskilip Devlet Hastanesi'ne durumu bildirmesi üzerine, sağlık görevlileri Küyük'ün yaşadığı Çatkara Köyü'ne gitti. Ancak sağlık görevlilerinin köye geldikleri sırada Hüyük'ün vefat ettiği bildirildi. Hastane yetkilileri, Küyük'ün yaşlılığa bağlı kalp yetmezliğinden öldüğünü kaydettiler. Küyük'ün cenazesi, bugün kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Hayatta kalan son Kurtuluş Savaşı gazilerinden olan Ömer Küyük, 8 çocuk ve 36 torun sahibiydi. ÖMER DEDE DİĞER GAZİLERLE VEDALAŞMIŞTI Geçen yıl Yakup Satar ve Veysel Turan’ı son üç tanıktan biri olan Ömer Küyük evlerinde ziyaret etmişti. Ömer Dede, Yakup Satar ve Veysel Turan ile birlikte son kez Aksiyon Dergisi muhabiri İbrahim oğan tarafından ziyaret edilmişti (İlgili haber) İbrahim Doğan, gazinin son halini Aksiyon Dergisinin 568'inci sayısı için şu cümlelerle kaleme almıştı. Çorum’un İskilip ilçesine bağlı Çatkara Köyü’nün biraz dışındaki ayrı bir mahallede derenin üzerindeki toprak bir evde oturuyor. Kapının önünde bir kum yığını dikkat çekiyor. İki sene önce yeni bir ev sözü verilmiş ancak ne gelen ver ne giden. Toprak evin duvarına asılan bir tabelayla burası adeta müzeye çevrilmiş: “İstiklal Savaşı Gazisi Ömer Küyük’ün Evi” ÖMER DEDE GEÇMİŞİ HATIRLAMIYORDU Son üç tanığın en sağlıklı görüneni olan Ömer Küyük, bahçelerde dolaşıyor, dışarı çıkıp gezebiliyor, yemekleri hiç ayırmıyor. Et, bal, süt, ne olursa yiyebiliyor. Ancak bu sağlığına rağmen Ömer Dede hangi savaşa katıldığını dahi hatırlamadığını söylüyor. Savaşa nerede girdin sorusuna, “Unuttum.” cevabını veriyor. Savaşla ilgili her soruya “Hatırımda değil oğlum.” diyor. Kendisiyle yapılan görüşmelerde 1913 yılındaki Balkan Harbi’ne dahi katıldığı öne sürülüyor. Hatta bu röportajlarda Ömer Dede, savaşları edebi ifadelerle anlatıyor; ancak bugünkü durumu son tanığın böyle bir üsluba sahip olmadığına işaret ediyor. O da Veysel Turan gibi 1317 (1901) yılında doğmuş. Yani 105 yaşında. Ona ise kızı değil gelini bakıyor. Oğlu Hüseyin Küyük’ün eşi Satı Küyük, dedenin gençliğinde iş yapmaktan hoşlanmadığını söylüyor. “Babası tek oğlum diye çalıştırmamış. Oğulları da büyüyünce hiç çalışmamış. Avcılık ile uğraşır, sık sık keklik vurmaya çıkardı. Torunları ile hep bahçelerde dolaşırdı.” diyor. Oğulları da babalarının savaşta aktif bir şekilde yer alıp almadığından emin değil. “Tebdil-i hava buraya gelmiş. Sonra bölüğüme gideceğim demiş. Gittiğinde savaş sona ermiş, yetişememiş.” diyen oğlu İsmail Küyük, babasının Kurtuluş Savaşı’nda nerede yer aldığını tam olarak bilmediğini söylüyor. Eskişehir’deki gazi Yakup Satar’ı ziyarete gittiğinde Ömer Küyük’e yöneltilen “Yunan savaşına katıldın mı?” sorusuna cevabı “Hayır.” olmuş. Ömer Dede, bu savaştan önce Ağrı’da savaşa girdiğini, ölülerin arasına gizlendiğini, daha sonra kurtularak Ankara’ya döndüğünü aktarıyor. Gazi Ömer Küyük’ün akrabalarından ve aynı zamanda köylüsü İsmail Küyük ise geçmişte köy odalarında savaşa katılan gazilerin anılarını anlattığını ancak Ömer Küyük’e şahit olmadığını söylüyor. “Ömer Dede diğerlerinin anlattığını hiç anlatmazdı. O zamanlar hastanedeymiş. Orda yardım etmiş. Hastanede çalışmış. Ben kendi ağzından duydum.” diyor. Aslında Ömer Dede’nin savaşta yer alıp almadığı çok da önemli değil. Her ne olursa olsun İstiklal Savaşı’na katılıp ‘Ya şehit ya gazi’ olmak amacıyla evinden ayrılıp 6 sene askerlik yapmış. O da İstiklal Harbi’nin son üç tanığından ve kahramanından biri aslında.