Bilecik'in Bozüyük ilçesinde, 70. Yıl Sağlık Meslek Lisesi öğrencilerine talasemi hakkında bilgi verildi.
Abone olSağlık Meslek Lisesi meslek dersleri öğretmeni Sunay Karamolla tarafından verilen konferansta, her ikisi de talasemi taşıyıcısı çiftlerin çocuklarının da büyük ihtimalle taşıyıcı ya da talasemi hastası olacağına dikkat çekildi. Anne karnındayken teşhis konulması durumunda bebeklerin hastalıksız doğmasının sağlanabildiği bildirildi.
Sunay Karamolla, talaseminin zor ve pahalı bir hastalık olduğunu vurguladı. Talasemi'nin, sağlıklı insanın alyuvarlarında bulunan hemoglobini oluşturan iki alfa, iki beta zincirinin eksik veya yetersiz yapılması sonucu ortaya çıkan, anne ve babadan kalıtımla geçen bir kan hastalığı olduğunu dile getiren Karamolla, hastaların düzenli tedavi ile normale yakın bir ömür sürdüğünü kaydetti. Buna rağmen hastalığın zor ve pahalı olduğunu anlatan Karamolla, talaseminin toplumun bilinçlenmesi, evlilik öncesi tarama ve doğum öncesi teşhis testleri ile önlenebileceğine işaret etti.
Anne ve babadan geçen hatalı genler yüzünden talasemi hastası olarak doğan çocuklarda ilk yıl ağır bir kansızlık görüldüğünü kaydeden Karamolla, şu bilgileri verdi:
"Bu çocukların kemik ilikleri, çok çalışan fakat sürekli defolu alyuvarlar üreten bir fabrikaya benzer. Talasemi hastalarının hayatlarını idame ettirebilmeleri için ömür boyu ayda bir kere kan almaları gerekir. Düzenli tedaviyle normale yakın bir hayat sürülse de, kronik bir hastalığın yükünü ömür boyu taşımak zordur. Ayrıca kansızlığı düzeltmek için yapılan eritrosit transfüzyonları, vücutta demir birikmesine yol açar.
Demir birikimi, kalp, karaciğer gibi hayati organlar başta olmak üzere çeşitli organların fonksiyonlarını bozar. Demir birikimini azaltmak maksadıyla genellikle 2-3 yaş civarında vücuttan demir atıcı ilaçlar kullanmak zorunda kalırlar".
Dünyada 269 milyon talasemi taşıyıcısı olduğunu, her yıl 365 bin hasta çocuk doğumu beklendiğini kaydeden Karamolla, Türkiye'de 1993 tarihinde çıkan 3960 sayılı Kalıtsal Kan Hastalıkları ile Mücadele Kanunu'nun ardından Sağlık Bakanlığınca Antalya, Antakya, Mersin ve Muğla'da talasemi merkezleri kurulduğunu vurguladı.