Köseler, herkesin tapusu olması için gayret sarfederken, ormanların da korunacağını söyledi.
Abone olİlçede kamu mülkiyeti’nin yüzde 86’ya vardığını belirten Köseler, belediyenin yetki alanının sınırlı olduğuna dikkat çekerek “Hem herkese kısa zamanda tapularını vermek için elimizden geleni yapacağız, hem de ormanlarımıza sahip çıkacağız” dedi. Başkan Köseler sözlerine şöyle devam etti: “Çıkarılmak istenen 2B Yasa’sı Türkiye genelinde belli alanların yağmalanmasına neden olacak. Biz bu yağmaya karşıyız. Ancak ilçemizin durumu çok farklı. Tapu dağıtımını da farklı bir yasa maddesiyle yaptık. Gerçekten orman niteliğini yitirmiş araziler üzerinde ikamet eden vatandaşlarımıza tapularının verilmesi lazım.” - Beykoz, kısaca 2B olarak ifade edilen yasayla çok gündeme gelen bir ilçe. Beykoz’un İstanbul’un diğer ilçelerinden farkı ? -Köseler: Beykoz, arazi olarak çok büyük bir alan. İstanbul'un ikinci büyük ilçesi. Riva’dan Küçüksu Kasrı’nın olduğu yere, diğer taraftan Ümraniye'ye kadar uzanıyor. İlçenin tamamı 312 kilometrekare. Belediye sınırları içinde kalan arazilerin ve mücavir alanların toplamı ise 153 kilometrekare. Mahallelerin oluşturduğu belediye sınırları içinde kalan alan, 43 kilometrekare. Bir yandan alan olarak büyük bir ilçe, öte yandan belediyenin sınırları daraltılmış. Bu önemli sorunlardan biri. Nüfusu ise yoğun değil, dağınık şekilde yerleşim söz konusu. Arazinin gerçek sahibi öncelikle Orman Bakanlığı; ardından Hazine, Vakıflar ve son olarak Beykoz Belediyesi geliyor. Beykoz’un sadece yüzde 10’u özel mülkiyet. Kamu mülkiyetinin oranı yüzde 86. Bunun dünyada başka bir örneği yok. Bir başka deyişle mülkiyet problemimiz var. Hem mülkiyet sorunu var, belediyenin yetki alanı sınırlı, hem de Beykoz İstanbul’un akciğeri görevini üstlenmiş bir ilçe. Bunların üstüne dağınık yerleşim alanları sorununu da eklerseniz, ortaya İstanbul’un diğer ilçelerinde rastlanmayan bir tablo çıkıyor. - 2B olarak ifade edilen yasayı biraz açar mısınız? - Köseler: 2B, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. Maddesi B bendi için kullanılan bir kısaltma. 2B orman vasfını yitirmiş araziler için kullanılıyor. Orman vasfını yitirmiş, kadastrosu yapılmış, bir daha geri kazanılması ve ıslahı mümkün olmayan araziler 2B olarak tanımlanıyor. - Beykoz’da 2B alanlarının durumu nedir? - Köseler: Beykoz’da 2B alanlarının toplamı 30.1 kilometrekare, yani yaklaşık Beşiktaş İlçesi’nin iki katı büyüklüğünde. 2B alanları 7638 binayı kapsıyor. Belediye yetki sınırları içindeki 2B alanlarının toplamı 5.5 kilometrekare. Bu rakam da belediyenin yetkisinde olan sınırın yüzde 13’üne tekabül ediyor. Özetle bizim yetki alanımızın, yüzde 13’ü 2B alanı. Bu alandaki bina sayısı ise 5600. Bu alanlarda ikamet eden vatandaşlarımızın çoğunluğu 30-40 yıl önce gelip buralara yerleşmişler. Yani artık oturdukları alanların yerlisi olmuşlar. Bu yerleşim birimlerinin önemli bir bölümü de zaten zaman içinde orman vasfını yitirmiş. - Sizce Yasanın ilçemize yansıması nasıl olacak? - Köseler: Bir yandan Beykoz’da bir fili durum var ve bu sorunu çözmek gerektiğine inanıyorum. Öte yandan, bu yasanın ormanların giderek yitirilmesine neden olabileceği gerçeği var. Sonuçta Beykoz’da vatandaşlarımızın 40 yıldır üzerinde oturduğu