Berat Albayrak’ın açıkladığı yeni ekonomik yaklaşım: “Bir Paydaştan Vergi Önerileri” (1)
Vergi ile ilgili atılabilecek adımların en önemlisi olarak gördüğüm vergi sistemimizin sadeleştirilmesi şayet yapılabilir ise gerçekten bir “REFORM” niteliği taşıyacaktır.
Son zamanlarda döviz kuru üzerinden ABD ile yaşadığımız ekonomik
savaş gösterdi ki; artık “evimizdeki tozları halının altına
süpürecek” lüksümüz kalmamıştır.
1961 yılında yürürlüğe giren Vergi Usul Kanunu’muzdan tutun da,
1985 yılında uygulanmaya başlayan KDV Kanunu’muza kadar vergiyi
ilgilendiren birçok kanunda bugüne kadar ne kadar çok ekleme,
çıkartma veya düzletme yapıldıysa da istenilen sonuçlar bir türlü
alınamamıştır. Vergi ve Maliye ile ilgili tüm kanunlarımız deyim
yerindeyse yamalı bohçaya dönüştüğünden “çağımızın
ihtiyaçlarına” cevap veremez hale gelmiştir.
Vergi sistemimizde gözden geçirilmesi, düzeltilmesi hatta
değiştirilmesi gereken birçok konunun bulunduğunu uzun zamandır
savunan, yazan bir kişi olarak; Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak’ın yeni ekonomi yaklaşımı toplantısında açıkladığı
“maliye politikaları ve vergi sistemimizle” ilgili;
-Vergi sisteminin sadeleştirilmesi,
-Dolaylı vergilerin azaltılması,
-Maliyede çok güçlü bir dönüşüm sürecinin başlatılması,
-Toplum tabanına, 81 milyona yayılmış daha adil bir vergi
sisteminin getirilmesi,
Sözlerinin çok önemli olduğu kanaatindeyim. Çünkü; en azından vergi
ile ilgili “hastalığın teşhisi konulmuş” ve bu
hastalığın tedavi edilmesi için de “en yetkili ağızdan bir
irade beyan” edilmiştir.
Hastalık ilerlediğinden tedavi süreci sancılı, alınacak kararların
da bir o kadar “RADİKAL” olması gerekmektedir.
Ancak eskiden olduğu gibi ‘bu kararı alırsak (A) meslek grubu ne
der? (B) grubunun tepkisi ne olur? (C) kişileri ile aramız bozulur
mu?’ gibi düşüncelerle hareket edilmemelidir. Aksi takdirde
unutulmamalıdır ki hastanın ameliyat masasında kalma
olasılığı da bir hayli yükselecektir.
Ekonomi ve Maliye Bakanımız vergi sistemimizdeki sorunları genel
hatları tanımlayıp düzeltme iradesini beyan ettiğine göre mutlaka
bir çalışma yapılmış, bir reçete hazırlanmıştır diye tahmin
ediyorum. Fakat Berat Bey’in konuşmasında sıkça değindiği;
‘düzenlemeler yapılırken paydaşların fikri de alınacak’ taahhüdüne
istinaden, bende Maliye’nin bir “paydaşı” olarak
bazı konularda fikir beyan etmeyi bir görev olarak addediyorum.
VERGİ SİSTEMİNİN SADELEŞTİRİLMESİ…
Vergi ile ilgili atılabilecek adımların en önemlisi olarak gördüğüm
vergi sistemimizin sadeleştirilmesi şayet yapılabilir ise gerçekten
bir “REFORM” niteliği taşıyacaktır.
Çünkü; şu an vergi sistemimizdeki karmaşıklık vergilendirmede
haksızlık yapıldığı kanısını artırmakta, bu da mükelleflerin
vergiye karşı uyumunu ciddi derecede zedelemekte.
Vergi kanunlarımız sade ve şeffaf olmadığı için mükellefler bilerek
veya bilmeyerek; indirim, istisna, vergiden muaf olma, geliri vergi
dışı bırakma gibi konularında özel çaba harcamakta, özel beceriler
geliştirmekte. Bu durum da vergi gelirleri üzerinde
“azaltıcı etki” yapmakta, “vergiden
kaçınma” eyleminin artmasına sebebiyet vermekte.
