Bekarlık sultanlık mı?
Evlilik ve boşanmalar üstüne çok cümleler kurulmuştur, çok metinler yazılmış, çok ahkamlar kesilmiştir. Ama, bir bulmacadır, labirenttir evlilik ve kadın/erkek ilişkileri.
Evlilik ve boşanmalar üstüne çok cümleler kurulmuştur, çok
metinler yazılmış, çok ahkamlar kesilmiştir. Ama, bir bulmacadır,
labirenttir evlilik ve kadın/erkek ilişkileri.
Karşıdan görünen çok yanıltıcı olabilir, ''Çoook süper bir
ikili/ideal ikili" olarak gördüklerimiz, içlerinde çok
fırtınalar yaşıyor olabilir ve/veya,''Bu evlilik bitti/bitecek"
dediğimiz evlilikler belki de çok uyumlu/mutlu evlilikler olabilir.
Evliliğin/ilişkilerin, şifreleri vardır kanımca,bu şifreleri
çiftler kendileri bilirler.
Dünyada en çok tartışılan bir konu, evlilik ve aile birliği.
Evlilik ve çocuk aileyi oluşturur. Bir toplumun en küçük birimi,
aile yapısı ne kadar refah ve mutlu olursa, o toplumda aynı
derecede mutlu olur.
Çünkü aileler toplumlar oluşturur, toplumun mutluluğu en küçük aile
biriminin mutluluğu ile paralel işler.
Bundan dolayıdır ki; günümüzde artık yıkılmaya yüz tutmuş aile
müessesesini yenilemek adına adımlar atılmaktadır. Mesela;
Başbakanımız ''Üç çocuk" ısrarcısıdır. Çocuk, anne/babayı birbirine
bağlayıcı kılar ve ailenin bozulma ihtimali azalır (!)
Mı?
Tabii ki hayır !
Çocuk, elbette boşanmayı zorlaştırır ama evliliği sonsuz kılmaz.
İşte gelmek istediğim nokta, günümüzde boşanmaların ışık hızıyla
artması...
Evet geleneksel bir toplumuz ve geleneklerimize bağlıyız (!)
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) 'nun yaptığı bir araştırmaya göre,
evlilik sayısı azalırken, boşanmalarda hızla artıyormuş. Şimdi
bunların verileri, hesaplamalar v.s. anlatılmış, ama bunları
sizinle paylaşmayı düşünmüyorum, çünkü sayısal hesaplamalardan
oldum olası zevk almam.
Türklerin evliliğe bakış açısının değiştiğini ortaya koyuyormuş bu
araştırma.
Dünyanın her tarafında evlilik üzerine araştırmalar yapılıyor,
sonuçlar açıklanıyor, evlilik kurumunun artık işlemediği ile ilgili
makaleler yazılıyor. Kadın/erkek ilişkileri masaya yatırılıyor,
evlilik terapistleri çoğalıyor vesaire vesaire. Sonuç şu ki; tüm
bunlara rağmen insanoğlu evlilikten vazgeçmiyor/vazgeçemiyor.
Bakınız, boşanmalar kadar evlenmelerde artıyor. ''İnsanlar
uslanmıyor mu" diyeceğiz buna, ''ders almamışlar mı" diyeceğiz,
''hata üstüne hata mı" diyeceğiz.Peki üç/dört/beş kez evlilik
yapanlara ne diyeceğiz? Birden fazla evlilikler için hangi
cümleleri kuracağız?
Cehalet mi ? Ders almamak mı? Yalnızlık korkusu
mu?
Sorular çoğaltılabilir !
Ama şu bir gerçek ki, insanlar nerde doğmuş olurlarsa olsunlar,
hangi unvanı taşıyor olurlarsa olsunlar, isterse alim, isterse
kahraman olsunlar fark etmez. İnsan davranışları ortaktır, duygu ve
düşüncelerimiz ortaktır. Dolayısıyla, doğumla ölüm arasında, yaşam
dediğimiz yerde her zaman bir kişiye ihtiyaç duyarız.
