İstanbul'un eğlence ve kültür hayatının kalbi olarak bilinen Beyoğlu'nda uygulamaya konulan sokağa masa ve sandalye çıkarma yasağına dair Kürşat Akyol'un izlenimleri.
Abone olİstanbul’un kültür ve eğlence merkezi Beyoğlu’nda belediyenin birkaç hafta önce başlattığı yeni uygulamanın neden olduğu tartışma giderek kızışıyor.
Belediyenin kaldırım ve sokaklardaki masa ve sandalyeleri kaldırma uygulamasını protesto eden yüzlerce kişi, dün İstiklal caddesi üzerinde yürüyerek, Taksim meydanında bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında, sorunun diyalog yoluyla çözümü için çağrı yapılırken, “Sağlıklı bir yol uygulanmazsa, sesimiz daha geniş kitlelerle buluşarak artmaya devam edecek” ifadesi kullanıldı.
Bu eylem, esnafın, çalışanlar ve müşterilerin de desteğiyle bir hafta içinde yaptığı ikinci gösteri oldu.
Geçen hafta da, masa ve sandalye kaldırma operasyonlarının başladığı Mis sokaktaki esnaf, bir günlük kepenk kapatma eylemi yapmış ve Beyoğlu Belediyesi’ne yürümüştü.
Uygulama, 20 Temmuz günü, zabıta ekiplerinin polis desteğiyle İstiklal caddesi üzerindeki her iki yanı kafe, bar ve lokantalarla dolu Mis sokağa yaptığı baskınla başladı.
Esnafa göre, zabıta ekipleri hiçbir uyarı ya da tebligatta bulunmadan, kaldırım ve sokaklarda yer alan masa ve sandalyeleri, kamyonlara doldurularak, kaldırdı.
Burayı, önce aynı caddenin gözde sokaklarından Asmalımescit ve diğerleri, ardından Beyoğlu’nun farklı uçlarındaki Cihangir ve Galata semtleri takip etti.
Pek çok işletmeci ve müşteri, zabıtanın, müşterilerin oturmakta olduğu masa ve sandalyeleri zorla aldığından şikayetçi oldu.
Rivayet muhtelif
Beyoğlu Belediyesi’ne göre ise, durum farklıydı.
Belediyeden yapılan yazılı açıklamaya göre, kaldırım ve sokakları haksız yere işgal eden, yaya ve araç trafiğini engelleyen işletmeler aylar önce uyarılmıştı.
Bazı işletmeler müşterileri kalkan olarak kullanmaya kalkmış, zabıta da bu nedenle, uygulamayı müşterilerin bulunduğu sırada yapmak zorunda bırakılmıştı.
Belediyenin gerekçesi, bu konuda yalnızca son 7 ayda geldiği söylenen 1000’in üzerinde kayıtlı şikayetti.
Belediye çalışanlarına yüz yüze yapılan uyarıların sayısı ise, kayıtlı olanlardan çok daha fazlaydı, aynı açıklamaya göre.
Beyoğlu Belediyesi, uygulamayı cadde ve meydanlardaki araç ve yaya trafiğini rahatlatmaya yönelik bir çalışma olarak tanımlıyor.
Ama, durumdan şikayetçi olanlara göre, rivayet muhtelif.
Öyle ki, uygulamanın Ramazan ayı nedeniyle yapıldığından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Galata’da bir mevlevihaneye giderken şerefine kadeh kaldıranlara gözdağı verilmesine kadar, pek çok söylenti dolaşıyor ortalarda.
Belediyeye göre ise, uygulamanın Ramazan’a rastlaması bir tesadüf.
Çünkü, bu işletmelere, 30 Haziran’a kadar süre tanındığı daha önce defalarca bildirilmişti.
Önce minderler, sonra protesto eylemleri
Masa ve sandalyeleri alınan esnaf ve müşteriler ilk günlerde şaşkındı.
Kimi esnaf, kaldırımlara minderler koymakta; kimi müşteriler de, ayakta dikilmek ya da evlerinden minder getirmekte buldu ilk çareyi.
Ancak belediye geri adım atmayınca, Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (Bey-Der) öncülüğündeki eylemler geldi.
Dün döviz ve pankartlarla Galatasaray’dan Taksim meydanına yürüyen yüzlerce kişi, eylem boyunca, “İstanbul uyuma, Beyoğlu’na sahip çık” ve “Hayalet şehir istemiyoruz” sloganları bağırdı.
