BIST 8.626
DOLAR 34,34
EURO 37,46
ALTIN 3.023,66
HABER /  GÜNCEL

Bilgin'den yeni TCK eleştirisi

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin, Yeni TCK'nın basını ilgilendiren maddelerinin değiştirilmeden TBMM'de onaylanmasını eleştirdi.

Abone ol

Bilgin, yeni TCK’nın Cumhurbaşkanı’nca onaylanarak yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye’nin, basınının özgürlüklerini kısıtlayan 3. dünya ülkesi konumuna düşeceğini ifade etti. Yeni TCK’da basını ilgilendiren toplam 27 maddenin değiştirilmesi için sayısız toplantı ve panel düzenlendiğini, değişik platformlarda defalarca sorunun dile getirildiğini, Milletvekillerine, Adalet Bakanlığı’na, Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığı’na dilekçeler verildiğini hatırlatan Nazmi Bilgin, “Yaklaşık bir yıldır sürdürdüğümüz bütün çabalarımız ne yazık ki sonuçsuz kaldı. Yeni TCK’da değiştirilmesini istediğimiz toplam 27 maddenin sadece 8’i Hükümetçe gündeme alındı. Ancak bu maddelerde bile sınırlı düzenlemeler yapıldı” diye konuştu. Bir ülkede özgürlüklerin varlığından bahsedebilmek için, o ülkede öncelikle basın özgürlüğünün gerçek anlamda tesis edilmesi gerektiğine işaret eden Bilgin, şu açıklamayı yaptı: “Çağdaş, gelişmiş ve demokratik ülkelerde basın özgürlüğü, "olmazsa olmaz"lardan biridir. Ülkemizin de, çağdaş, gelişmiş ve demokratik ülkeler arasında yer almasını istiyor, bunun için çaba gösteriyorsak, basınımıza gereken önem ve değeri vermeli; basının toplumu ileri götüren, şeffaflığı sağlayan, yapıcı eleştirileriyle doğrunun bulunmasına katkı koyan ve haksızlıkları önleyen gücünden yararlanmalıyız. Ancak ne yazık ki yeni TCK, tüm dünyada "basınına sansür uygulayan Türkiye" imajının doğmasına, daha da önemlisi "basın özgürlüğünün ortadan kalkmasına" neden olacaktır. Özellikle Yerel Basın, basın tarihinde görülmemiş uygulamalarla, yüksek para cezalarıyla ve cezaevi tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır. İsteğimiz, basına sınırsız özgürlükler getirmek değil; aksine kişilik haklarına, cevap ve düzeltme haklarına saygılı, vatanın bölünmez bütünlüğünü koruyucu bir yasanın çıkmasıydı, ancak olmadı.”