BIST 8.864
DOLAR 34,30
EURO 37,37
ALTIN 3.030,39

Bilim/sanat her alanda önde olacak (olmalı)mı?

Hükümet,Nihat Ergün, Ahmet Davutoğlu, Cevdet Yılmaz,Bilim, Sanat, YÖK, Üniversiteler, Makamlar, Etiklik, Kurumsallaşmak

Evet, başlıkta ki soru önemli…Çünkü, cevabı net değil, uygulamalar farklı…

Mesele; sanat kurumları “bilimsel/sanatsal bir kuruluş olarak kabul edilecek, ona göre atamalar, sistemler, programlar oluşturulacak mı?

Yoksa, özel günlerde etkinlik yapacak, fazla karışılmayacak ama diğer fakültelerle  aynı yönetmeliklere tabii olacak,  pozitif ayrımcılık yapılmayacak, kazanan  öğrencileri mezun edecek v.b.  kurumlar olarak mı devam edecek?..

            Hükümetimizin bazı bakanlıkları “bilim” önce gelir, “sanayi ve teknoloji” sonra gelir, önemli olan “insan” ve insana yatırımdır”, diyor, YÖK; “önce yabancı dil”, sonra “bilim/sanat” diyor, bu bir tezat değil mi?

Dışişleri*, Bilim,  Sanayi ve Teknoloji*, Aile ve Sosyal Politikalar, Kalkınma*. Çevre Bakanlığı*  “bilimi” öne almışlar proje üretiyorlar, hayata geçiriyorlar.

Bilimde/sanatta, en önde olması gereken YÖK, MEB, hatta MEB Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü ortada nedense görünmüyor…

Çok basit bir örnekle konuyu  biraz daha açalım isterseniz;

Konservatuarların yönetimlerine, “alan dışı yönetici atama” maalesef devam ediyor. Tabi ki bu durum, kurumdaki bazı  kişilerce verilen sıkıntıların ve ötekileştirmelerin sonucu da olabiliyor. Bu nedenle, “sanat kurumları  çalışanları sorunlarını üst makamlara taşıyarak değil, kurum içinde, diyalog ile çözmeliler.” demekten yorulduk…  Çünkü; üste şikayet, kurum hakkında olumsuz algılara sebep oluyor.

Ancak, bunun temelinde Sn.Rektörlerimizce yapılan bir yanlış var. Bilindiği gibi; Akademik Teşkilat Kanunu’nda müdür atamalarında, dekanlıklarda olduğu gibi -ki onun da düzeltilmesi lazım-  üst unvan şartı aranmıyor. “Öğretim  üyeleri arasından 3 yıl için Rektör tarafından  atanır” deniyor. Yani Sn. Rektörlerin elleri bu konuda rahat, kurumu ileriye götürecek  idareciyi seçebilirler… Yani, o kurum içinde sorunsuz idarecilik yapabilecek Prof. yoksa Doç., Doç. yoksa Y.Doç. illaki vardır. Bünyesinde Konservatuar bulunan Sn.Rektörlerimiz bu konuda neden çekiniyor/yanlış uygulama yapıyorlar, sıkıntıya giriyorlar anlayamıyoruz...

Biliniyor ki; “ünvanlar alanla” ilgilidir, yani “meslekidir”, idarecilik ise “yetişmeye/görmeye/ilişkilere” v.b. bağlıdır. Üst ünvanlı kişilerin iyi idareci olacağı düşüncesinin de  yanlış olduğu kabul edilmiştir…. İdarecilik  nosyonu yüksek olmayan  akademisyen, “şu nedenlerle idari görev yapamayacağım” yazısını verip, makamı  rahatlatmak yerine; hırs, hava, lojman, araba, makam v.b. tesirinde görevi kabul ediyor/istiyor, ancak o kurum 3 yıl  geri kalıyor, gelişemiyor…Dolayısıyla,  ille de Prof. olsun anlayışı ile, “alan dışı” veya “sorunlu”  bir akademisyeni atamak doğru olmasa gerek. Çünkü; müziği, heykeli, resmi v.b. sevmek başkadır, “müzik bilim” uygulaması başkadır…Bu alanlar artık yeteneğe bağlı, özellikleri/farklılıkları  olan “bir bilim dalı” olmuşlardır.