İhtiyaç duyarız da !
İşte kutuplaşma tam da burada başlar !
İhtiyaç duyduğumuzu hissettirmek dahi, karşımızdakini
kasabilir/gerebilir (günümüz insanı). Günümüzde asıl sorun,
kişilerin sorumluluk bilincinden kaçmak istemeleridir. Sevilmekte
sorumluluk yükler, eğer karşı taraf sorunsuz/özgür bir hayata
yelken açmak istiyorsa, kaçışlarda olur.
O kaçışların kendisini götüreceği diyarda onu korkutmaktadır, ama
özgürlüğü seçtiğine inanmıştır (!)
Diğer bir taraftan, özellikle Türkiye'de, cinselliğin artık daha da
özgür yaşanabiliyor olmasını da, evlilik kurumunu etkileyen
nedenlerden birisi olarak görmekteyim. Buna sevinmelimiyiz,
üzülmelimiyiz karar veremedim ama, cinsel özgürlüğün (geç
kazanılan)daha rahat yaşandığı, özellikle Müslüman ülkelerde, veya
Avrupa'da yaşayan Müslümanlarda da bunu gözlemlemekteyim, iş
çığrından çıkıyor !
Tam da burada sorunlar başlıyor; Avrupa'da yaşayan Türk
kızlarımızda, daha rahat bir cinsel yaşam için evlenip boşanmaların
çoğalmasıda ayrı bir tartışma konusu...
Tabii burada, şunu görmek lazım ; cinsel konuların hala özgürce
konuşulamadığı ülkemizde, birdenbire kazanılan özgürlüklerin(!)
nelere yol açtığı/açacağı.
Aslında tartışma konusu budur !
Evlilikler azalıyormuş! Boşanmalar çoğalıyormuş ! Aile birliği
bozuluyormuş !
Evliliğin ilk beş yılı ve onaltıncı yıldan sonrası riskliymiş,
bunlar bence zaten istatistik verilerinde asılı kalsın...
İnsanlar neden boşanıyorlar, neden evlenmek istemiyorlar, bu
soruların cevapları hiç zor değil, hem öyle uzun uzadıya
istatistiklere de hiç gerek yok !
Ülkemizde:
-Sonradan kazanılan bölük/pörçük cinsel
özgürlük
-Erkeklerin istediğimle beraber oluyorum, niye evleneyim
dürtüsü
-Kadınların bu konuda erkeklerden aşağı
kalmaması
-Sorumluluk korkusu !
-Özgürlüğün uzaktan görünen dayanılmaz cazibesi
!
İşte ! Bu nedenlerden dolayı, evliliklerde ki bu çöküş
!
Amerika ve Avrupa'da bu zamanında yaşandı . Uzun bir dönem
dejenarasyon yaşandı bu toplumlarda. Şimdilerde bunu toparlama
dönemi yaşanıyor. Amerikan aile dizilerinde bunu görebilirsiniz,
aileyi özendirici konularıyla...
Çok üzerinde konuşulan bir konu elbette, uzmanlarda sürekli
demeçler veriyorlar, kadın/ erkek ilişkileri üzerine kafa
yoruyorlar.
Ama benim bugünlerde uzaklardan bakan bir göz olarak gördüğüm,
ülkemizde ve Avrupa'da yaşayan Türk'lerde;
Ve gördüklerimden çıkardığım analiz;
''ÖZGÜRLÜK'' kelimesinin, cinsel özgürlükle karıştırılıyor
olması.
Toplumumuz gittikçe kapanan, dine yönelen bir tablo
çizmekte(dışardan) fakat diğer taraftan buna paralel olarak ,
evlilik ve kadın/erkek ilişkileri yozlaşmakta. Enteresan ve uçlarda
yaşanan özgürlüğe doğruda bir gidişat bu... Bir tarafımız
kapanırken, diğer tarafımız açılıyor gibi...
Türk toplumu bu konuda ciddi bir yozlaşmanın eşiğindedir.