Berat Albayrak kimin adamı!..
Evet… Berat Albayrak; Türk ekonomisini ve bakanlarını hep müstemleke olarak görmüş olan; İngiliz Kraliyetinin… Beyaz Saray’ın… Brüksel’in… Berlin’in… Dünya Bankasının… İMF’ nin… İstedikleri adam değil!. BU MİLLETİN ADAMI..
Devlet yönetimlerinde en zor görev ekonomiden sorumlu bakan olmaktır…
Ateşten gömlek giyinmek gibidir…
Hele hele her ülke bir ekonomi olarak savaş veriyorsa…
Dolar çıkar, hesabı sen verirsin…
Zam yapılır, hesabı sen verirsin…
Vergi olur, hesabı sen verirsin…
Hayat pahalılığı olur, hesabını sen verirsin…
İşler yolunda ise herkes sefasını sürerken, işler az yolunda gitmezse cefasını sen çekersin…
Ekonomi düzelirse kimse hakkını teslim etmez, kötü ise karşına dikilirler..
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak gerçeğinde işte bunu yaşıyoruz..
Bıraktık muhalefeti, AK Parti’de bazı kesimler tarafından en büyük haksızlığın ona yapıldığına şahit olduk ve oluyoruz…
Küresel güçlerin ülkemize attığı“CANLI EKONOMİ BOMBA SINI” kucağında bularak bakanlık görevine başladığını ve o canlı bombaların her birini imha etmeyi başardığını ve başarmaya devam ettiğini kim inkar edebilir ki!..
Ülkesi adına verdiği bu büyük mücadelede hep yalnız kaldı…
Tayyip Erdoğan'ı eleştirmeyenler onun üzerinden kasıtlı olarak eleştiri yağmuruna tuttu…
O hep sustu..
Pes etmedi…
İyi bir kadro inşa etti…
Dersini iyi çalışıp ortak aklı işletti…
Hiç kimseye hiçbir arkadaşına hatta partisine dahi bir gün “Neden sesiniz çıkmıyor”demedi…
Sadece görevine odaklandı..
O şunu dedi bu şunu dedi demeden ve bakmadan sadece üstlendiği sorumluluğuna odaklandı. Mazeret üretmedi, ortaya koyduğu acil önlem paketleri ile doğru bildiği yoldan yürüdü…
Hem ilmi hem ihlası olan bir devlet adamı olmak işte böyle bir şey..
Üstat Necip Fazıl derki;
“Nefsini hesaba çek, elinde kalem kağıt,
Allah kullara verince, sende kullara dağıt”
Berat Albayrak herkese "Nefsini hesaba çekip halkı ile iletişim kuran bir devlet adamı" olduğunu gösterdi..
Çünkü bugünlere böyle geldi...
Bu davada ağır bedeller ödeyen, sırf dava adamlığından, yazılarından, kitaplarından dolayı hapisler yatan, çileler çeken, maddi manevi mağduriyetler yaşayan bir bakanın (Sadık Albayrak) bu ülkeye kazandırdığı bir evlat olmak kolay değil!
‘50. Yazarlık Yılı’ adıyla düzenlenen bir etkinlikte Tayyip Erdoğan Sadık Albayrak’ı bakın nasıl anlatıyordu;
"Tıpkı Arif Nihat Asya'nın duasındaki gibi Rabbim bizi, ezansız, susuz, havasız, vatansız bırakmasın ama en çok da bizi Sadık abi gibi pehlivansız bırakmasın, bizi cengâversiz bırakmasın, yani bizi, ilmiyle, irfanıyla, medeniyet tasavvuruyla, bizatihi kimliğiyle ve kişiliğiyle yönlendiren gönül insanlarından, gönül erlerinden, gönül fatihlerinden mahrum bırakmasın."
Berat Albayrak böyle bir babanın medresesinde büyümüş, bugün de Recep Tayyip Erdoğan gibi bir büyük dava adamının yanında yürüyüşüne sabırla sükunetle devam eden bir ihlası yüksek bir devlet adamı…
Öyle damdan düşmedi bu koltuklara!..
Son derece iyi yetişmiş, ülkesinin, milletinin milli ve manevi değerlerini sımsıkı koruyarak tarih penceresinden süzdüğü, milli duruşunu sapasağlam temellere oturtmuş ihlası yüksek bir devlet adamı hüviyetini taşıyor..
İnsanlarla politik değil hasbi ilişkiler kurmayı seven, herkesin nabzına göre şerbet vermeyi değil sahici davranmayı yaşam biçimi olarak önemseyen, çıkarları için insan kullanma anlayışı asla olmayan bir devlet adamı…
Bütün kabiliyeti, bilgi ve yönetme yeteneğini birilerinin ısrarla “Cumhurbaşkanının damadı” diyerek gölgelemek istemesine
devlet adamı kumaşının her geçen gün daha çok yakıştığı entelektüel, vizyoner bir dava adamı olarak en güzel cevabı veriyor .
Damat olmasının çok ötesinde bir lider olarak Tayyip Erdoğan’a düşkünlüğü ve teslimiyeti olduğunu uzun yıllardır bilen, yaşayan biriyiz…
15 Temmuz darbe gecesi Marmaris’ten İstanbul’a adeta ölümüne uçan o tarihi uçağın içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ile birlikte o vardı..
