BIST 9.648
DOLAR 34,64
EURO 36,51
ALTIN 2.931,40
HABER /  GÜNCEL

Bilge Köyünden ziyaretçi var!

Olay olduktan sonra hergün oradaydı. Olayı ilk ağızdan anlatmak için İNTERNETHABER'e geldi. Başkan Ayanoğlu'nun orayı anlattı;

Abone ol

İNTERNETHABER
Nur Akman

Mardin Belediye Başkanı Av. Mehmet Beşir Ayanoğlu 44 kişinin öldürüldüğü olayın Mardin Katliamı olarak değil, Bilge Köyü vakası olarak anılmasını istiyor. Olayla ilgili olarak da "yün yumağı" tanımını yapıyor.

 O ÇOCUK RAHİBİ NEDEN ÖLDÜRDÜ?
Ayanoğlu Bilge Köyü için araştırma yaparken Rahip Sontoro cinayetiyle ilgili öğrendiği bir bilgiyi de bizle paylaştı. "Bu çalışmaya katılan hocalarımızdan biri Profesör Doktor Adem Sorak rahibi katleden çocukla cezaevinde çalıştık. Neden cinayeti işlediğini çocuk şöyle anlatmış: "Ben hiç babamın gözüne bakamadım. Babam benimle konuşurken hiç gözlerime bakmıyordu. Bana göre babam öldürülmeliydi ama bu dinen sakıncalıydı. O yüzden bir baba öldürmek istedim. Peder de bir babaydı ve onu öldürdüm." Çocukların 0-6 yaş arasındaki eğitim çok önemli. Eğer çocuğunuzu şiddet kültürüyle yetiştirirseniz kendisi de şiddet kullanacaktır."

YUN YUMAĞI GİBİ KARIŞIK BİR OLAY

İNTERNETHABER'i ziyaret eden Ayanoğlu sosyologlardan, anterpologlardan ve sivil toplum temsilcilerinden oluşan ekibin ön araştırmayı tamamladığını söyledi. Ve olayın ilk bulgularını ve Bilge Köyü'nün yapısını şöyle anlattı:

"Yün yumağı gibi karışık bir olay. Köyde yaşayanlar aynı atadan geliyor. Olayı işlediği iddia edilenlerle olayın mağdurları akraba... Elde ettiğimiz bazı sosyolojik veriler var. Olay bir geri kalmışlık sorunudur, bir şiddet sorunudur. Feodalite kavramı oraya uymuyor. Orada aşiret yapısı var. Toprağa bağlı sülalelerin bir araya gelmesinden oluşan örgütlü bir güçtür aşiret. Aşiretlerde kadın, toprak ve cinsellik yüceleştirilmektedir. Bu köyde dışarıya kız verilmemiş. Hep içeriye verilmiş. Öldürülen taraf, hep şüpheli tarafı kız vermiş.

ÖLDÜRÜLEN TARAF İTİBAR OLARAK DAHA GÜÇLÜ

Öldürülen taraf diğer taraftan nüfus olarak da itibar olarak da daha güçlü. Olayın görünür sebebi bir rant meselesi. Burada bilgi gücü değil, pazu gücüne dayalı bir güç var. Erkeklerin hakim olduğu, kadınların geride olduğu, karar almada sözünün geçmediği sağlıksız bir yapılanma var. Şiddet kültürü var. Erkek "ben güçlüyüm, toprağım var, param var" diyor. Tüm bunlar birer veridir.

DİĞER AİLE DIŞLANMIŞ

İki aile arasında bir ötekileştirme ve biz onlar ayrımı var. Bu ötekileştirme duygusu neden? Bir insanı bu kadar büyük bir nefrete sürükleyecek bu nefret neden? Bunu iyi araştırmak gerekir.

BAŞKAN OLAYI DUYDUĞUNDA NE YAPMIŞ? NELER HİSSETMİŞ? O ANLARI ANLATTI

[PAGE]

ÇOK ÜRKTÜK

Ayanoğlu olayı bir saat sonra duymuş. O anları şöyle anlatıyor: "Şok oldum. İlkönce bunun bölge şartları nedeniyle terör saldırısı olacağını düşündük, ürktük. Eski günlere mi geri dönüyoruz diye düşündük. 1984'ten sonra köy saldırıları geldi aklımıza. Ciddi olarak ürktük."

