whitekurds.com adresinden dijital bir platform kuran "Beyaz Kürtler" çarpıcı bir bildiri ile kendilerini ilan ettiler...
Abone olİNTERNETHABER.COM
İnternete örgütlenen Beyaz Kürtler, "Duymak istediğimiz, verili sözler değil. İttifaklardan daha soylu, daha kalıcı çabalara gereksinim var artık." derken beyaz kuğu logosu ile kendilerini ilan ettiler.
whitekurds.com adresinden dijital bir platform kuran ve Facebook'ta örgütlenen "Beyaz Kürtler" kendilerini ilan ettikleri "Eleştiri, Diyalog ve Merhaba" başlıklı yazıda "Egemen siyasi dilin belirlediği ve önceden belirlenen siyasi yapılara göre şekil alan bağımlılıktan yorulan merkezsiz liyakat ve vizyon sahibi Kürtler de vardır" dedi.
İşte Beyaz Kürtler'in yayınladığı o bildiri:
ÖZERK BİREYLERDEN OLUŞAN ÖZERK BİR KOLLEKTİVİZM
Avrupa ve Ortadoğu’daki çok çabuk değişen politik atmosferin etkisiyle, Türkiye toplumunda modern bireyin bitip tükenmeyen çatışmaları, ne kendini toplumun içerisinde evinde hissedebilişi ne de onsuz yapabilişi ile bir mağlubiyete uğramıştır. Bu coğrafyada kamusal mutluluktan pay istemek kamusallık adına, tek kimlikli siyasi zeminlere indirgenerek siyaset ve ekonomi dışı bırakılmıştır.
Çok yapılı, çok kimlikli, çok renkli bir siyasi zeminde de; özerk bireylerden oluşan özerk bir kolektivitenin kolektif ‘biz’i ve kaderi nasıl tanımlanacaktır?
TEK MERKEZLİ EVRENSEL KADERCİLİĞİ TERKETMEK GEREK
Bu soruya herhangi bir olumlu cevap olmamakla birlikte, tek merkezli ve evrensel kaderciliği reddetmekle işe başlamak gerekiyor. Çünkü ortak iyi arayışı yurttaşların, kendilerini yönlendiren yasalara eleştirel bir gözle bakıp yargılarda bulunabileceklerinin de garantisi değildir.
KENTLİ VE GENÇ KÜRTLER
Yüzlerce yıllık tarihsel bir çatışmanın dilsizleştirdiği, ‘rıza imalatı’ ile güncel siyasetin bağımlı tüketicilerine dönüştürülen, beceri ve emek gücü dışında güvenilecek başka hiçbir mülkiyeti olmayan kentli ve genç Kürtler, bugün Devlet ve toplum tarafından geleceksizleştirildi.
Bu geleceksizlik hali, Türkiye’nin çatışmacı siyasi ikliminde bireyin, kendi içselleştirilmiş eğilimlerinin farkına varıp kendi özgürlüğüne yürümesi ile aşılabilecektir ancak. Tartışmacı ve eleştirel yaklaşımın sahiplenilmediği, estetik ideallerin olmadığı, zeka parlaklığının ‘tuhaflık’ olarak kabul edildiği bu mevzi savaşında maalesef sadece ‘vasatlık’ iktidarını ilan edebilmiştir.
KÜRT HAREKETİ BUGÜN BİR DÖNÜM NOKTASINDA
Kürt Hareketi’nin tarihsel mücadelesi bugün bir dönüm noktasındadır. Radikal demokrasi ile liberal demokrasi arasında bir yere kurulan eleştirel ilerleyişin ‘sosyal demokrat’ bir çizgiye evrileceğini tahmin ettiğimiz Türkiye’de Kürt toplumsallığı adına tüm gelişmeler heyecan vericidir. Ama unutulmamalıdır ki yeni bir siyaset söylemi de, mutlaka bir ‘gerçeklik’ inşasını beraberinde getirir.
Kürt modernleşmesi de diğer tüm toplumlarda olduğu gibi demokrasiyi tesis ederken bir takım yapısal sorunlarla karşılaşacaktır. Bilindiği gibi dünya halklarının devrimler tarihinde en büyük krizler devrim sonrası ve ‘özgürlük’ sonrası yaşanmıştır. Kentleşme de bu tür krizlerin yaşandığı alanlardan biridir. Bu yüzden özgürlük en çok onunla ne yapacağımızla ilgilidir derken, kendi kaderini tayin hakkına terk edilmiş olmak da bir belirsizlik ve kaos tanımı içerir. Bu noktada sorgulanmamış bir kaderin tayin hakkı da hiç kimsenin bir işine yaramayacaktır. Adorno’nun da dediği gibi “Özgürlük, beyazla siyah arasında bir seçim yapmak değil, reçetesi önceden verilmiş böyle peşin seçişlerin en baştan reddedilmesi olacaktır.”
ÇİLLER'İN "KÜRT İŞ ADAMLARI" LİSTESİ
Kürtler, bugün yaşadığı siyasal karmaşa ve politik dağınıklıktan büyük bir özgüvenle çıkıyor. Dört parça Kürdistan topraklarında ve Avrupa, Amerika gibi kıtalarda yaşayan Kürtler, yeniden insanlık onuruna yakışan bir geleceği ve toplumsal kimliği keşfediyorlar. Fakat kültürel özgürlüğün ötesinde sistemin çelişkilerinden ve ulusal evreyi yaşayamamış olmaktan kaynaklanan ‘ekonomik’ krizlerle baş etmek konusunda da tek başlarına kalma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.
Tansu Çiller’in “Kürt işadamları listesi” ile egemen aygıtlar altında ancak iş yapabilir hale getirilen Kürt yatırımcılar ve Güney Kürdistan’a yüzünü dönmek zorunda kalan beyaz yakalılar da bugün yeni bir gelecek tahayyülü arayışındadır. Bilgi ve becerileri ile mutluluğu arama özgürlüğünün peşinden koşan üniversiteli gençler de, genç akademisyenler de, sanatçı, yazar, gazeteci ve çevirmenler de bu gelecek arayışının bir parçasıdır.
HİÇ BİR KİMLİK İNSANIN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN ÖNEMLİ DEĞİLDİR
Bugün yeryüzünde hiçbir inanç, hiçbir ideoloji ve hiçbir kimlik, insanın mutluluğu, güzel ve iyi olanı bu dünyada aramasının yatay olanaklarından ve özgürlüğünden daha önemli değildir. Bu yüzden, biricik oluşumuzla bizi içine alacak ve kuşatacak merkezli yapıların makbul ve alçak ses tonu ile ricacıları olmak da artık ahlaki ve insani değildir. Zaten gençlerine güvenmeyen, gençlerini dinlemeyen toplumlar da zamana karşı direnemezler.
MERKEZSİZ, LİYAKAT VE VİZYON SAHİBİ KÜRTLER VAR
Egemen siyasi dilin belirlediği ve önceden belirlenen siyasi yapılara göre şekil alan bağımlılıktan yorulan merkezsiz liyakat ve vizyon sahibi Kürtler de vardır. Ve genelde onlara işaret edilen siyasal ve ekonomik alanların etkisizliği nedeniyle ötekinin de ötesi konumunda kendilerini bulmaktadırlar.
Bugün hayati ihtiyaçlarımıza doğru eleştiriler de eklendi. Duymak istediğimiz, verili sözler değil. İttifaklardan daha soylu, daha kalıcı çabalara gereksinim var artık.
Doğruyu arayanlarla iyinin “diyalog” zemininde buluşması dileğiyle,
Merhaba.