BDP'nin demokratik özerklik talebinin yeterli olmadığnı söyleyen İsmail Beşikçi, HDP için ise "kişi olarak bunları değerli bulmuyorum" yorumunu yaptı.
Abone olTürkiye’de uzun yıllardır Kürt sorunu üzerine araştırmalar yapan ve çalışmaları nedeniyle hayatının önemli bir bölümünü hapishanede geçiren yazar, sosyolog İsmail Beşikçi, BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlarken, Kürt sorununu, toprak ve devlet sorunu olarak niteledi. BDP'nin demokratik özerklik talebinin yeterli olmadığnı söyleyen Beşikçi, HDP için ise "kişi olarak bunları değerli bulmuyorum" yorumunu yaptı.
Beşikçi, Mahmut Hamsici'nin sorularını yanıtladı ve Kürtlerin Türkiye'yi demokratikleştirmek gibi bir çaba içinde olmaması gerektiğini de vurguladı. İşte BBC Türkçe'de yayınlanan o röportaj:
İngiliz Parlamentosu ve Orta Doğu ve Afrika Çalışmaları konusunda saygın üniversitelerden SOAS'ta konferanslar vermek üzere geldiği Londra'da BBC Türkçe’ye verdiği mülakatta Beşikçi, PKK ve Abdullah Öcalan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Rojava'ya yönelik politikaları, çözüm süreci ve seçim sonuçlarına ilişkin sorularını yanıtlamak istemedi.
‘Orta Doğu’da Kürt sorununun bir toprak ve devlet sorunu olduğunu ve herkesin bunun bilincine varması gerektiğini’ vurgulayan Beşikçi, BDP’nin demokratik özerklik projesini eleştirirken, ‘Kürt sorunun çözümünde idealin bir ulus devletin kurulması olduğunu, ama hiç olmazsa federasyonun kurulması gerektiğini’ belirtti.
‘Uluslararası nizam anti-Kürt bir nizam’
Beşikçi Kürt sorununu bölgesel ve tarihsel bir bakış açısıyla tarif etti:
“Kürt sorunu, Kürdistan sorunu Orta Doğu’nun bir sorunudur. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nin, Avrupa Birliği’nin bir sorunudur. Benim kanımca Kürt sorunu, Kürdistan sorunu şudur: 1920’li yıllarda, Milletler Cemiyeti döneminde Kürtlerin ve Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması, paylaşılması ve Kürtlerin bağımsız devlet kurma haklarının gasp edilmesi sorunudur.”
40 milyondan fazla nüfusa sahip olan Kürtler’in bir devletinin bulunmamasının bir hak gaspı olduğunu söylüyor Beşikçi ve şöyle devam ediyor:
“Bugün 27 üyeli Avrupa Birliği’nde örneğin Lüksemburg, Malta, Kıbrıs, nüfusu yarım milyon civarında olan devletlerdir. Orta Doğu’da Kürtler’e baktığımız zaman 40 milyon üzerinde nüfusa sahiptirler ama niye Kürtler’in bir statüsü yoktur? 47 üyeli Avrupa Konseyi’nde, örneğin San Marino, Monaco, Liechtenstein, Andorra dört devlettir. Ama Kürtler’in statüsü yoktur. Terör denildiği zaman Kürtler’in adı geçer. Uluslararası nizam anti Kürt bir nizamdır.”
'Dünya uluslar ailesinde yoksun'
“En son 2012’de Londra Olimpiyatları yapıldı. Kürt olarak bu kadar nüfusa rağmen dünya uluslar ailesi içinde yoksun. Avustralya, Yeni Zelanda arasında Tavalu, Vanuatu diye devletler var. Birinin nüfusu on bin, diğerinin 15 bin. Bunlar BM’ye üyedir.”
'Uluslararası düzenin bugün de anti-Kürt olarak görüp görmediğine' ilişkin sorumuza Beşikçi “Evet, hala öyle” yanıtını veriyor.
''Peki ABD’nin de Orta Doğu politikalarını anti-Kürt olarak görüyor musunuz'' sorumuza ise Beşikçi'nin yanıtı şu oldu:
“2003’te ABD Irak’a müdahale etti, o müdahalenin sonunda Saddam Hüseyin rejimi çöktü. Güney Kürdistan’da Kürtler’in önü açıldı. Kürtler Güney Kürdistan’da IKBY diye bir birim oluşturdular. Bu bir statüdür. Kanımca bu Kuzey’deki, Doğu’daki, Güney Batı’daki Kürtler’i deetkileyecektir. ABD’nin 2003’te Irak’a müdahalesiyle bu statüsüzlükte bir gedik açılmış. Bu gedikten faydalanarak Güney’de Kürtler IKBY diye bir birim oluşturdular.”
‘Kürdistan Bölgesel Yönetimi için bağımsızlık önemli’
Erbil yönetimi bağımsız bir ulus devlet değil. “Sizin için bağımsızlığını elde etmesi önemli mi” diye soruyoruz.
Beşikçi, “Orası Güney Kürdistan’ın tamamı değil. Daha Kürdistan’a katılması gereken topraklar var. Kürtler kendi kendilerini yönetiyorlar; orduları, meclisleri var, okulları var. Ama bağımsızlık da önemli tabii” cevabını veriyor.
