Türkiye, son dönemde gerçekleştirdiği reformlarla, dünyanın parlayan yıldızı haline geldi. Peki dünyanın gıpta ile baktığı Türkiye'de neler değişti?.. İşte ayrıntılar...
Abone olTürkiye, son dönemde gerçekleştirdiği reformlarla, dünyanın parlayan yıldızı haline geldi. Kriz sonrasında, umutların kırıldığı bir dönemde hükümetin kararlılıkla başlattığı projelerle başarı üzerine başarı sağlandı. 1970’lerden bu yana kangren haline gelmiş olan, bir dönem 3 haneli olduğunu bile gördüğümüz enflasyon, tek haneye indi. Sanayi ürünleri ağırlıklı olmak üzere, ihracatımız 75 milyar dolara koşuyor. Büyüme rakamlarıyla dünya rekorları kırdık. Turizmde sağladığımız gelişme ile Türkiye, dünyanın aranan merkezlerinden biri haline geldi, yüzde 25 büyüme gerçekleştirerek dünya rekoru kırdı. İstikrarı gören yabancı yatırımcı bazen ortaklıkla, bazen doğrudan yatırımla Türkiye’ye koştu. Yatırım için uygun zaman ve yer kollayan yatırımcılar da araştırmalarını sürdürüyor. Öte yandan yıllardır açıklarla boğuşan, her dönemde “tahmini açık” rakamları ilan edilen bütçe, bu dönemde fazla vermeye de başladı. Vergi reformu, sosyal güvenlik reformu gibi, Türkiye’yi hem AB’ye hem tam sağlıklı yapıya kavuşturacak düzenlemeler de sürdürülüyor.
İŞTE DÜNYANIN GIPTA İLE BAKTIĞI TÜRKİYE’NİN DÜNÜ VE BUGÜNÜ...
* TURİZM: Terörün belinin kırılması, başlatılan akıllı projeler sonrasında Türkiye, turizmde dünyanın yıldızı haline geldi. Avrupa’nın en büyük turizm şirketi TUI, Türkiye’ye bu yıl gelecek turist sayısını 20 milyon olarak açıkladı. İspanya, Yunanistan gibi ülkeleri tercih eden turistlerin artık Türkiye’ye yöneldiği bildirildi. Türkiye’nin 2005 sonunda sadece turizmden kazanacağı paranın ise 18-19 milyar dolar olacağı vurgulandı. Dünyada turizmdeki yüzde 25’lik büyüme ile de rekor yine Türkiye’ye ait.
* İHRACAT: Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 2002’de yayınladığı raporda, Türkiye’nin ihracatı için 2023 yılı hedef gösteriliyor ve “İhracatımız Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023’te 46 milyar dolara ulaşacak” deniliyordu. Ancak 2005 Mayıs ayı ihracat rakamları bu hedefin şimdiden ne kadar ‘komik’ olduğunu ortaya koyuyordu. Geçen ay itibariyle Türkiye’nin yıllık ihracat rakamı 70 milyar dolara ulaştı, 2005 sonunda da 75 milyar dolara ulaşmak hedefleniyor.
* İSTİKRAR: 2001-2002’de dünyanın yeni “hasta adamı” olan ve krizler içerisinde boğuşan Türkiye, 2005’te dünya yatırımcılarının ilgi odağı haline geldi. 3 yılda sağlanan siyasi istikrarın ekonomiye yansıması, ardından AB’den müzakere tarihi alınmasıyla birlikte yabancı yatırımcılar Türkiye’ye akın etmeye başladı. “Elde kaldı” denilen ve özelleştirilmesi hedeflenen dev kamu kuruluşları birer birer ihaleye çıkarıldı. Özellikle bankacılık alanında dünya devleri Türkiye’ye gelerek ‘evlilikler’ yapmaya başladı. Türkiye, 20 yılda çekebildiği yabancı sermaye tutarını, son 2 yılda kolayca aştı.
* MİLLİ GELİR: IMF’nin Nisan 2005’te yayınladığı dünyadaki milli gelir tablosu Türkiye’de milli gelirin ikiye katlandığını ortaya koydu. 2002’de kişi başına 2 bin 586 dolar olan milli gelir, son iki yılda 4 bin 251 dolara ulaştı. Bu yılın sonunda hedeflenen rakam ise 4 bin 744 dolar...
* REKABET: Ekonomideki istikrar meyvelerini kısa sürede verdi. 3 yıl önce dünya rekabet gücü açısından 70’inci sıralarda olan Türkiye, International Institute for Management Development’in yayınladığı “Dünya Rekabet Gücü 2005” raporuna göre, 51.293 puanla 48’inci oldu. Bir zamanlar yanına yaklaşamadığımız Yunanistan 50’nci, Brezilya 51’inci, İtalya 53’üncü, Rusya ise 54’üncü sırada yer aldı.
* BÜYÜME: 1966’daki yüzde 12’lik büyümeden sonra sürekli küçülme yaşayan ve nihayetinde 3 yıl önce dibe vuran ekonomisiyle “Ne olacak bu halimiz!” dedirten Türk ekonomisi, büyüme açısından son yıllarda peş peşe rekorlara imza attı. 2002 sonunda yüzde 7.8’lik büyümeyi yakalayan Türkiye, bununla da kalmadı 2004’ü yüzde 9.6’lık büyüme rakamı ile kapattı. Bu arada, 2002’de 426 milyar dolarlık Gayri Safi Milli Hasılası’yla 19’uncu büyük ekonomi olan Türkiye, 2004 sonunda 514 milyar dolarlık rakamı ile 17’nciliğe yükseldi.
* 6 SIFIR: Türk ekonomisinin yıllardır ‘kanayan yaralarından’ biri olan bol sıfırlı liramızdan ‘6 sıfır’ atılması olayı ilk defa 1983 yılında gündeme geldi. Ondan sonraki her hükümet sıfır atma konusu üzerinde çalışma yaptı. Bazıları 3 sıfır, bazıları 6 sıfır dedi ama bir türlü gerçekleştirilemedi. Hükümet, 2004 yılında çalışmalarını yaptığı ‘6 sıfır atma’ reformunu, 2005 yılı başında gerçekleştirdi. Türk insanı 2005 başından itibaren 6 sıfırı atılmış Türk Lirası ile, kuruşlarla tanıştı, ‘sıfır’ ayıbından da kurtulmanın psikolojik rahatlığına ulaştı.
* ENFLASYON: Uzun yıllardır 3 haneli rakamlarla enflasyondaki dünya şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan ve Latin Amerika ülkeleri ile yarışan Türkiye, 30 yılın ardından ilk defa ‘tek rakamlı enflasyon’ ile tanıştı. 2002’de yüzde 60’larda olan enflasyon geçen ay itibariyle yüzde 8’e kadar indi. Hedef önce 5, sonra 4 ve 3’e gerilemek.
* DUBLE YOLLAR: Ülkemizde ölümlü trafik kazalarının başlıca sebeplerinden sayılan tek yollardaki sollamaların meydana getirdiği trafik facialarını sona erdirmek için duble yol hamlesi başlatıldı. 2 yıl öncesine kadar 3 bin 280 km duble yola sahip olan Türkiye, son iki yılda 4 bin 800 km duble yola daha kavuştu. İstatistiklere göre, duble yollarla birlikte ölümlü trafik kazalarında yüzde 30, yaralanmalı trafik kazalarında ise yüzde 25 azalma meydana geldi.
* SAĞLIK: Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur’dan oluşan mevcut sosyal güvenlik kurumları, tek çatı altında birleştirilirken halk arasındaki büyük ayrım da ortadan kaldırıldı. Böylece hastanelerdeki SSK ve Bağ-Kur’lu ayrımı kalktı, hastaneler birleştirilerek, herkesin kullanımına açıldı. Ayrıca, hastanelerdeki ilaç kuyrukları bitti, SSK’lılar da artık ilaçlarını serbest eczanelerden rahatça almaya başladı. Hastalara hekim seçme hakkı tanındı, hastanelerdeki “rehin kalma” ayıpları da tarihe karıştı.
* ZENGİNLERİMİZ: Dünyadaki zenginlerin listesini her yıl yayınlayan Amerikan Forbes Dergisi’nin 2005 listesinde 5 Türk dolar milyarderi vardı. 2005 yılında yayınladığı listede ise bu sayı 8’e yükseldi. Rahmi Koç 4.9 milyar dolarlık servetiyle dünyanın 103’üncü en zengini olurken, onu Ferit Şahenk, Bülent Eczacıbaşı, Erol Sabancı, Şevket Sabancı, Aydın Doğan, Ahmet Nazif Zorlu izledi.
* BÜROKRASİ: Vergi daireleri, belediyeler, nüfus daireleri gibi vatandaşın sürekli işbirliği halinde olduğu kurumlarda ‘e-devlet’ uygulamasına geçilerek evrak hiyerarşisi azaltıld. İmza sayıları en aza indirildi. Bir çok kurumda randevu sistemine geçilerek kuyruk rezaletleri sona erdirildi.
* AB: Türkiye, her zaman hedefi olan Avrupa Birliği üyeliğine ilk defa son 2 yılda büyük oranda yaklaştı. Peş peşe çıkarılan AB kanunları Türkiye’yi AB’ye bir adım daha yakınlaştırdı ve 17 Aralık 2004’te, 3 Ekim 2005 itibariyle tam üyelik müzakerelerine başlamak üzere tarih aldı.
Kaynak: www.turkiyegazetesi.com