55 yaşındaki Hayriye Özgüneş, havada tuttuğu ekmek parçasıyla yürüyüşçülerin başını çekenler arasındaydı.
27 yaşındaki oğlu, belediyenin son uygulaması nedeniyle işsiz kalmış. 5 yıldır bahşiş karşılığı çalışıyor, annesi ve engelli babasına bakıyormuş.
“Tek bir oğlum var, ona da iş bulamıyoruz. Ankara bunu duysun” diye bağırıyordu öfkeli anne.
28 yaşındaki Ömer Toprak ise, yeni kurduğu işinin batmak üzere olduğundan endişeli.
Kafe, bar ve içkili lokantalara kuruyemiş satan dükkanında 3 kişi çalışıyorlarmış, bir kişiyi işten çıkarmak zorunda kalmış.
Binlerce kişi işsiz kaldı
Genç esnafın esas endişesi, diğer çalışanların da ücretlerini ödeyememek. “Böyle giderse kapatmak zorunda kalacağım” diyor.
Bir işletme sahibi ise, çalışanlarının önemli bir kısmını yıllık izne yollamış. Döndüklerinde, bazılarını işten çıkarmak zorunda kalabileceğini söylüyor.
Bey-Der’e göre, belediyenin son birkaç hafta içindeki masa-sandalye operasyonları nedeniyle, işsiz kalanların sayısı 3 bini geçmiş durumda.
Aynı işletmeci, işçilerinin yanısıra, dükkanının geleceğinden de kaygılı.
Belediyeye gitmiş, işletmesinin, işgaliye iznini kaldıran yazıda bahsedildiği gibi cadde ya da meydanda değil, ara sokakta olduğunu söylemiş.
“Birkaç hafta içinde çözüm bulacağız, yeni düzenleme yapacağız, dediler. Ama, kendi resmi yazılarına aykırı uygulama yapıyorlar. Nasıl güvenebilirim ki” diye soruyor.
Bey-Der de, benzer kuşkuları dile getirdi basın açıklamasında.
“Bize bir yol haritası ilan edin, bir daha ağzımızı açmayalım” dedi dernek başkanı Tarkan Konar yüzlerce kişiye hitap ederken:
“Ancak söz konusu olan Beyoğlu’nu hayallerinizdeki gibi alış-veriş merkezleri, kongre merkezleri, oteller ve rezidanslar merkezine çevirmek olduğu için ve (...) ortaya çıkacak büyük pastadan nasiplenmek söz konusu olduğu için sanırız, çok farklı dilleri konuşmaktayız.”
Beyoğlu’nda polis destekli zabıta operasyonlarından şikayetçi olanlar, yalnızca esnaf ve çalışanlar değil.
Kafelerin önündekiler bir yana, yürüyüşü izleyenlerin bazılarından gelen alkışlar ve protestocular arasında bulunan müşterilere bakıldığında, görünen bu.
Memnun olanlar da var
Ünlü sinema oyuncusu Nuri Alço, protestocuların en önde yürüyenleri arasında, belediyenin çok yanlış yolda olduğu görüşündeydi.
“Beyoğlu’na gençlerin, talebelerin dolması, genç sinema neslinin bu sokaklarda olması çok güzeldi. Her mekan sahibi, masa ve sandalyeler koyarak, buraları daha da güzelleştirdi” diyor deneyimli Beyoğlu müdavimi oyuncu.
Alço’ya göre, “Şimdi ise, Beyoğlu sokakları yine tinercilere, şarapçılara kaldı. Hem de, belediye gelirden oldu, buraya gelen turistlerin akışını da engelledi.”
Yürüyüşçülerden 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Yalçın da, masa ve sandalyelerin kaldırılmasının Beyoğlu’nu çirkinleştirdiğini söylüyor; “Eski tadı, ruhu kalmadı” diyor.
Ancak, yeni uygulamadan memnun olanlar da var.
Örneğin, dükkanının önündeki masalar olduğu gibi duran Asmalımescit’teki bir içkili lokantanın sahibi.
“Bir-iki masa işgaliye verildi, 12 masa koydular. Bu haksız rekabet yaratıyordu. Ama, bu merhaleye gelmemeliydi durum, caydırıcı cezalarla çözülebilirdi. Yine de, bu uygulamayla fırsat eşitliği doğduğuna ben inanmıyorum” diyor.
