Binnaz Toprak'ın 1950'deki hesabı
Binnaz Hanım 1950'de yaşamıyor. Babasına yapılan zulmü bugüne taşımamalı. Ona yapılanları bu iktidara maletmemeli.
7 yaşında bile değildim.
Babam din görevlisi...
Tuzluca Kaymakam'ı çağırmış babamı.
Ben de yanındayım.
Genç bir delikanlı...
Babam içeri girerken esas duruşta.
Kaymakam Bey, içeri buyur bile etmedi.
Bir şeyler söyledi...
Sonra da kapıyı gösterdi...
***
O gün, hayatıma sirayet etti.
Korku mu?
Saygı mı?
Yoksa...
Gelenek mi?
Kim olursa olsun...
Hangi makamda olursa olsun...
Devlette görevli sıradan bir memur bile olsa...
İçeri girdiğimde, önümü ilikledim hep...
Babamdan öyle gördüm çünkü...
***
Baba söz konusu olunca...
Akan sular durur bizde...
Ayak ayak üste atmak olmaz...
Çocuğunla konuşmak olmaz...
O yanındayken...
Elin cebinde olmaz...
Velhasıl, adetler katıdır bizde...
Yıkılmaz!
***
Lafım Radikal'in yeni yazarı Binnaz Toprak'a...
Muhafazakarlık ile gelenekleri birbirine karıştırıyor çünkü.
Yazdıkları yeni değil...
Varolan şeyleri...
Yeni olmuş gibi anlatıyor...
AK Parti'nin toplumu muhafazakarlaştırdığından dem vuruyor.
Oysa...
Anadolu'da yaşam tarzı hep muhafazakardı.
Solcusu da öyle...
Sağcısı da...
Laiki de...
İslamcısı da...
Hala da öyle...
***
Gençlerin küpelisi olmaz kolay kolay...
Uzun saçlısı da...
Olana da...
Binnaz Hanım'ın dediği gibi yaklaşılmıyor...
Başka gözle bakılmıyor bu gençlere...
Onlar daha kültürlüdür Anadolu'daki insanlara göre...
Saçı uzun kardeşimden bilirim...
Bakarlar...
Ama horlamazlar...
Dışlamazlar...
Yaftalamazlar...
Alışık olmadıkları için bakarlar...
***
Binnaz Hanım, bence bu pencereden bakmalı biraz da...
Geçmişin paslı çengelinden kafasını kurtarmalı...
1950'lerde yaşadıklarını bugüne taşımamalı...
Babasına yapılan zulmü, bugünkü iktidara mal etmemeli...
Dahası ve en önemlisi...
Emin Çölaşan gibi...
Kişisel meselesini, bir topluma mal etmemeli...
Ve...
İntikam duygusuyla yazmamalı...
Üç yazısının üçünü de, bir meseleye ayırmamalı.
Binnaz Hanım'ın başka görüşlerine de ihtiyacımız var çünkü.