Bunun içindir ki bahsi geçen vergi sisteminin sadeleştirilmesi
(çokta kolay olmayacaktır) olayı; etkili, akıllıca, bildik
söylemlerin ötesinde ve mantıklı hedefler taşıyan geniş bir
“konsensusla” yapılır ise ancak o zaman istenilen
hedefe ulaşılabilecektir. (Vergi ile ilgili tüm sistem veya
kanun değişikliğinde Yeminli Mali Müşavirler ve özellikle Mali
Müşavirlerin önemli bir paydaş olduğu unutulmamalı, mutlaka görüş
ve önerileri göz önünde bulundurulmalıdır. )
BASİT USUL MÜKELLEFİYET YENİDEN TANIMLANMALI, TAKSİ,
DOLMUŞ GİBİ FAALİYETLER BASİT USULDEN ÇIKARTILMALI…
Günümüzde özellikle İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerde plaka
bedeli 1 buçuk 2 milyonu bulan, aylık kiralama tutarı ise nerdeyse
10 bin liralara yaklaşan taksi ve dolmuş plakası sahiplerinin artık
basit usul mükellefiyetten çıkartılması elzem hale gelmiştir.
Herkesin anlayacağı dilde söyleyecek olursam senelik 100-120 bin TL
gelir elde edipte asgari ücretliden daha az vergi ödeyen bir grubun
bu imtiyazının artık elinden alınması gerekmektedir. Bu sebepledir
ki basit usul mükellefiyetin yeniden tanımlanması büyük önem arz
etmektedir. (Bu konu hakkında daha detaylı bilgi ve çözüm önerisi
için (Bkz: Özkan Taştan, 18.03.2018 tarihli “Plaka Ağaları”
ne kadar vergi ödüyor? Yazısı)
KUYUMCU, LOKANTA, SÜPERMARKET, DİŞ HEKİMİ GİBİ MESLEKLER
MERCEK ALTINA ALINMALI…
Kuyumcu, döviz bürosu, lokanta, süpermarket, diş hekimi, derici
gibi meslek gruplarının (Hatta perakende satış yapan birçok meslek
grubunun) senelerdir beyan etmiş olduğu Gelir Vergisi matrahları
(İstisnalar var tabi ki) nedense bir öğretmenin bir polisin senelik
vergi matrahından daha az. Bu kişiler bir öğretmenden bir polisten
daha mı az kazanıyor derseniz, sorusunun cevabını size bırakıyorum.
(Ayrıntılı bilgi için Bkz: Şükrü Kızılot, Hürriyet
08.03.2014 yazısı)
Durum bu olunca hem bazı meslek gruplarındaki mükelleflerin
gelir/kurumlar vergisi matrahlarının mercek altına alınması hem de
ülkemizdeki perakende satışların artık kayıt altına alınabilmesi
için bir yöntem bulunması, adaletli vergi dağılımı için atılması
gereken adımlardan biri diye düşünüyorum.
PROFOSYENEL FUTBOLCULARIN VERGİ ORANLARININ
ARTIRILMASI…
Kesinlikle değiştirilmesi gerektiğini düşündüğüm konulardan bir
tanesi de geçen haftaki yazımda değindiğim profesyonel
futbolculardan alınan vergi oranın artırılması.
Özellikle son bir kaç haftadır herkesin üzerinde mutabık olduğu
“cari açık” olayı ile ilgili de birebir bağlantılı
olan bu konuya el atılması büyük öneme sahip. Gerek futbol
kulüplerimizin gerekse milli takımımızın durumu ortada iken
basiretsiz yöneticiler yüzünden uğradığımız vergi kaybına ve cari
açığa verilen bu zarara artık bir dur denilmesi gerekmektedir.
(Bkz: Özkan Taştan, 06.08.2018 yazısı)
RANT VERGİSİNİN GETİRİLMESİ…
Rant vergisi konusu da değişik zamanlarda gündeme gelmiş ve bununla
ilgili bazı çalışmalar yapılmıştır. Fakat hem Gelir Vergisi
Kanunumuzda hem de diğer kanunlarda hala bir düzenlemeye
gidilemediğinden devletin vergi kaybı devam etmektedir.
Havaalanı, metro, hastane, yol vb. kamu altyapı yatırımları veya
genel dönüşüm sonucu ortaya çıkan gayrimenkullerdeki fahiş değer
artışlarının, gayrimenkulün satışı sırasında ne zaman alındığına
bakılmaksızın Gelir Vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Hele “Kanal İstanbul” gibi devasa bir proje
gündemde iken “rant kaynaklı gayrimenkul değer artış
kazancının” vergilendirilmesinin tekrardan gündeme
alınması, ekonomi ve maliye politikaları bakımından konunun tüm
boyutları ile masaya yatırılması, vergide adaletin sağlanması
açısından önem arz etmektedir.
Kurban bayramı münasebetiyle, herkesin “Bayramını Tebrik
Ediyorum.”
İyi Bayramlar…
Not 1: Berat Albayrak’ın açıkladığı yeni ekonomik yaklaşım:
“Bir Paydaştan Vergi Önerileri” konusundaki yazım devam
edecektir.
Not 2: Soru ve görüşleriniz için iletisim@ozkantastan.com
adresine mail atabilirsiniz.