- Peki, neden?
“Çünkü, artık Beyoğlu’na gelen kitle Beşiktaş’a, Ortaköy’e, Boğaz’a gidiyor. Birkaç hafta önce Asmalımescit’e gecede 5 bin kişi gelirken, şimdi 500’e düştü. Bu, bize de zarar verdi.”
Sokakta yürüme güçlüğü
Az ilerideki taksici ise, memnun gelen-giden sayısının azalmasından.
“O kadar insan geliyordu da, ne oluyordu” diye soruyor, “Şuradan yarım saat, 45 dakikada çıkamıyordum. Şimdi, alıp müşterimi gidiyorum yoluma.”
Memnuniyetini dile getiren orta yaşlı bir müşteri ise, bir ay önce bu sokaklarda kız arkadaşıyla yan yana bile yürüyemediğini söylüyor, masalar ve kalabalığın işgali yüzünden.
“Her yer öyle işgal altındaydı ki, 3 dakikalık yolu, yarım saatte gidebiliyorduk” diye ekliyor.
Galatasaray’da, kendisine verilen 2 masalık işgaliye iznini koruyan bir başka esnaf da, yeni uygulamadan memnun olanlar arasındaydı.
“Hiç işgaliye ödemeden masa atanlar da vardı kapı önlerine, sokaklara. Müşteri geçecek yol bulamıyordu. Hadi geçtim işgaliyeyi, ruhsatı, yazarkasası olmayanlar bile vardı” diyor.
Cihangir’de kafelerin neden olduğu gürültüden şikayetçi bir kadın, “İşgaliye ödüyorlar diye, evimi de mi işgal edeceklerdi” diye soruyor, bir yandan elinden tuttuğu 4-5 yaşındaki çocuğunu gösterirken.
Sesi sitemkar:
“Gürültü yetmedi, bir de kaldırımlarda yürüyemez olmuştuk. Bebek arabamla yürüyecek kaldırım bulamadım yıllarca, bu çocuğu büyütürken. Kahve masalarına sürtünmeden, evimize giremez hale gelmiştik.”
Düğüm noktası
Görünen o ki, bugün Beyoğlu’nda hararetle süregiden tartışmanın temeli, kimine göre işgal, kimine göre gasp meselesi.
Şikayetçi esnaf ve müşteriye göre, belediye, işgaliye izinleriyle birlikte masa ve sandalyeleri zorla kaldırarak, sokaktaki eğlence hayatını gasp ediyor.
Belediye ve uygulamadan memnun olanlara göre, işletmeler, kaldırım ve sokakları kuraldışı biçimde kullanarak, ortak yaşam alanlarını işgal ediyor.
Belediye, işgaliyenin, bir kira sözleşmesi değil, esnafa sağlanan geçici bir kullanım izni, olanağı olduğunu söylüyor.
Karşıtları, işgaliyenin sokaktaki ekonomik hayatı canlandıran ticari bir gelir kapısı, binlerce kişiye iş olanağı olduğunu.
Belediyeye göre, bugün Beyoğlu’nda sayısı 3 bini bulan işletmeden, 600’ü işgaliye hakkında sahip.
Ve bunların yarıdan fazlası, bu hakkı suistimal ediyor.
Öyle ki, bazı sokaklar toptan kapatılarak pazarlanır hale gelmiş; bazı sokaklar işletmecilerin dükkanı haline dönüşmüş, belediyeye göre.
Belediye, nihai amacın, cadde ve meydanlardaki yaya ve araç trafiğini rahatlatmak olduğunu söylüyor.
“Ama, biraz zaman gerekiyor” diyor Başkan Misbah Demircan.
Esnaf ve müşterileri ise soruyor; “Peki, bu biraz zaman, ne zaman? Ve nasıl bir düzenleme çalışması?”
Tartışma, şimdilik tam burada düğümleniyor.
Not:Beyoğlu Belediyesi’nin yazılı açıklamasında çizdiği tabloya nasıl izin verildiği, bir gazeteci için haklı bir soru olsa gerek.
Ancak, Başkan Demircan, yazılı açıklama dışında, bu konuda kesinlikle konuşmak istemiyormuş.
Bu nedenle, bu ve benzeri soruları bir başka zamana ertelemek durumunda kaldık.