BDP’nin demokratik özerklik projesine eleştiri
Beşikçi’ye göre Kürt sorununun çözümü için “Kürtler’in bir statüsü olmalı, Kürtler kendi geleceklerini belirleme hakkına sahip olmalı. Kürtler ana dilde eğitim yapabilmeli.”
Peki BDP’nin demokratik özerklik projesi bu talepleri karşılıyor mu? Beşikçi'ye göre, hayır. Ulus devlet olamıyorsa en azında federatif bir çözüm gerektiğini savunuyor ve şöyle devam ediyor Beşikçi:
“Hayır, karşılamıyor. Federasyon olmalı. Sınırlar belli olur, kendi kendini yönetme hakkına sahip olursun.”
‘Federasyon olmalı, Sınır olmalı’
“Federasyon benim kanımca daha önemlidir. Federasyon bir sınır olayıdır. Kürtler kendi kendini yönetme hakkına sahip olmalıdır diyoruz. Nerede? Orada bir sınır olmalı. Belirli bir sınır içerisinde sen de kendi kendini yöneteceksin. En azından bir federasyon önemlidir.”
“En azından senin bir federasyonu savunman gerekir. Diyelim ki Batı’da Kürtler var. Kürdistan’da bir Kürt federasyonu olursa Batı’daki Kürtler’in haklarını da savunmak mümkün olabilir. Eğer federasyon olmazsa Batı’daki Kürtler’in hakkını da savunmak mümkün olmaz.”
‘Kürtler Türkiye’yi demokratikleşmek için çabalamamalı’
Beşikçi, Kürtler’in Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinde yer almasını da eleştiriyor:
“Sen Kürt olarak kendi haklarını savunmak durumundasın. Kürtler bu bölgede kendi kendini yönetim hakkına sahip olmalı. Eğer sen kendi kendini yönetirsen Türkiye de bu süre içindedemokratikleşebilir. Ama senin Kürt olarak ‘ben Türkiye’yi demokratikleştireceğim’ gibi bir çaba içerisinde olmaman gerekir.”
“Dünyadaki ulusal kurtuluş hareketlerine bakalım. Örneğin Filistinli Araplar İsrail devletini demokratikleştireceğiz diyorlar mı? 60’lı yıllarda Vietnam’da ABD’ye karşı savaşan Vietnamlılar hiçbir zaman Amerika’yı demokratikleştireceğiz dediler mi? Cezayir’deki mücadelede Cezayirliler hiçbir zaman Fransa’yı demokratikleşeceğiz dediler mi? Kendi ülkelerini kurtarmanın yolunu aradılar.”
HDP yorumu: Değerli bulmuyorum
Halkların Demokratik Partisi Kürt hareketinin, bazı sol parti ve örgütlenmelerin ve bazı toplumsal hareketlerle aydınların birlikteliğiyle kurulmuştu.
“HDP’yi Kürtler’in hak mücadeleleri açısından değerli buluyor musunuz” diye soruyoruz.
Beşikçi’nin cevabı olumsuz:
“Ben kişi olarak bunları değerli bulmuyorum. Kürtler kendi yaşadıkları bölgede yani Kürdistan’da bu ilkeler çerçevesinde bir yönetim oluşturmalı.”
‘Kürt milliyetçiliği Türk milliyetçiliği gibi değil’
Beşikçi, kendisine yöneltilen Kürt milliyetçiliğiyle ilgili eleştirileri hatırlattığımızdaysa bu kavramın savunulması gerektiğini belirtiyor:
“Kürtler milliyetçi olmalıdır. Kürt milliyetçiliği baskı altındaki, zulüm altındaki kendi dilini, kültürünü gün ışığına çıkarma mücadelesidir. Sen bunları savunacaksın, o zaman da milliyetçisin tabi. Kürt milliyetçiliğinin saldırgan bir tarafı yoktur. Başkalarını asimile etmek gibi bir amacı yoktur. Ama Türk milliyetçiliği böyle değildir, saldırgandır. Kürtlere ne diyor, seni asimile edeceğim diyor.”
‘Suriye’deki Kürtler Kürdistan’a dönmeli’
İsmail Beşikçi Rojava’da Kürt örgütlenmeler öncülüğündeki öz yönetim yönünde atılan adımların önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor:
“Orada bir özerk yönetim var, o ete kemiğe bürünmeli. Kürtler Suriye’deki Kürdistan’ın tamamında egemen değil. Örneğin 1960’larda o zamanki yönetim Kürtleri Kürdistan’dan aldı Arap çöllerine sürdü. Arapları Kürdistan’a getirdi. Şimdi özerk yönetim Kürdistan’ın tamamını kapsayabilmelidir. Güneye sürülmüş Kürtler’in Kürdistan’a dönmesi önemli. Araplar’ın da kendi ülkelerinde yaşamaları önemli.”
KCK, Mesut Barzani liderliğindeki IKBY’yi sık sık Rojava’da Kürtlerin mücadelesine engel çıkarmakla suçluyor.
Beşikçi’ye son olarak bu eleştirileri soruyoruz.
Beşikçi şu cevabı veriyor: “1920’lerdeki durum bir felakettir. Sen bunun bilincine vardığın zaman öbür Kürtlere daha az zarar vermen söz konusu olur, ama bunun bilincine varmazsan sen sadece kendini korursun ve öbür Kürtlere zarar verebilirsin. Bütün Kürtler için bu söz konusu. “