orman vasfını gerçekten yitirmiş, dönüşümü mümkün olmayan araziler bulunuyor. Bu insanlara tapuları verilmeli. Öte yandan da özellikle güneyde orman özelliğini yitirmediği halde 2B kapsamına sokulmaya çalışılan yerler var. Orman yangınlarının artışıyla da dikkat çeken yerler bunlar. İşte bu alanların yağmalanmasını engellemek için 2B yasası çıkartılmadan önce, TBMM’de üzerinde çok konuşulup tartışılmalı, mimarlardan, mühendislerden, şehircilik uzmanlarından, yetkililerden görüşler alınmalı. Uygulamanın nasıl gerçekleştirileceği üzerinde uzun uzun tartışılmalı, yeni çözümler üretilmeli. Çünkü 2B arazilerinin bir bölümünde de mülkiyet davaları sürmektedir. Bu davalar genelde çok uzun sürer. Davalar süresince de yasal olarak satış gerçekleştirilemez. Tüm bu konular üzerinde ayrıntılı olarak tartışıldıktan, gerekirse bir uzman kurul oluşturulduktan, yasa dikkatle hazırlandıktan sonra yürürlüğe sokulmalıdır. Orman vasfını kaybetmiş araziler üzerinde oturan vatandaşlara tapuları verilmeli. Ama onun dışında da ormanlarda yeni yerleşim birimi açılmasına da müsade edilmemeli. Beykoz Belediyesi olarak 2B Yasası’na yaklaşımımız bu. Hem vatandaşlara tapularını vereceğiz, hem de ormanlarımıza sahip çıkacağız. Çünkü ilçemiz İstanbul’un son yeşil dokusu, bu kentin akciğeri. - Tokatköy’de tapu dağıttınız. Diğer vatandaşlara da tapularını vermek için var gücünüzle çalışıyorsunuz. Bu tapuları nasıl verdiniz? - Köseler: Tapularını dağıtmak için harekete geçtiğimiz vatandaşlar 2B değil, Hazine arazisi üzerinde ikamet ediyordu. Hazine arazileri hakkında 57. Hükümet döneminde, 18 Temmuz 2001’de 4706 Sayılı Yasa çıktı, bu yasadan hareketle devrini istediğimiz parsel sayısı 224’tü. Ardından, pek yakın bir tarihte 3 Temmuz 2003’te yine Hazine arazilerinin satışı hakkında 4916 Sayılı Yasa çıktı. Bu iki yasadan hareketle devrini gerçekleştirdiğimiz parsel sayısı 101, tapu alanların sayısı ise 161. Bu konudaki çalışmalarımıza da hızla devam ediyoruz. Diğer mahalle ve köylerimizde, Hazine arazileri üzerinde oturan vatandaşların tapularının da bir an önce verilmesi için elimizden gelen herşeyi yapacağız. Kısacası vatandaşın mağdur olmaması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. - Beykoz Belediyesi’nin uygulaması ve yapmak istediklerinin 59. Hükümet’in uygulamalarından farkı nedir? - Köseler: Biraz önce de belirttiğim gibi 59. Hükümet’in çıkartmaya çalıştığı 2B Yasası kapsamına alınan ve özellikle güney sahillerimizde yer alan çeşitli orman arazileri var. Bu araziler aslında orman vasfını yitirmemiş ama 2B kapsamına alınmış. Oysa bu arazilerin çoğunda yapılaşma yok. Bunlar 2B vasfına sokularak planlama ve tapu çalışmaları yapılacak. Oralara tesisler kurulacak. Bu araziler mülkiyete geçecek. İşte bu, 2B’nin altında gizlenen gerçeği yansıtıyor. Tekrarlıyorum, biz ormanlarına sahip çıkan bir ilçeyiz. Bu konuda orman teşkilatına gerekli desteği zamanında da verdik, şimdi de veriyoruz. Tüm teşkilatlar arasında koordinasyonu sağlayarak işgallerin önüne geçmek için kararlı bir biçimde; jandarmasıyla, zabıta birimleriyle, orman teşkilatıyla birlikte hareket etmeye çalışıyoruz. Ama orman vasfını yitirmiş araziler üzerinde oturan vatandaşlarımıza da mutlaka tapularının verilmesi gerektiğine inanıyoruz.