Ben artık İnternethaber Yayın Grubu Medya Grup Başkanı değilim!
Bize huzursuzluk, topluma kötülük vaadedinlerin... Bildiği tüm ihanet oyunlarını bu toplum üzerine uyarlamaya çalışanların...
Bize huzursuzluk, topluma kötülük vaadedenlerin... Bildiği tüm ihanet oyunlarını toplum üzerine uyarlamaya çalışanların...
Türkiye'nin üzerine bir kara bulut gibi kümelenmeye çalışanların... Yürekleri ve suretleri kadar kapkara lisanlarıyla halkı birbirine düşürmeye çabalayanların...
İktidar koltuğu için milletin iradesine siyasi zinayla sahip olmaya çalışan namertlerin... Seması olmayan bir ülke hayal edenlerin...
Kendisi gibi düşünmeyenleri hakir görenlerin, kendinden zayıflara azamet taslayanların, yurdunu canından aziz bilen onur sahibi insanları dışlayanların... Kendini vatansever olarak takdis eden vatan hainlerinin...
Halkının değerlerine, inançlarına ve kutsallarına küfretmeyi uygarlık ve medeniyet sanan sefillerin... Ülkesine ebedi ve ezeli sadakatle bağlı olanları aşağılayan ahmakların...
Barış adına, kardeşlik adına sürdürülen süreçleri bulandırmaya çalışanların... Yapmaya, onarmaya değil, yıkmaya tahrip etmeye ve kışkırtmaya meyilli, nefret tohumlarını filizlendirme heveslisi iblislerin...
Toplumu gaza, galeyana getirmek için çabalayan oyun kurucuların...
Milletin mutluluğunu bombalamaya, feryat evlerinin sayısını artırmaya çalışanların.
Ekmeğini yediği vatanını pozdan poza girerek, oskarlık roller oynayarak sevdiğini söylerken, kapalı kapılar ardında hainliğin daniskasını yapan, aşağılanmaya dahi değmeyecek aşağılık sanatçıların.... Ve o meşrebsizlere hayran olup yolundan giden omurgasızların...
En büyük eğlencesi, suçsuz ve masum insanları yaftalamak olup, güçsüzlere garez içinde zevkle saldırmaktan haz alanların...
Edepsizlikten, hayasızlıktan, arsızlıktan, namussuzluktan yana hiçbir sıkıntısı olmayanların...
Siyasi ikbal uğruna büyük, büsbüyük yalanları cüretkar şekilde söyleyenlerin... Şeytanın insan bedenine bürünmüş haliyle ortalıkta dolaşanların...
Dehşeti ve korkuyu sinsi bir yılan gibi ülkenin koynuna sokmaya çalışanların. Hergün biraz daha merhametsizleşen zulmedicilerin..
Ve asalakların, ve beş para etmezlerin, ve boşa oksijen tüketenlerin karşısında boyun eğmemek için bir karar almam gerekiyordu.
Aldım!
Biliyorsunuz.
Ben bugüne kadar iki şapka ile çıktım huzurunuza..
Bu şapkalardan biri İnternethaber Yayın Grubu Medya Grup Başkanlığı makamını, diğeri ise yazarlık makamını temsil ediyordu.
Birinci sıfat beni nicedir rahatsız etmeye başlamıştı. Rahatsız etmesinin nedeni, başındaki temsilci olduğum için, yazdığım her yazı kurumun resmi görüşüymüş gibi algılanıyordu.
Allah var.
14 yıldır askeri ve siyasi baskılar yedik. Son olarak gezi olaylarında eylemcilerin boykotuna maruz kaldık ama ağabeyim ve patronum Hadi Özışık bir tek sefer bile beni uyarmadı, müdahalede bulunmadı.
Sadece ben değil, hiçbir yazara bırakın müdahaleyi, öneride dahi bulunmadı.
Ama gelin görün ki ben içten içe rahatsızlık duymaya başladım. Yazmak istediklerimi yumuşatma gibi bir otokontrol yolunu seçmek zorunda kaldım. Kendime çizdiğim özgürlüğü, kendim kısıtlamaya başladım. Çünkü, yukarıda da söylediğim gibi.. Yazdığım her satır kuruma maledilmeye başlandı. "Sen grubun başındaki kişisin. Bunu söyleyemezsin" gibi telkinler de gelince iş benim için bir tatsız vazife halini aldı.
Gücümü koltuktan değil, iyi insanların vicdanındaki doğruluk makamından aldığıma emin olarak ağabeyim Hadi Özışık'ın karşısına çıktım ve beraatimi istedim.
Önce hiçbir şekilde buna izin vermeyeceğini, yazgımız her neyse ona beraber yürüyeceğimizi söyledi. Israr ve inadın, fazlasıyla kararlılıkla perçinlendiğini görünce azad yolunu seçti üzülerek.
Artık buradan da ilan ediyorum.
Ben artık İnternethaber Yayın Grubu Medya Grup Başkanı değilim! Sadece ve sadece İnternethaber'in bir yazarıyım.
Bundan böyle yoluma ne çıkacağı sadece Allah'a ayan...
Yukarıda saydığım kategorilere kim veya kimler giriyorsa. Ama aht olsun ki onların yoluna bir şekilde mutlaka ama mutlaka çıkacağım. Asla ve kat'a onları tuhaf bir ifadesizlikle izlemeyeceğim. Onların ihanet umutları ellerinden sonsuza dek kayıp giderken her zaman gözlerinin içine bakıyor olacağım.
Biliyorum...
Ne ağabeyim, ne de İnternethaber bu yolculukta beni asla yalnız bırakmayacak. Ama yine de bundan böyle daha fazla sadık dosta ihtiyacım olacak.
Allah'ın azap kamçısı gibi kötülerin sırtına inebilmek için dostluğunuz kadar dostlarınıza da ihtiyacım var.
Beraber yapacağımız çok şey var...