Bilginin mürekkebi, şehidin kanından kutsaldır.Hz.Muhammed (sav)
Kürsel oyunları biz çözemeyiz aöa en azından halkları bilinçlendirebiliriz.
Bir kaç gün önce,’İslam anlayışımızı sorgulama vakti gelmedi mi’ başlıklı bir yazı kaleme aldım.Okumaya kalkmayın yazı uçtu.
Karikatür çizmedim, hakarette etmedim, sadece Avrupa’da yaşayan müslüman bir gazeteci olarak, düşünce ve ifade özgürlüğümü kullandım.
Özetle demişimki, Sevgili Dindaşlarım, Saygıdeğer Müslüman alemi, batıyı çok sorguluyoruz ama birazda özeleştiri yapalım, çuvaldızı kendimize batıralım, imanımızdan elbette zerre şüphemiz yok..!
…ama yine de kendi inancımızı,bildiklerimizi sorgulayalım, eksiğimiz, fazlamız neyse farkına varalım.
Peygamberimiz demiş ki; Bilginin mürekkebi, şehidin kanından kutsaldır. Kutsalımızı bilelim.
Ama yanlış yapmışım, ya da yanlış anlaşılmışım.Bilemiyorum.
Benimle aynı sitede yazarlık yapan son derece saygıdeğer bir beyefendi,‘Charli’nin Türk melekleri islamı sorguluyor’ başlıklı köşe yazısında yazdıklarımı eleştirmiş.
Sevgili yazarın, köşe yazısındaki son cümle son vuruştu.
Demiş ki;’ ‘Ben Çarliyim’ demenin gururu size, ‘Ben başları secdede öldürülenlerin kardeşiyim’ demenin utancı bize kalsın.’
ALLAH ve Ahiret azabından korkan ben kahroldum.Yıkıldım hatta. Kötü ve zalim hissettim kendimi. Annemi aradım rahatlamak için,’Kızım üzülme sen helal süt içtin’ dedi bana.
Çarliyim demenin gururu benim için, silahlı saldırıda ölen 12 masum ve suçsuz insanı anmaktı.Masumaneydi.
Kendi adıma çarliyim demek, insan olmanın sorumluluğunu yerine getirmekti.
Ben çarliyim demek, Avrupa’da yaşayan bir mümin olarak, asla ve kata peygamberimizin karikatürlerini hoş görmek değildi.
Ki, korkarım bundan.
Ben çarliyim demek, ‘Sizin adınıza ben de incindim, biz de incindik’ demekti.
Ben çarliyim diyerek ne Fransız oldum, ne Türklükten çıktım, ne dinden çıktım, ne de kirlendim.
‘Sizi anlıyorum’ dedim. ‘İncindim’ dedim.
Ben çarliyim ama eğer yaşanılan acıları konuşacaksak, Ben Suriye’yim, Ben Arakan’ım, Ben Filistin’in sesiyim, Ben Irak’ım, Ben kimsenin görmek istemediği Nijerya’daki umutları çalınmış kızım.
Biliyorum ki; insan olan, kalbi ve duyguları olan hiç bir ölümlü bu dünyada yaşanan tüm vahşet karşısında farklı duygular yaşasın.Vahşet karşılaştırması yapsın…
Paris’te öldürülen 12 masum insana elbette üzüldüm.Üzüldük.
AMA Filsitin’de, Arakan’da, Suriye’de,Mısır’da, Irak’ta,Afganistan’da, Nijerya’da, ölen binlerce din kardeşlerimize, tecavüze uğrayan hemcinslerimize üzülmedim desem, inanır mısınız.!
Yüreğim parçalanmadı desem, inanır mısınız!
Böyle bir karşılaştırma mümkün müdür!
Böyle bir vicdansızlık mümkün müdür!
İnsanlığımızdan şüphe etmez miyiz!
Bu nasıl bir ikircikli yaklaşımdır..!
Sorgulayıcı-suçlayıcı, parmağı gözümüze gözümüze sokan tavrımız ne kadar korkunç, hakikaten titriyorum…hem korkuyorum hem titriyorum.
İşte tam bu tavıra karşıydı benim isyanım.
Neden daha şefkatli olamıyoruz.
Allah’u Teala’nın kullarına son derece şefkatli ve merhametli olduğunu biliyoruz. Peki biz kulları neden, şefkati ve merhameti elden bırakıyoruz, neden kul kulu ezmeye çalışıyor..?
İşte tam burada dedim ki; Dinimizi sorgulayalım. İnancımızı sorgulayalım. Yaklaşımım tam bu idi.
