Beynimizin kablosuz ağı: Ayna nöronlar
Esneyen bir kişinin karşısındayken sizin de esnemeye başladığınızı fark ettiniz mi?Bir toplantıda, aynı masada oturan bazı insanların duruşlarının aynı olduğu hiç dikkatinizi çekti mi? Peki, kendinizi hiç çok sevdiğiniz bir kişiyle konuşurken, onun hareke
Esneyen bir kişinin karşısındayken sizin de esnemeye başladığınızı fark ettiniz mi?
Bir toplantıda, aynı masada oturan bazı insanların duruşlarının aynı olduğu hiç dikkatiniz çekti mi? Mesele bir grup bacak bacak üzerine atmış, bir grup insan kollarını bağlamış halde oturuyor şekilde.
Peki, kendinizi hiç çok sevdiğiniz bir kişiyle konuşurken, onun hareketlerini farkında olmadan taklit ederken buldunuz mu?
Bazı insanların çok sevdikleri insanları mimiklerine, ses tonlarına, kullandığı kelimelere, konuşma vurgularına kadar kopyaladıklarını görerek; “Ne kadar da filan kişiye benziyor” diye şaşırdığınız oldu mu?
Belki de siz de birilerinin davranışlarını, el kol hareketlerini, konuşma tarzını bu şekilde kopyalamışınızdır.
Kardeşiniz ya da çocuğunuz yeni bir arkadaşla tanıştığında, belli bir zaman sonra o arkadaşı gibi davranmaya başladığını, konuşma şeklinin, kullandığı kelimelerin ona benzediğini fark etmişinizdir.
Aslında bütün bunların sorumlusu beynimizde ayna nöronlar adı verilen hücrelerdir.
Bizim kendi yaptığımız tercih ise karşımızdaki insandan hoşlanıp hoşlanmamak. Çünkü karşımızdaki insandan hoşlandığımızda, belli bir süre sonra onu farkında olmadan taklit etmeye, onun gibi davranmaya başlarız.
Tabii bu noktada, seçtiğiniz arkadaşların ve sosyal çevrenin sizin davranışlarınız, duygularınız ve inançlarınız üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu söylemeden geçmeyelim.
Ama beğenmediğimiz insanları ise taklit etmeyiz, onlara bir direnç gösteririz, kendimizi onlara karşı kapatırız.
Bu çerçevede, siz kimi taklit ediyorsunuz; farkında mısınız?
Tabii, bir başka soruyu da akla getiriyor; sizi kimler taklit ediyor?
Yani kimleri sevip, beğenip onlar gibi olmaya çalışıyorsunuz veya kimler sizi sevip, beğenip sizin gibi olmaya çalışıyor?
Düşünmeye değer.
Ayna nöronlar
1990'larda Parma Üniversite’nden Vittorio Gallase ve Giacomo Rizzolatti adlı iki İtalyan bilim adamı; düşünce okuma konusunda maymunlar üzerinde yaptıkları deneyler sırasında, yeni bir tip nöron keşfettiler.
Bu bilim adamları, maymunların beynine elektrik voltajlarını kaydeden elektrotlar yerleştirdiler.
Daha sonra maymunlara muz verdiler.
Bilim adamları, maymunların muzları yeme esnasında beyinlerinin bazı bölgelerinde elektriklenmeler ve voltaj artışları gözlediler.
Bu arada bir bilim adamı, maymunun karşısında iştahla muz yemeye başlayınca, maymun muz yemediği halde, sanki muz yiyormuş gibi beyninden yüksek voltajlarla cevap vermeye başladı.
Bir başkası aynı işi yaparken, kendi beynimizde aynı merkeze ait benzer bir grup nöronda elektrik faaliyetleri artıyordu.
Biyolojik bir kaynak dışında, bazı duygular tespit edemediğimiz bir yolla maymunları, insanları ve kuşları karşısındakini taklit etmeye zorluyordu. Neticede "ayna nöron" adı verilen bazı beyin hücreleri de aktif hale geçiyordu.
Bu nöronlar, belli işleri yaparken aktif hale geliyorlardı, tesadüfen fark edilen diğer özellikleri ise bir başkası aynı işi yaparken de, siz o işi yapmadığınız halde aktif hale geçmeleriydi.
Bu nöronlar primatları, insanları ve kuşları karşısındakini taklit etmeye zorluyordu!
Bu özelliklerinden dolayı " " adını aldılar.
Kaynaklar:
New Scientist, 27 Ocak 2001
Daniel Goleman: 'Duygusal Zekâ' (Social Intelligence: The New
Science of Human Relationships) adlı kitabın yazarı;
10 Ekim 2006’da New York Times gazetesinde yayımlanan yazısı.