BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Berkan'ın zehir zemberek yazısı

Berkan'ın, "Derin devlet'ten vazgeçmeye hazır mı siviller?" sorusuyla bitirdiği ilginç yazısını yorumunuza sunuyoruz.

Abone ol

MGK Genel Sekreterliği İsmet Berkan Türkiye'nin bir Genelkurmay Başkanlığı var. Bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı, bir Hava Kuvvetleri Komutanlığı, bir Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, bir Jandarma Genel Komutanlığı var. Doğal olarak bu komutanlıklara bağlı ordular, askeri birlikler, üsler, karakollar da var. Bunların toplamına Türk Silahlı Kuvvetleri diyoruz. TSK'nın içinde gündelik operasyonları yürüten birimler olduğu gibi stratejik düşünen, geleceğe ilişkin planlama yapan, tehdit değerlendirmelerinde bulunan birimler de var. TSK, bir bütün olarak Türkiye'nin dış güvenliğini ve kısmen de iç güvenliğini bu sayede sağlıyor, geleceğe ilişkin planlamalar sayesinde Türkiye bir ülke stratejisine sahip olabiliyor. Ama güvenlikle ilgili birimler sadece TSK bünyesinde de değil. Örneğin Milli İstihbarat Teşkilatı var Türkiye'nin. MİT'in görevi de geleceğe ilişkin planlamada bir çeşit düşünce üretim kuruluşu gibi çalışmak, strateji çizilmesine yardımcı olacak bilgileri üretmek. Sadece MİT de değil, bir de İçişleri Bakanlığı -ki Jandarma da aslında oraya bağlı- da var. Geniş istihbarat ağı, 200 bine ulaşan kadrosuyla polis teşkilatı da bu ülkede iç güvenlik üretiminin en önemli unsuru kuşkusuz. Türkiye'nin güvenlikle ilgili yegâne kuruluşları şimdiye kadar saydıklarım da değil. Bir de, adliye teşkilatı var elbette. cumhuriyet savcıları, iç güvenliğe ciddi katkı sağlıyor. Ama bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği var. Evet, yanlış okumadınız, MGK Genel Sekreterliği de Türkiye'de aynen TSK gibi, polis teşkilatı gibi, MİT gibi, savcılar gibi güvenlik üretiyor; aynen Genelkurmay gibi, İçişleri Bakanlığı gibi güvenlik stratejileri hazırlıyor. Yaygın bir yanlış var. MGK Genel Sekreterliği, TSK'nın bir parçası sanılıyor. Oysa, zaman zaman MGK Genel Sekreterliği ile Genelkurmay'ın aynı konuda farklı düşündükleri de oluyor. MGK Genel Sekreterliği'nin bir yasası, bir de yönetmeliği var. Yasayı biliyoruz, her isteyen okuyabilir. Ama yönetmelik gizli. Yasada MGK Genel Sekreteri'ne Cumhurbaşkanı ve Başbakan adına denetleme yetkisi veriliyor mesela. Ve genel sekreterler bu yetkiyi kullanıyorlar. Yıllar önce bu köşede belgesini yayımlamıştım, her başbakan her yıl yenilediği bir genelge ile MGK Genel Sekreteri'ne yetki devrediyor. Elbette bu genelge de gizli olduğu için kamuoyu böyle şeylerden haberdar olmuyor. MGK Genel Sekreterliği, zaman zaman güvenlik konularının hayli dışına taşan konularda da görevler üstleniyor. Mesela Kültür Bakanlığı bünyesindeki sansür kurulunda MGK'dan temsilci vardı yakın zamana kadar. Mesela Pasaport Yasası değişikliği önerisi MGK Genel Sekreterliği'nden gelebiliyor. Oysa, TSK'nın ve hükümetlerin güvenlik konularını konuştukları, koordine ettikleri yer olan Milli Güvenlik Kurulu'na sekretarya hizmetleri vermesi için oluşturulmuş bir yer MGK Genel Sekreterliği. Ama belki de taa başından beri basit bir sekretarya olmanın çok ötesine geçmiş, zaman içinde kendi özgün kurumsallaşmasını da ilerletip ciddi bir büyüklüğe erişmiş bir kurum MGK Genel Sekreterliği. Şimdi Türkiye, bu kurumu Batılı ölçütlerde olması gereken boyuta indirgemeyi, elindeki yetkileri almayı tartışıyor. Esasen bu tartışma, 'Genel sekreter sivil mi olsun, asker mi' cümlesiyle özetlenebilir bir tartışma değil. Konu çok daha derin, özlenen değişikliklerin yapılması halinde doğacak farklılık çok büyük. Bu sekreterliğin yaptığı ama diyelim TSK'nın, diyelim İçişleri Bakanlığı'nın, diyelim Dışişleri Bakanlığı'nın yapamayacağı hiçbir şey yok aslında. Mesele sekreterlik hizmetleriyse, bu hizmeti Başbakanlık Müsteşarı'nın yönetiminde bir küçük ofisin yapması işten değil. Ama diyorum ya mesele keşke sadece mekanik bir mesele olsa ve tartışılan şey de bir işin hangi durumda daha verimli yapılacağı olsa... Hayır, konu o kadar da basit değil. Çünkü konunun ideolojik yanları da var, Türkiye'nin güvenlik üretme pratiğini etkileyecek yanları da. Fırsat buldukça bu konuyu daha çok tartışacağız nasıl olsa, ben son olarak bir noktaya ucundan değinmek istiyorum: Acaba, MGK Genel Sekreterliği bugünkü fonksiyonundan uzaklaştıktan sonra Türkiye'nin sivil yöneticileri, daha doğrusu politikacıları 'devlet refleksi'ni uzun dönemde ve iktidara gelen partinin kimliğine bağlı olmaksızın sürdürebilecekler mi, uzun dönemli güvenlik politikaları üretme işini becerebilecekler mi? Uzun lafın kısası şu: Her şeyi herkes adına düşünen ve uygulayan 'derin devlet'ten vazgeçmeye hazır mı siviller?