Sonuç olarak;

Her alanda, bilime/sanata öncelik verilmeli ki, ortak paydalarda buluşulabilsin…

Bir kurumun yaptığını diğeri bozmamalı, paralel yürüyerek ülke bazında bir noktada buluşulabilmelidir.

Hedef; “bilim/sanat” ta, “kurumsallaşma”, “etiklik” ve "üretim" olmalıdır.

*Sn. Davutoğlu’nun verdiği bilgiye göre;  ABD, Japonya, Çin, Almanya, İngiltere gibi teknolojinin geliştiği, yeni ve yoğun teknolojik, akademik çalışmaların yapıldığı yerlerdeki diplomatik temsilciliklere bilim “danışmanı-ataşesi” atamayı uzun zamandır planlıyoruz. Hem Türkiye'nin bilimsel görünümünü, etkinliğini arttırmak hem dışarıdaki bilimsel gelişmelerin Türkiye'ye daha süratle yansımasını sağlamak hem yurtdışında bulunan Türk bilim adamlarının Türkiye'ye katkılarını arttırmak hem de beyin göçü varsa bunu iki yönlü işleyen bir hale getirebilmek için bir bilim diplomasisi çabasına girmeye karar verdik. Böylece diplomatlarımız sadece diplomatik, siyasi, ekonomik gelişmeleri değil, bilim ve teknolojideki gelişmeleri de yakinen takip edip bizi bu konuda yönlendirecekler."

*Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sn.Nihat Ergün, Türk büyükelçiliklerinde bulunan ‘Ticari Ataşeleri”nin yanında inovasyonun ekonomiye katkısını artırmak, yeni işbirlikleri geliştirerek daha fazla yatırım çekmek için “Bilim Ataşelikleri” kurulması için çalışma başlattı. Çalışmayı Dışişleri Bakanlığı ile birlikte yürüttüklerini belirten
Ergün, “Bilim ve teknoloji potansiyeli yüksek, Türk bilim insanları ve girişimcilerin yoğun olarak yaşadığı şehirlere ‘bilim elçileri’ atamayı planlıyoruz. Bu çerçevede ilk aşamada ’de San Francisco ve Boston’da, Japonya ve Almanya’da ‘Bilim Ataşeleri’ görevlendirmek istiyoruz. San Francisco’da ‘bilişim’, Boston’da ‘biyoteknoloji’, ‘yeşil teknolojiler’, ‘sağlık’ ve ‘enerji’ gibi alanlarda kümelenmeler var. Bu şehirlerdeki olası fırsatlardan, ‘Bilim Ataşeleri’ sayesinde daha önceden haberdar olabileceğimiz gibi, Türk bilim insanlarının yürüttüğü araştırmaları takip etme ve yönlendirme imkanı bulabileceğiz. Bilim Ataşeleri’yle birlikte bulundukları bölgede ve üniversitelerde teknoloji yatırımcılarına yönelik temsil, tanıtma ve ilişkileri geliştirmek amacıyla ‘fahri bilim ve teknoloji temsilcisi’ atamaya da karar verdik. Gönüllülük esasına göre çalışacaklar.

           

Bilgi: Tasarıya göre; Bilim Ataşesi’ nasıl seçilecek, ne yapacak?

Bilim ve teknoloji alanında eğitim almış, ilgili ülkeyi ve kültürü yakından tanıyan kişilerden atanacak.
Büyükelçilik-konsolosluk bünyesinde çalışacaklar, bilim diplomasisi faaliyetlerini yürütecekler.
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin takibi ve raporlanmasını yapacak.
Potansiyel işbirliği alanlarının tespitini yapacak, tanışma ve çalışma toplantıları düzenleyecek.
Görevli bulunduğu ülkedeki bilimsel, teknolojik ve sınai faaliyetlerden, gelişmelerden ve politikalardan Bakanlığı haberdar edecek.
Türk ve yabancı bilim adamları ve araştırmacılar arasındaki bağların
kurulmasını ve ilerlemesini sağlamak.
Görevli bulunduğu ülkede mukim ve çalışan Türk bilim insanlarının listesini tutacak ve onlarla iletişim halinde olacak, bu ülkede bilim, sanayi ve teknoloji alanlarında faaliyet gösteren Türk topluluklarla işbirlikleri kuracak.
Görev yaptığı ülkede teknolojik açıdan öncü, pazar lideri firmalar ile ülkemizde aynı sektörde faaliyet gösteren kurum ve firmalar arasında diyalogun ve olası işbirliği imkanlarının oluşmasına yönelik çalışmalar yapacak.

*Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ''İstanbul Anadolu yakası Türkiye'nin bilim, teknoloji, kongre merkezi olacak'' denildi. İstanbul'da kurulacak yeni şehrin Türkiye'yi Avrupa'nın bilim, teknoloji ve kongre merkezi yapacağı bildirildi. Anadolu yakasına kurulacak şehrin konsepti belli oldu. Avrupa yakasındaki şehir, Türkiye'nin sağlık merkezi olurken, Anadolu yakasına kurulacak olan şehir ise Türkiye'yi Avrupa'da kongre merkezlerinin ve bilim araştırmalarının merkezi yapacak. Avrupa yakasında kurulacak ilk şehir için tüm çalışmalarını tamamlayan, ihale için beklemeye geçen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Anadolu'ya yapılacak ikinci 500 bin nüfuslu şehir için de çalışmalara başladı. Avrupa yakasındaki şehir için ''Sağlık Şehri ve Sağlık Turizmi Merkezi'' konseptini belirleyen Bakanlık, Anadolu yakası için de ''Teknoloji ve Kongre Turizmi Merkezi'' konseptinde karar kıldı. Kurulacak olan ikinci şehir teknoparklar ve dev kongre merkezleri ile ''bilim ve kongre şehri'' olacak. ()

*'Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) merkezi laboratuvar binasının açılış töreni öncesinde Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner'i ziyaret etti hükümetin üniversitelere gerçekten büyük destek verdiğini belirterek; “Üniversiteler, içinde bulundukları bölgeyi dönüştürebilecek kurumlardır. Bu bölgenin sosyal problemlerine, ekonomik problemlerine çözümler üretebilecek kurumlar. Bu anlamda çok önemsiyoruz. sadece 2013 yılında yatırımlar için üniversitelere ayırdığımız para, 3,5 milyar lira civarında. Çok ciddi bir kaynağı üniversite altyapımızı geliştirmek için harcıyoruz. Sadece bu üniversitemize 2013'te tahsis ettiğimiz ödenek, -değişik sektörlerde eğitim, sağlık, araştırma- 50 milyon lira. Bir yılda, cari harcamaları saymıyorum, sadece yatırım için ÇOMÜ'ye tahsis ettiğimiz ödenek, 50 milyon lira civarında. Bu yatırımlarımız içinde derslikler, sosyal tesisler, başka alt yapı yatırımları, çeşitli boyutları var ama bir tanesi çok önemli, araştırma alt yapısı. Bugün de o amaçla buradayız, açılışını gerçekleştireceğiz. 10 milyon lira değerinde çok güzel bir merkezi araştırma laboratuvarını bu üniversitemizde kurmuş bulunuyoruz….. Araştırma aletleri verilirdi üniversitelere, değişik odalarda, değişik hocalarımızın kontrolünde dağınık bir yapı söz konusuydu. Son yıllarda biz bu merkezi laboratuvar kavramını oturtmaya çalıştık Bakanlık olarak ve üniversitelerimizde bu şekilde bir gelişim sağlamaya çalışıyoruz. Bu, verdiğimiz ödeneklerin derli toplu şekilde değerlendirilmesini sağladığı gibi özel sektörle birlikte, bu altyapının kullanımına da çok ciddi bir fayda getiriyor. İnşallah bu bölgemizde de özel sektörle birlikte, üniversite özel sektör işbirliğinde bu alt yapılarımız bölgemizin, ülkemizin gelişimine katkıda bulunacak.'' dedi. (/haber/338293/15.02.20139

Not: Müzik eğitimcileri ve öğrencileri için yeni yayınlar var; Sn. İhsan Işık tarafından hazırlanan “Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi”  6 cilt halinde çıktı. Sn. Süleyman Tarman’da müzik eğitimine yayınlarla destek veriyor, kendilerine teşekkür ediyoruz;

1. (Geliştirilmiş Yeni Basım) - Prof. Suna Çevik

2.  - Prof. Hazar Alapınar

3.  - Türkiyer Orff Merkezi

4. (Geliştirilmiş Yeni Basım) - Yakup Kıvrak

5. - Spiralli, koparılabilir dosyalanabilir nota yaprağı

6. (3.Basım) - Süleyman Tarman

7. - (2.Basım) - Süleyman Tarman