Bir cadılarımız eksikti… Artık varlar…
Önce olayın Amerika’da geçtiğini düşündüm ama olayın depremin acılarını sarmaya çalışan ülkemizde de gerçekleştiğini öğrendiğimde adeta kahroldum.
Ne üzülmesini biliyoruz ne de sevinmesini. Bir tarafımız kanlı gözyaşları dökerken diğer tarafımız ithal eğlenceliklerin peşinde koşuyor.
Sen aklımıza mukayyet ol ya Rabb…
Cuma günü öğlen saatlerinden sonra meydana gelen İzmir depreminin ardından yaşananlar yürek burkucu. Enkaz altında kalan insanlarımız kurtarılmayı beklerken hepimizin canı ağzına geldi. Hep birlikte gidenlerimiz enkazı kaldırmaya çalıştı, gidemeyenlerimiz ise ellerini duaya kaldırıp Mevla’ya yakardı.
Rabbim deprem ve afet benzeri olayları hiçbir kimseye ve hiçbir beldeye yaşatmasın.
Yaklaşık üç gündür İzmirli kardeşlerimizin acılarıyla yatıyor acılarıyla kalkıyoruz. Onlarla hüzünleniyor onlarla ağlıyoruz.
“Abi, beni bırakma” diyen enkaz altındaki depremzedenin kurtulmasını dört gözle bekliyoruz.
Yazılı, görsel ve sosyal medyadan İzmir’deki gelişmeleri an be an takip etmeye çalışıyoruz.
Ölüm haberleri ile üzülüyor, enkaz altından kurtarılanlarla seviniyoruz.
Ancak önceki gün yaşadığımız bu acı günlerle bağdaşmayan görüntüler yaşadık.
Önce olayın Amerika’da geçtiğini düşündüm ama olayın depremin acılarını sarmaya çalışan ülkemizde de gerçekleştiğini öğrendiğimde adeta kahroldum.
Yıllardır hep başta Amerika ve Avrupa ülkelerinde görmeye alıştığımız “Cadılar Bayramı” bu yıl maalesef ülkemizde de kutlandı.
“Maalesef” diyorum çünkü ne kültür ne örf ne de maneviyatımızla uzaktan yakından alakası olmayan bir kutlama bu.
Bizimle uzaktan yakından alakası olmayan, bize zerre kadar katkısı olmayan ve olmayacak olan bu etkinlik korkarım bundan sonraki yıllarda da devam edecek.
Sizin anlayacağınız nur topu gibi bir kültür erozyonumuz daha gümbür gümbür hayatımıza girdi…
Bugün hakkında çok şey söylenebilir ama bari bunu İzmir depreminin acıları hala tüterken yapmasaydınız.
Ne olurdu bu yıl cadılık yapmasaydınız yani, bir yeriniz mi eksik kalırdı, bir yeriniz mi şişerdi…
Birazcık insan olup bu yıl cadılık yapılmayacağını açıklasaydınız emin olun ki bu milletin en derin sevgi ve saygısını kazanırdınız.
Deseydiniz ki: “Bu yıl cadılık için harcayacağımız paraları İzmirli depremzede kardeşlerimize bağışlıyor ve onların acılarını en yürekten paylaşıyoruz…” Eğer bunun erdemini gösterebilseydiniz emin olun çok daha faydalı bir işe imza atmış olurdunuz.
Heyhat, ruhlarınız o kadar körelmiş, nefisleriniz o kadar azgınlaşmış ki insanlar deprem enkazı altında “Beni bırakma abi” diye feryat ederken siz zevk çığlıkları atmanın peşindeydiniz. Eminim kendilerini taklit etmek istediğiniz cadılar sizi görseydi cadılıklarından utanırlardı.
Son yıllarda yaşadığımız kültür erozyonuna maalesef “dur!” diyecek bir kurum çıkmıyor.
Daha yakın bir zamanda el alemin “Kara Cuma”sını aldık, alladık pulladık “harika” dedik, “muhteşem” dedik ne yaptık ettik tüketim toplumu olma yolunda insanımıza yutturduk.
Batıya ve kapitalizme ait ne varsa hepsini alıp toplum hayatımızın içine boca edeceğiz bu gidişle.
Eskilerin deyimiyle “mukallitlik” mealen “taklitçilik” başka bir tabirle “özentilik” gerçek anlamda ise “şahsiyetsizlik” son 300 yıldır onulmaz bir yaramız.
Batı’da kullanılan ne halt varsa, eğlence ya da kültürel fark etmez, aynısını alıp şahsiyetsiz bir şekilde özenti ile uyarlama gayreti ve dayatması genel olarak artık toplum tarafından kabul görmeye başladı!
Batılılaşma sevdasında olanları ve bunu “çağdaşlaşma!” olarak görenleri daha iyi anlayabilmek için üstat Cemil Meriç’e dikkatlerimizi çevirelim: “Batılılaşma miti eskiyince çağdaşlaşma sahneye çıktı. Düşmanın putlarını takdis eder, hayranlıklarını benimserler! Çağdaşlaşmanın halk vicdanında adı asrîleşmektir, asrîleşmek yani maskaralaşmak, gâvurlaşmak.”
Batı’da olup bitenleri hiçbir kriter ve değerlendirmeye tabi tutmadan aynen alıp kullanma hastalığı bir şahsiyet probleminin aşikâr olduğunu resmediyor artık.
Nedir bu Batı özentisi, nedir bu tüketim toplumu çılgınlığı, anlayabilen varsa beri gelsin…
**
İzmir’de meydana gelen ve geniş bir yelpazede hissedilen depremi yaşayan bütün kardeşlerimize ve ülkemize geçmiş olsun. Vefat etmiş kardeşlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum.