BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,02
ALTIN 3.010,55
HABER /  GÜNCEL

'Beraat istemiyorum' dedi ve sustu!

Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak, kapatılan Türkiye'de Cuma dergisindeki bir yazıdan dolayı yargılandığı askerî mahkemeyi ‘susma hakkını’ kullanarak boykot etti.

Abone ol

Dilipak, “Beraat talep etmiyorum, çünkü suçlu değilim. Ben mahkemenizden hukuk ve adalet talep ediyorum.” dedi. Gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak ile Mustafa Karahasanoğlu ve 3 emekli subayın, kapatılan Türkiye'de Cuma dergisindeki bir yazıdan dolayı “astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir ve komutanlara karşı görev hissini yok etmeye matuf olarak basın yoluyla alenen tahkir ve tezyif edici fiil ve harekette bulunmak'' suçundan askeri mahkemede yargılanmasına devam edildi. Söz konusu davada Dilipak'ın yanı sıra gazeteci-yazar Mustafa Karahasanoğlu, emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, emekli Albay Hüseyin Arı ve emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları da yargılanıyor. Dilipak'ın, hukuk danışmanları Gülden Sönmez ve Elif Koşaroğlu başörtülü olduğu gerekçesiyle 3. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi'nin 2 No'lu salonundaki duruşmaya alınmadı. Dilipak, mahkemeyi zor durumda bırakmamak için Sönmez ve Koşaroğlu'na hukuki vekillik vermediğini; ancak duruşmaya alınmamalarının savunma hakkını kısıtladığını söyledi. Duruşmada esasa ilişkin susma hakkını kullandığını belirten Dilipak, askerî mahkemede sivil kişilerin yargılanmasının çağdaş hukuk normları, insan hakları ve hukuk devletinin temel ilkelerine aykırı olduğuna ilişkin yazılı dilekçe verdi. Dilekçenin bazı bölümlerini okuyan Dilipak, davada kendisi yönünden ‘görevsizlik kararı' verilmesini istedi. Dilipak, sivil birisi olarak askerî mahkemede yargılanmasının Anayasa'ya aykırı olduğuna dikkat çekti. Askerî mahkemede bulunmayı da sanık olmayı da kabul etmediğini belirten Dilipak, “Beraat talep etmiyorum, çünkü suçlu değilim. Ben mahkemenizden hukuk ve adalet talep ediyorum.” dedi. Mahkemeyi uluslararası platformlara da taşıyacağını söyleyen Dilipak, “Bu durum beni ülkem adına rencide ediyor, ama mecburum.” şeklinde konuştu. Dilipak, Türkiye'nin uluslararası platformalarda bu gibi davalar sebebiyle ayıplanmasının önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı ve hukukçulara bu konuda çaba gösterme çağrısı yaptı. Karahasanoğlu'nun avukatı da, müvekkilinin aynı gerekçelerle askerî mahkemede yargılanamayacağını savunarak, ‘görevsizlik kararı' talebinde bulundu. Duruşma, askerî savcının ‘sivillerin askerî mahkemede yargılanamaması' konusuna ilişkin görüşünü hazırlaması ve Basın Kanunu'nda yapılan değişiklikleri inceleyerek görüşünü bildirmesi için 12 Temmuz’a ertelendi. Askerî savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, kapatılan Türkiye'de Cuma dergisinin 29 Ağustos-3 Eylül 2003 tarihinde çıkan 84. sayısında, ‘Paşalar Laf Dinlemezse' başlıklı yazıda emekli subaylarla röportajlar yapıldığı ve yazıda Askerî Ceza Kanunu'nun 95/4 maddesi uyarınca, ‘astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir ve komutanlara karşı görev hissini yok etmeye matuf olarak basın yoluyla alenen tahkir ve tezyif edici fiil ve harekette bulunmak' suçunun işlendiği öne sürülüyor. İddianamede, tüm sanıkların, 6 ay ile 3'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.