ABD Başkan Yardımcısı Biden'ın Türkiye'den özür dilediği açıklamasıyla ilgili tartışmalar sürüyor.
Abone olABD Başkan Yardımcısı Biden’ın, Suriye’deki terörist yapılara yardım etmekle suçladığı Türkiye’den özür dilemek zorunda bırakan konuşmasının yankıları sürüyor. Aynı konuşma yüzünden BAE’den de özür dileyen Biden’ın o akşam Erdoğan’ın Kıbrıs konusundaki politikalarına dair söyledikleri de en az Suriye kısmı kadar çarpıcı. Biden’ın bu yüzden devlet sırlarını ifşa edip etmeği tartışılıyor.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın geçen hafta Harvard Üniversitesi’nde yaptığı ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, ABD’nin bölgedeki müttefiklerini Suriye’deki terörist yapılara yardım etmekle suçladığı konuşmanın yankıları sürüyor. Biden, konuşmanın yayınlanmasının ardından cumartesi günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı arayıp özür diledikten sonra pazar günü de Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Şeyhi Muhammed bin Zayed’i arayarak aynı sebeple özür dilemişti. Ve Beyaz Saray, Biden’ın bin Zayed’le yaptığı görüşmeye ilişkin yayınladığı duyuruda, “Başkan Yardımcısı Biden, BAE’nin teröristlere yardım ettiği anlamına gelecek bir söz söylemek istememişti” demişti. Ancak Biden’ın konuşmasında suçladığı müttefiklere telefon açıp dilediği özürler dışında, şimdi aynı konuşmada devlet sırlarını ifşa etme suçu da işlemiş olabileceği tartışılmaya başlandı.
GİZLİ ANLAŞMAYI İFŞA ETTİ
Biden’ın Harvard konuşmasını değerlendiren, 1998-2000 arası Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapmış, Lehigh Üniversitersi Öğretim Görevlisi Henri Barkey, “Başkan Yardımcısı Biden, konuşmasında Türkiye ile yapılan gizli anlaşmanın bazı ayrıntılarını da kamuoyuna açıkça söyledi. Örneğin insansız hava araçlarıyla ilgili kısım” diye konuştu. Biden, konuşmasında “Erdoğan, geçen Perşembe (25 Eylül) bunu yapacağını bana söylemişti ama oylanıncaya kadar hiçbir şey söylemememi istemişti. IŞİD’le kapışmak için Türk kara gücüne izin vermek, Türk havasahasının NATO ve diğer müttefikler tarafından kullanılabilmesi, Türk havasahasının bizim insansız hava araçlarına açılabilmesi için Türk Parlamentosu’nda oylama yaptılar” demişti.
Biden’ın sözlerini yorumlayan Başkan Obama’nın eski danışmanı David Axelrod da Biden’a sözlerinden dolayı destek verirken, “Bu onun kafasındakilerin doğru olmadığı anlamına gelmez, soru bunları söylemek diplomatik miydi değil miydi” diye konuştu. Biden’ın ABD’nin müttefiklerinin Suriye’deki aşırı gruplara destek verdiği yönündeki sözlerine katıldığını belirten Axelrod, “Bence bu asıl konu ve bu arkadaşlar (müttefikler) ortalarında gelişen bu aşırı uç hareketle beraber yaşayıp yaşayamayacaklarına karar vermek zorundalar” dedi.