Tayyip Erdoğan’a damat olmak elbette bir onurdur ama onun dava arkadaşı ve yol arkadaşı olmak üstlendiği sorumluluğun hakkını vermek çok daha önemlidir…
Böyle bir liderle tarihe not düşen bir yol, bir dava arkadaşı olmanın üzerinde taşıdığı sorumluluğun onu çok daha etkilediği aşikardır..
Yüksek idealleri ile hedefleri olan, yerli ve milli kimliğinden en küçük şüphe duyulmayan Bakan Albayrak’ı Ziya Paşa’nın o ünlü “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” sözü ile değerlendirmek gerekir.
Sadece işine odaklanmayı, kendi gibi olmayı, son derece doğal davranmayı, politik bir yüzle insanlara yaklaşmamayı kendini beğenmişlik olarak değerlendirenler adına üzülüyorum..
Vatan, millet, bayrak ve devlet konusundaki duruşu tartışılmaz net bir adam.. Bugün çok önemli işlev gören Enerji Bakanlığı’nda bir büyük başarı öyküsü yazılmasında nasıl onun izi varsa;
Bugün Türk ekonomisinin düzlüğe çıkmaya başlamasında da onun payının büyük olduğunu kimse inkar edemez…
Hatası yok mu?
Olmaz olur mu!..…
Küresel ekonomi baronlarından talimat almıyor!..
Çok özel ve farklı bir siyaset adamından bahsediyoruz...
Reklam yapmayı ve yaptırmayı hiç sevmeyen, Siyasi polemiklerden uzak durup fitne ve fesat işlerine kafa yormayan hadiste dendiği gibi "Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter" sözüyle hareket ederek mücadelesini sürdüren bir devlet adamı..
Bakın üzerinde fazla durulmayan bir ziyaret...
ABD Başkanı Trump’ı Beyaz Saray’da ziyaret ederek Türk ekonomisini konuşan, Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın serbest bırakılmasında rol oynayan, Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanmaması için Trump’ı ikna eden bir Hazine ve Maliye Bakanından bahsediyoruz…
ABD Başkanı ile Beyaz Saray’da baş başa oturup konuşan ve sonuç alan bir başka Hazine ve Maliye Bakanı var mı?
Bunun lafını bile etmedi…
Bugün ekonomiyi rayına oturtmak için inanılmaz mücadele verirken küresel baronlara teslim olmama kararlığı öyle her baba yiğidin harcı değildir…
Farkındamısınız gemisini sağsalim limana demirlemeye çalışarak sessizce bir başarı hikayesi yazılıyor…
Ekonominin üzerindeki ölü toprağı kalktı...
Ekonomi çarkı dönmeye başladı…
Merkez Bankası faizleri düşürdü…
Bankalar faizleri indirdi…
Konut ve otomobil sektörü yeniden ivme kazanmaya başladı…
Açıkçası piyasalar canlanmaya başladı...
Şöyle bir bakın…
7-8 ay önce yapılan kamuoyu araştırmalarında ülkenin birinci sorunu “Ekonomi” denilirken, bugün yapılan araştırmalarda terörle mücadelenin birinci sıraya gelmesi ve ekonominin ikinci sıraya düşmesi nedendir acaba?
Geçtiğimiz günlerde açıklandı..
2018’in son üç ayında konkordato ilan eden firma sayısı bin 262 iken, 2019’un ilk çeyreğinde bu sayı 419’a ikinci çeyreğinde ise 253’e kadar geriledi. Konkordato ilan eden firmaların 905’i ise konkordatodan çıktı!
Peki bunlar nasıl oluyor?diye soran var mı?
O nedenle;
Cumhuriyet tarihinin en kritik sürecinde Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi ateşten gömleği giyen Berat Albayrak’ ı tanıdıkça, ortaya koyduğu duruşa ve çalışmalarına baktıkça, ona yapılan haksızlıkları daha iyi kavrayacak bu millet…
Sıkıntı yok mu ?
Var..
Hangi ülkede yok ki!..
Bazıları bu yazıdan rahatsız olacak hatta "Sen nerede yaşıyorsun?"diyecek...
Varsın rahatsız olsunlar...
Türkiye'de evelallah yaşıyoruz...
Neyin ne olduğunu ,kimlerin ne yaptığını ne yapmaya çalıştığını Türkiye'nin önemli bir ekonomik savaş sürecinden çıkmaya çalıştığını biliyoruz...
Ve hakkın teslimini yapıyoruz...
Bütün bunları neden yazdım?
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik ekonomik sürecinde Türk ekonomisi Berat Albayrak'ın bakanlığının öncülüğünde alnı açık başı dik şekilde çıkmak için büyük uğraş verirken hak teslimi yapmayıp suskun kalanlara söyleyecek sözümüz olduğu için...
Evet…
Berat Albayrak;
İngiliz Kraliyetinin,
ABD ekonomi baronlarının,
Brüksel’in,
Berlin’in,
Dünya Bankasının,
İMF’nin,
İstedikleri adam değil!.
BU MİLLETİN ADAMI..
Evet;
Yüzde yüz yerli, yüzde yüz milli...
Bugün o küresel güçlerin “Türk ekonomisi nasıl oluyor da yıkılmıyor” diye şaşkınlıklarını gizleyemedikleri bir Bakan gerçeği...
Bugün hakkın teslimini yapmayanlar, yapamayanlar yarın Berat bu büyük ekonomik mücadeleyi altın harflerle yazacak...
Durmak yok yola devam Sayın Bakan...
Allah yar ve yardımcın olsun yolunu açık etsin...