Bir dönemin en çok konuşulan ismi Halil Bezmen'in yeni açıklamaları da yine olay yarakacak nitelikte.
Abone olBir dönem Türkiye'nin en çok konuşulan adamı olan Halil Bezmen, şimdi bambaşka biri. Türkiye'den kaçtıktan sonra Mescid-i Aksa'ya koşup şükreden Bezmen, "Buzdolabına kaldırdığım imanımı çıkarttım" diyor.
İSKİ yolsuzluğundan, tarihi eser kaçakçılığına dek geniş bir suç yelpazesiyle gündeme gelen, yarım milyar dolarlık servetini kaybeden, Amerika'ya kaçıp, Türkiye'ye iade edilen işadamı Halil Bezmen, şimdi kendi çabalarıyla kurduğu ikinci hayatında son derece mutlu ve huzurlu. Son kitabı "Neden Halil Bezmen?" ile tüm yaşadıklarını satırlara döken ünlü işadamı, eski Halil Bezmen'i yok ettiğini söylüyor. Türkiye'den kaçtıktan sonra gittiği Mescid-i Aksa'da yeni bir hayata adım atan Bezmen, "Birincisini kaybettiğimi kabul ettim. İş dünyasında boyumun ölçüsünü aldım. 55 senelik Halil'i gömdüm" diyor. İkinci hayatında bambaşka biri olduğunu kabul eden 67 yaşındaki Bezmen, aşık olduğunu da gizleyemiyor. Arifi Paşa Korusu'ndaki evinde görüştüğümüz Bezmen şimdi, deliler gibi aşık, mutlu ve huzurlu. "Meğer aşk beni İstanbul'da bekliyormuş" diyen Bezmen, namaz kıldığını ve Yahya Efendi Dergahı'nda huzur bulduğunu söylüyor. Bezmen, "Ara sıra oraya gidiyorum. Gerçek huzuru bulduğum yerlerden biri" diyor.
'BAKAN,BENDEN RÜŞVET İSTEDi'
Ünlü işadamının son kitabının adı, 'Neden Halil Bezmen?" Ancak bu sorunun cevabını kendisi de bilmiyor. 'Bende de kesin bir cevap yok. Aile, üç kez batmış. Ayrıca dördüncü kez batmayacağının garantisi yok. Üçünde de ağırlıklı olarak bir rüşvet olayı var. Bu tesadüf mü acaba diye insan düşünüyor" diyor ve ekliyor: "Varlık Vergisi, ailemizi mahvetti. Ağababamız rüşvet isteyen vergi memurunu elinde bastonla kovalamış. 12 Eylül döneminde kendi müdürümüz şantaj yapmaya kalktı. Gizlenecek bir şeyimiz yok dedik. Her şeyi kaybettik. Sonra bir bakan benden rüşvet istedi. Adını açıklamayacağım. Onlara boyun eğmiş olsaydık, birçok şey örtbas olurdu. İkinci karım, 'Çocuklarına servet bırakmadın' dedi. 'Evet, ama babam sonuna dek rüşvet vermedi' diyecekler. Kitabı aklanmak için değil, bir dönemi analiz etmek için yazdım." Bezmen, ikinci hayatını nasıl kurduğunu ise şöyle anlatıyor: "Pişkinlik sandıkları şey, yüzsüzlükten değil, imandan geliyordu. O dönem herkese karşı durma cesaretini iman gücümden aldım. Madem bana bu yük verildi, herhalde bunu takdir eden de benim bunu taşıyabileceğimi tartmıştır. İman, biraz demode oldu ama çok işe yarar. Çocukken imanım vardı, 25 yaşlarında rafa kaldırdım, buzdolabına koydum, önemini kaybettim. 'Ben onsuz da yaparım' havasına girdim. Baktım ki o kadar da kolay değilmiş. Eski dosyaları tekrar açtım. Kaçarken de ilk gittiğim yer, Mescid-i Aksa oldu. En ihtiyacım olan yer orasıydı. Hazreti Ömer Camii ile Mescid-i Aksa'ya gidip şükrettim. Namaz kılıyorum. Bunu da evde yalnızken yaptığımda tadını alıyorum. Bir de Yahya Efendi Dergahı'na gidiyorum."
'55 SENELİK HALİL'İ GÖMDÜM'
Türkiye'den kaçtıktan sonra gittiği camide öncelikle hayatını kurtardığına şükrettiğini söyleyen Bezmen, "Tanrı'ya 'Bana ikinci bir hayat veriyorsun' dedim. Birincisini kaybettiğimi kabul ettim. İlk hayatımı, işadamı olarak kapattım. Şimdi amacım, iyi bir yazar olmak. Bir daha yeni yatırımlar olmayacak. Kısa boylu bir adam, basketbol oynayamaz. Türkiye'de işadamı olmak için benim boyum kısa gelir. Ben boyumun ölçüsünü aldım" diye konuşuyor. Bezmen, çarpıcı açıklamalarına şöyle devam ediyor:
'DERİMİ SIRTLANIP KAÇTIM'
"Kendimi Hallacı Mansur'a benzettim. Yoksa 'Enel hak' falan diye sufi bir mertebelerde işim yok. Ben işadamıydım. Fakat resim çok enteresan. Hallacı Mansur'un derisini yüzmüşler ve adam yüzülen derisini sırtlamış ve gitmiş. Ben Türkiye'den kaçarken kendimi öyle hissediyordum. Onun gibi derimi sırtlanıp kaçtım. Kaçmadan önce gittiğim sahil kasabasında beni fark etselerdi linç ederlerdi. O gün de Cumhuriyet Bayramı kutlaması vardı. Tanınmamak için sakalımı kestim, saçımı boyadım."
Sabah