Roma'dan Gazeteci Lütfullah Göktaş, neden 'Yaşlı Şövalye'nin siyasi kariyerinde yolun sonuna geldiğini düşünüyor?
Abone olİtalya yeni yıla hükümetin geleceğine ilişkin soru işaretleri eşliğinde giriyor.
Berlusconi, aralık ayında kılpayı bir farkla da olsa güvenoyu almayı başardı.
Yaşlı Şövalye ile aynı siyasi yelpazede yer alan rakipleri arasındaki bilek güreşi, birincinin galibiyetiyle sonuçlandı.
Ancak siyasi kriz varlığını koruyor. Berlusconi, Temsilciler Meclisi'ndeki sandalye üstünlüğünü yitirmiş durumda.
Kendisinin bir zamanlar koalisyon ortağı olan Gianfranco Fini ve Pier Ferdinando Casini, artık muhalif saflarda.
Merkez sağ parçalanmanın sıkıntısıyla boğuşurken, merkez sol muhalefette de her kafadan ayrı bir ses çıkıyor.
Fini ve Casini huzursuz
Fini ve Casini, Berlusconi'nin bileğini bükememenin huzursuzluğunu yaşıyor.
Hükümetin, icraata devam edebilmek için Temsilciler Meclisi'ndeki sayısını takviyeden başka çaresi bulunmuyor.
Berlusconi, Fini önderliğindeki İstikbal ve İtalya'ya Özgürlük grubundan bazı milletvekillerinin kendi partisine katılabileceğini düşünüyor.
Casini liderliğindeki Merkez Hristiyan Demokratlar Birliği'nin koalisyona tekrar dahil edilmesi ise zayıf bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Uzatma dakikaları
Siyasete 1993'te futbol terminolojisiyle "Sahaya iniyorum!" diye başlamış olan Berlusconi, deyim yerindeyse artık "uzatma dakikaları"nı oynuyor.
O dönemde, Temiz Eller sayesinde geleneksel siyasi partilerin tasfiyesiyle oluşan siyasi boşluk Berlusconi'ye yaramıştı.
Ünlü iş adamı ve medya devi Berlusconi, 1994'te girdiği ilk genel seçimde gücünü kolayca kanıtladı.
Merkez sağın en önemli partisi haline gelen "Forza İtalya", kurucu lideri Berlusconi'nin başbakanlık koltuğuna oturmasını da sağlamıştı.
Liderlik arzusuna darbe
Ancak son üç yılda yaşanan gelişmeler, Berlusconi'nin merkez sağ yelpazedeki partilerin tartışılmaz lideri olma arzusuna ciddi bir darbe indirdi.
Özgürlükçü Halk Partisi, 2008 genel seçimleri öncesinde merkez sağı tek çatı altında toplama çalışmaları çerçevesinde, 'Forza İtalya' ile Fini liderliğindeki 'Ulusal İttifak Partisi'nin birleşmelerinin ürünüydü.
Finicilerin bu yıl yeni bir siyasi grup oluşturarak koalisyondan çekilmeleriyle birlikte, Berlusconi'nin merkez sağı tek çatı altında toplama projesinin iflası tescil edilmiş oldu.
Safların yeniden ayrışması neticesinde, önümüzdeki süreçte Berlusconi'nin cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından Fini'nin merkez sağın lideri olacağına dair beklentiler de sona erdi.
Berlusconi, Noel arifesinde düzenlediği basın toplantısında, hükümetin, koalisyon dışındaki partilerdeki küskün parlamenterlerden gelecek destek sayesinde 2013'teki genel seçimlere kadar iktidarda kalacağını savundu.
Berlusconi'nin temennisi
Bu sözleri, sağlıklı bir öngörüden ziyade, Berlusconi'nin temennisi olarak değerlendirmek gerekiyor.
Basın toplantısındaki en ilginç noktalardan biri de Berlusconi'nin, önümüzdeki aylarda isim değişikliğine gitmesi muhtemel olan Özgürlükçü Halk Partisi'nin liderliğini bırakma ihtimalinden söz etmesiydi.
Berlusconi'nin,'2013 seçimlerinde merkez sağın başbakan adayı konumunda olmayabilirim' demesinin ardından, cumhurbaşkanlığını düşünmediğini söylemesi de ilgi çekiciydi.
İtalya gibi ülkelerde, bugün başka yarın başka konuşulması; sözlerin çok da bağlayıcılık arz etmemesi mutat bir durumdur.
Berlusconi'nin halefinin kim olacağı ise şu an itibarıyla tam anlamıyla meçhul.
Berlusconi, Noel öncesindeki basın toplantısında, 'Her biri çok başarılı olan 5 çocuğum var. Onların her biriyle gurur duyuyorum. Ama onların siyasete asla bulaşmamaları gerektiğini düşünüyorum' dedi.
Bu cümleleri, 9 milyar dolarlık servetiyle İtalya'nın en zengin üçüncü adamı olan 74 yaşındaki Berlusconi'nin, 17 yıldır aktif biçimde sürdürdüğü siyasetten umudunu kesmeye başladığı biçiminde yorumlamak elbette mümkün.
Kim bilir, hakkında açılan ama bir türlü sonuçlandırılamayan davalar olmasa, Berlusconi siyaseti belki de çoktan bırakmış durumdaydı.
Karamsar gelecek
Gerçek şu ki, Çizme'deki siyasi arenada, gelecek konusunda tam bir karamsarlık hüküm sürüyor. Ülkede her dört gençten biri işsiz. Büyüme neredeyse durmuş vaziyette.
Ekonomideki durum, finansalkrizin de etkisiyle iç açıcı olmadığı gibi herkes için ciddi bir endişe kaynağı.
Berlusconi'nin tüm bu meseleleri göğüslemesi, sorunlara çözüm üretmesi de mümkün görünmüyor.
İtalya'nın trajedisi ise siyasette tam bir 'kaht-ı rical', yani adam kıtlığı yaşanmasından kaynaklanıyor.
Berlusconi'nin -erotik partilerle dışarıya verdiği imajın tam aksine- takatten düştüğü uzatma dakikalarında, İtalya'nın geleceğini etkisi altına almış vaziyetteki belirsizlik rüzgarlarının uğultusu da giderek çoğalıyor.