ÖZKÖK'E KATILMIYOR: "BU BİR TÖRE DEĞİL"

Özkök'ün bir sosyolog olarak yaptığı "Bu bir Kürt sorunudur. Onların gelenekleri yüzünden oluyor" tanımlamasını da saçma buluyor Ayanoğlu. "Bu töre değil. Törede kadına, çocuğa silah sıkılmaz. O da yanlış ama ben aynı kanıda değilim. Mardin bu tanımlamayı hak etmiyor. Yüzyıllarca barış içinde bir arada yaşadık. Bilge Köyü'ndeki olağanüstü bir durumdur. İncelenmeye değer bir durumdur. Tüm bir Mardin'i katliam anmak yanlış..."

ÇOCUKLAR O KÖYDE KALMAMALI

Olayın olduğu günden itibaren Başkan Ayanoğlu ve ekibi her gün Bilge Köyü'ne gitmişler. Orada yaşananları ilk ağızdan şöyle anlatıyor: "Benim şahsi kanaatim o çocuklar o köyde kalmamalı. Kaldıkları müddetçe o travmayı tekrar tekrar yaşacaklar. Evlat edinme ve koruyucu aile sağlanmalı. Ama acı taze. Amcaları ve halaları vermek istemiyor. Çocukların o ruh halinden mezar, gözyaşı, katliamın yapıldığı ev üçgeninden kurtulmaları gerekiyor. Hala bir psikolojik problem yaşıyorlar. Anneler gününde kırdan çiçek topladılar, annesinin mezarına koydu. İçler acısı bir durum, yüreğimiz parçalandı. Ama toplum olarak bunun altından kalkmamız gerekiyor. İlerde bu olayın kine, intikam duygularına dönüşmemesi için tedbir almamız lazım."

YA DİĞER ÇOCUKLAR?

Çocukların inkikam duygusundan kurtulmaları, bunu tamamen akıllarından silmeleri mümkün mü sorumuza ise "Ben bilginin bir güç olduğunu düşünüyorum. Çocuklar bilgiyle donatılırsa, bu cehaletin tekrar yaşanmaması için şiddete karşı birer model olacağını düşünüyorum. Eğitimlerinin iyi olması gerektiğini düşünüyorum." diye yanıt veriyor.

Tabii bir de diğer çocuklar var. Karşı tarafın, göç edenlerin çocukları... "Onlar da bizim bilgimiz dahilinde." diyor Ayanoğlu "Mardin Valiliği onlar için de önlem almış durumda. Olay tam bir vaka..."

AYNI OLAY TEKRAR EDEBİLİR
KORUCULUK SİSTEMİ TARTIŞMASI GEREKSİZ

[PAGE]

Belediye Başkanı Ayanoğlu "Aynı olay başka yerlerde tekrar edebilir mi?" sorumuza karamsar bir yanıt veriyor: "Bu lokal bir olaydır ancak bu lokal olayın farklı yerde tekrar edeceğinden biz de endişe ediyoruz. Başka bir şehirde olmayacağının garantisi yok. O yüzden biz yerel yönetim olarak bir arada yaşama ombdusmanlığını kurmayı öngörüyoruz. Bizler farklı dinlere dillere kültürlere veya siyasi düşüncelere mensup olabiliriz. Ancak bir arada yaşayabilmeliyiz. Bunun bir model olması için Türkiye'ye mesaj verebiliriz. "

KORUCULUK SİSTEMİNİN ETKİSİ NE?

"Peki olayın sonrasında tartışılan koruculuk sisteminin katliamda ne kadar etkisi var?" Ayanoğlu'na göre hiç yok. "Ölenlerde de korucular var, şüpheliler arasında da korucular var. Bunu nasıl izah edeceğiz? Koruculardan daha çok, benim şahsi kanaatim burada aile içerisindeki çekişme var. Bunlar korucu ise koruculuk kimliğinin verdiği özgüvenle birbirlerine zarar vermemesi gerekiyor. Koruculuk bence burada konu dışı... " diyor.

TELEVİZYONLARDA ŞİDDET PERDELENSİN

Başkan dünyada yükselen şiddete de dikkat çekiyor. "Dünyada yükselen bir şiddet dalgası var. Azerbaycan'da üniversiye yapılan saldırı, ABD'de okullara yapılan saldırılar, Hrant Dink'in öldürülmesi, rahip cinayeti... Hep bu yükselen dalganın ürünü..."

Başkan'ın bir de isteği var: "Televizyonlarda şiddet, korku içerikli filmlerin, reklamların, söylemlerin acilen yok edilmesi lazım. Nasıl ki sigara perdeleniyorsa, şiddet de perdelenmeli. Şiddet hayatımızın içine girmiş. Çoçuklar Türkçe biliyor ama kadınların yüzde 80'i bilmiyor. TRT Şeş ciddi bir katkı sundu. İnkar edilemez bir gerçek. Hükümet herhalde TRT Radyo Şeş de çalışması da var. Zannedersem bu ay içinde hizmete girecek."