Biz toplum olarak, kendim dahil, komplo teorilerinden, derin stratejilerden, kurgu ve mizansenlerden kafamızı kaldırdığımızda birbirimizi daha iyi anlayacağız.İnanın.
Dinimizi sorgulamak derken, şahsıma yükselen sesleri yazayım size…
‘İşte batının istediği tam da bu, sana dinini sorgulatmak’’
‘Batının algı mühendisliği iş başında’
‘Provokasyona gelmeyelim..! vesaire vesaire vesaire
Soruyorum size, ne provokasyonu, ne algısı, ne sorgulaması, ne büyük, ne beylik laflar bunlar ve yazı da çok şık duran…Ama içi boş…
Yok öyle bi’şey, siz rahat olun..
Sizler masa başında yazınızı yazarken, bizler Avrupa’da yaşayan müslüman Türkler olarak, hiç bir provokasyona gelmedik, dinimizden zerre uzaklaşmadık.
Hristiyanlarla beraber yaşadık ama hiç birimiz bir Tuğçe Kazaz olmadık.
Avrupalıya hep ama hep anlatmaya çalıştık, bundan sonrada öyle olacak.
Asıl bizim yükümüz ağır, sizin değil.
Bakınız, iyi dinleyiniz…
Zürich’de, genç İsviçreli gazetecilerin organize ettiği ‘Ben Çarliyim’ eyleminde, İsviçre Türk Toplumunu temsil eden şahıs, ‘Verin bana mikrofonu,bu katliamın İslamiyetle alakası yoktur, gördüğünüz gibi, İslam düşmanlığı yaygınlaştırılmaya çalışılıyor, bu oyuna gelmeyelim, müslümanlıkta öldürmek yoktur…vs’’ demedi yahu! diyemedi, diyemedi…
İki din temsilcisi vardı, onlarda sus pus olmuşlardı.
İsviçre basını oradaydı,konuşmak isteselerdi tüm mikrofonlar onlara çevrilecekti.
Eeeee dinimizi anlatmazsak, olan bitene karşı tavrımızı göstermezsek, başımız önümüzde suçlu edasıyla durursak, kim anlar bizi, bizden başka.
Sustuğumuz noktada Avrupalı inanmak istediğinine inanmaz mı..! Ağlamayan bebeğe süt vermezler.
Pegida karşıtı gösterileri organize eden, ‘Irkçılığa karşı birlik’ hareketinin lideri Farzad diyor ki; Müslüman toplum çok güçsüz, ırkçılık karşıtı sol hareketlerin içinde bile Müslümanların sayısı çok az. Müslümanlar Facebook’da yorum yapıyor. Müslümanlara karşı yapılan ırkçılık çok derin ama Müslümanların buna karşı yaptıkları çok zayıf.
Facebook’dan dünyayı kurtaran, engin siyasi fikirlerini bizimle paylaşan, kılını kıpırdatmayan, sokağa çıkmayan, ‘Charli’ciler dinsizdir’ diye bas bas bağıran dini bütün kardeşlerime selam olsun, Farzad’ın söyledikleri de kapak olsun.
Diğer taraftan, 6 yaşındaki çocuk, yetişkin bir erkekle evlenebilir diyen otorite, Avrupa medyasında yer bulduğunda, izahını nasıl yapacağız ey mümin kardeşlerim..?
Anlatabiliyor muyum derdimi size..?
Ve altını çiziyorum, Türkiye’den bize gönderirseniz, dil bilmeyen,(din görevlileri) Türkçeye dahi hakim olmayan, Ahmetin Mehmedin akrabasını işte böyle, ne dinimizi anlatabiliriz, ne de algının önüne geçebiliriz.
Avrupa demişken, din algısı demişken, katliam demişken, işte bu sorunlara parmak basarsanız, hep beraber yazmakla kalmayıp, birbirimizi yukarılara taşırız.Hem de bir işe yararız.
Küresel oyunları biz çözemeyiz ama en azından halkları bilinçlendirebiliriz.
Kelime oyunları yapmanın zamanı değil, bir olma zamanı.
Çarliciyim diyenlerin üzerinden, din kargaşası yaratmak bize hiç bir fayda sağlamaz.
Herkes kendi inandığını meşrulaştırıp, ötekini dışlayacak argümanlar seçme derdinde diyor Prof. Dr. Ali Bardakoğlu.
Hislerime tercüman oluyor, saygılarımı gönderiyorum kendisine.
Son olarak;
Hz. Aişe annemiz şöyle demiş;
'Ben Hz.Peygamber’in kendi şahsına yapılan bir haksızlığın öcünü aldığını hiç görmedim.’
Öç almak, susturmak değil; İnsani değerlerimizi yükseltmek aslolan.
Hayırlı Cuma’lar.