ERDOĞAN KIBRIS’I ANLADI
Nitekim Biden’ın Suriye konusu dışında o günkü konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kıbrıs konusunda yürüttüğü müzakereleri de açıkça anlatması, Biden’ın devlet sırlarını ifşa edip etmediği tartışmasına ayrı bir boyut kattı. Kıbrıs Rum Kesimi’nde gelen bir öğrencinin sorduğu “ABD, Türkiye’nin Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki istikrarı bozucu rolünü nasıl değerlendirdi? Gelecek yıllarda bu ABD için potansiyel bir problem midir?”” yönündeki sorusuna “Evet” diyerek başlaan Başkan Yardımcısı, şunları söyledi: “Ben kariyerim boyunca Kıbrıs konusuna Konge’de geriye kalan herkesten daha çok derinden dahil olmuş biriyim. Arkadaşlarım Joe Bidenopolis derler. Şaka değil. Yasadışı işgalden beri bu konuyu tutkuyla takip ediyorum. Ama mesele şu arkadaşlar. Dediğim gibi dünya değişiyor. Üç şey oldu. Birincisi, Türkiye Kıbrıs’ta askerinin olmasının kendisine bir menfaat sağlamadığını tam olarak anlamış durumda. İkincisi, Erdoğan işgali önemseyen tek kesimle bir kırılma yaşadı. Bu da (TSK) orduydu. Üçüncüsü, daha yeni (Erdoğan ile) bir tur görüştük ve iki şeyi yapıp yapamayacağımızı anlamak için Ankara’da beni yeniden görme taahüdünde bulundu. Birincisi, üzerinde anlaşabileceğini söylediği, iki bölgeli, iki toplumlu adaya dayalı hangi çözüm? Ve (ikincisi) onun adına konuşmayacağım ama (Erdoğan), özellikle başta doğalgaz olmak üzere, sadece Türkiye’yi değil Yunanistan’ı da Rusya’nın enerjiyi bir silah gibi kullanmasından kurtarabilecek, Doğu Akdeniz’de ciddi bir boyuttaki doğal kaynakların avantajından yararlanmanın Türkiye için müthiş bir tek taraflı menfaat olduğunu bence anlamaya başladı.”
BEN İRLANDALIYIM, BİLİRİM
Biden, konuşmasında Türkiye’nin Kıbrıs’taki politikasını neden değiştireceği konusunda ise şunları söyledi:
“Devletlerin statatükoyu devam ettirmelerinde artık bariz bir çıkarları yoksa, ki Türkiye’nin Kıbrıs’ta statükoyu devam ettirmede çıkarı yok, ve taviz veriyormuş gibi görünmeden faydalanabilecekleri yeni fırsatlar ortaya çıktığında, ki Kıbrıs da belirgin bir şekilde menfaat sağlıyor, işler değişir. İronik olan şu: Kürtleri Irak’ın içinde tutan tek şey petrol, 70’lerden beri devam eden haksız koşullara son verecek olan bir kayganlaştırıcı olabilir. Buna yaklaşmanın yolu, geçmişte yaşamak değil, herkesin bundan bir win-win koşullarıyla çıkması için bir fırsat olup olmadığına bakmak.”
“Devletlerin statatükoyu devam ettirmelerinde artık bariz bir çıkarları yoksa, ki Türkiye’nin Kıbrıs’ta statükoyu devam ettirmede çıkarı yok, ve taviz veriyormuş gibi görünmeden faydalanabilecekleri yeni fırsatlar ortaya çıktığında, ki Kıbrıs da belirgin bir şekilde menfaat sağlıyor, işler değişir. İronik olan şu: Kürtleri Irak’ın içinde tutan tek şey petrol, 70’lerden beri devam eden haksız koşullara son verecek olan bir kayganlaştırıcı olabilir. Buna yaklaşmanın yolu, geçmişte yaşamak değil, herkesin bundan bir win-win koşullarıyla çıkması için bir fırsat olup olmadığına bakmak.”
Biden ayrıca konuşmasında Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığını, İngiltere’nin İrlanda’daki durumuna benzeterek “Ben bir İrlandalıyım. Biz işgalin ne demek olduğunu biliriz. George Mitchell’ın (eski ABD Senatörü ve eski Kuzey İrlanda Özel Temsilcisi) İrlanda’da yaşananlar için söylediği gibi 700 gün başarısızlık, 1 gün başarı vardır. Ben o başarılı olunan günü bulacağımıza inanıyorum” dedi.