Bekir Coşkun, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 'Halkın Gündemi' başlıklı söyleşilerin mart ayı konuğu oldu.
Antalya Kültür Merkezi Aspendos Salonu'nda düzenlenen söyleşiye Antalyalılar yoğun ilgi gösterdi ve 850 kişilik salon tamamen doldu. "Bir toplum yüreğini ve cesaretini kaybettiyse yok olmaya mahkumdur" sözleriyle konuşmasına başlayan Bekir Coşkun, 'İmam' metaforu üzerinden Türkiye'nin siyasi iklimini anlattı.
Bekir Coşkun, şöyle dedi:
"Her şey yolundaydı. Sağ sol, çeşitli görüşler, kavga kıyamet, siyasi çekişmeler vardı. Ama sağcı da solcusu da bayrağı seviyordu. Birbirimizi döverdik ama o bayrağı gördüğüm zaman o ağlardı, ben de ağlardım. Atatürk'e kıymadık, biz hepimiz Atatürk'ün gençliğiydik. Sonra televizyon köylere girdi. Baba James Bond çantalı adamları, anne geniş mutfaklarda kızaran tavukları, evin oğlu parkta erkeklerle öpüşen kızları, evin kızı beyaz atlı prensi gördü.
VE BİR İMAM GELDİ
Ama bütün bu gördükleri şehirdeydi. Şehire geldiler ama ne o James Bond çantalı adamlar gerçekti, ne geniş mutfakta kızaran tavuklar. O sırada bir imam çıktı. Dil bilmez. Ama İngilizce hutbe dinliyor. Bildiği iki kelimeyle dünyayı ayağa kaldırdı. İmam zeki insan. Toplumun iki büyük duygusundan yararlandı. Birisi inanç, öbürüsü inançsızlık. Din, imam, Kuran, kitap düşmedi ağzından, cami avlusundan çıkmadı. Çok iyi yararlandı. İnançsızlık, toplumun büyük bölümü beleşçi. Bundan da yararlandı ve imam Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı oldu."
"ÖDÜM KOPUYOR"
Coşkun, bugün, suikaste kurban giden gazeteciler Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürüldüğü yıllardan çok daha fazla korktuğunu söyledi. Ardından da günün gündemine oturan şu sözleri dillendirdi;
"Başıma bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. Çocuklarım, karım, özel hayatım var, korkuyorum tabi ki... İnsanların namusları, şerefleri, yatak odaları, kadınları kızları var. Günah günah. Ama ben kimden yardım istiyorum? Bir imama günahı hatırlatıyorum. Bu kadar mı zulüm, haksızlık olur".