BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,94
ALTIN 3.005,09
HABER /  GÜNCEL

Bedelli askerlikten gelecek paralar...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bedelli askerlikten gelen paranın savunma sanayiine aktarılacağını söyledi.

Abone ol

Arınç, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Manisa Şubesi’nin Anemon Otel’de gerçekleştirdiği kahvaltı programına katıldı.


BEDELLİ ASKERLİKTEN GELEN PARANIN NEREYE HARCANACAĞINI AÇIKLADI
 
Hükümetin son 5 yılda en çok faydalı işi AR-GE'ye yaptığı destekler olduğunu belirten Arınç, "Sayın Başbakanımız yemekte sanayicelere sordu; 'AR-GE' desteklerimizden bir talebiniz var mı ?' TOFAŞ'ın başındaki CEO'su dedi ki 'Bu AR-GE destekleriniz için söylenecek en ufak bir eleştiri olamaz. Bize istediğimizden fazlasını veriyorsunuz' AR-GE çok önemli. Sizde buna çok önem verin. Bakınız bedelli askerlikten gelecek parayı hiç kamunun bütçesine girmeden savunma sanayine ayıracağız. Savunma sanayinde milli yaptırımlarımız var. Atak helikopterleri yapıyoruz, Kruvazörler yapıyoruz. İnanıyor musunuz bunları bir de ihraç ediyoruz. Bugün Endonezya'ya, Malezya'ya varıncaya kadar zırhlı personel taşıyıcılardan, gemilere, muhriplere, ve korvetlere kadar bir çok ihraç ettiğimiz ürün var.

Türkiye savunma sanayisinde çok iyi bir noktaya geldi. Eskiden uçak alırdık, uçmasını da beceremezdik. İçindeki donanımı da bize söylemezlerdi. Biz tanklarımızın modernizasyonunu bile hatta İsrail'e verecek noktaya gelmiştik. Ben hatırlarım, muhalefetteydik o zaman T60 tanklarının modernizasyonunu İsrail'e verdiği için hükümeti yerden yere vururduk. Şimdi çok şükür hiç birşeyimiz ile dışarıya bağımlı değiliz. Çok küçük elektronik aksamlar hariç, bilgisayar ve yazılım hariç onun dışında yüzde 90'nın yapabilecek durumdayız" dedi.

"BAZI ŞEHİR İSİMLERİ..."

Arınç, bazı şehirlerin isimlerinin değiştirilmesiyle ilgili olarak, “Tarihteki isimlerimize yeniden dönme ihtiyacımız varsa mesela, Hakkari ‘benim adım Çölemerik olsun diyorsa düşüneceğiz. Beri tarafta ‘Bakır da neymiş, Diyarbekir olsa daha güzel olur’ diyen varsa düşüneceğiz kardeşim. Zaman düşünme ve uygulama devri. Sadece düşünmekle değil tabi, düşüneceğimizi yapacağız” dedi.  
 
 Kahvaltıda Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Rektörü Kemal Çelebi, AK Parti Manisa Milletvekilleri Recai Berber, Selçuk Özdağ, Uğur Aydemir, Muzaffer Yurttaş, Yunusemre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi, Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, oda başkanları ve çok sayıda partili de hazır bulundu. Kahvaltıyı organize eden MÜSİAD Manisa Şube Başkanı Abdullah Tekin,” MÜSİAD olarak istişare, bizim için isabetli karar vermenin doğru adım atmanın en önemli etkenidir. Biz Manisa MÜSİAD olarak dünya çapındaki bir teşkilatın ferdiyiz. 27 Mart’ta MÜSİAD’ın Genel İdare Kurulu Toplantısı’nı Manisa’da gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Şehrimize yaklaşık 500 işadamını bekliyoruz.  Ticaretimizi geliştirmemizin yanı sıra şehrimizin sosyal sorumluluk projelerinde yer almayı önemsiyoruz. Ramazan ayında iftar programları düzenledik. Yuntdağı’ndaki ihtiyaç sahibi öğrencilerine kırtasiye yardımında bulunduk. Engelli bir öğrencimizin girişimleriyle Merkez Efendi Ortaokulu’na bilgisayar desteği yaptık. MÜSİAD, Manisalı işadamlarını dünya ile buluşturan bir dernek” dedi.
 
Kendisini ağırlayan MÜSİAD Manisa Şubesi’ne teşekkür ederek sözlerine başlayan Arınç, MÜSİAD’ın Türkiye için çok önemli konumda olduğunu vurguladı. Arınç, “Geçtiğimiz hafta İstanbul’da dev bir toplantı yapan MÜSİAD’ı seviyoruz takdir ediyoruz. Ekonomik alan ile birlikte Türkiye’nin her konusu ile yakından ilgilenen demokratikleşme, toplumsal barış anlamında önemli çalışmalar yapan MÜSİAD’a konuk olmak bizim için çok önemli“ dedi.
 
Celal Bayar Üniversitesi’nin yeni rektörü Kemal Çelebi’ye de başarılar dileyen Arınç, “Sayın Kemal Çelebi, Manisa’dan yetişmiş, Manisa’mıza yıllardan beri büyük hizmetler vermiş bir arkadaşımızdı. Şimdi rektörümüz oldu. Celal Bayar Üniversitesi öğrenci sayısı 40 bine yaklaştı. Bu Manisa için çok büyük bir değer. Daha ileri gideceğiz, çok daha güçlü olacağız. El ele verebilirsek sevgimiz, emeğimiz, projemiz ile birlikte olabilirsek bu bizim için büyük bir kazanç olur.  55 senesini Manisa’da geçirmiş bir kardeşiniz olarak şunu söylemeliyim ki geçmişte Manisa İzmir’in çok gerisinde kalmış bir şehirdi. Bir ayakkabı dahi almaya kalksak buradan İzmir’e giderdik. Tabi o zamanlar bu kadar kolay değildi. 2 saate varan yolculukta virajlı yollarda İzmir’e giderdik. Şimdiki yollar o zamanlar yoktu. İzmir adeta Manisa’nın her şeyiydi. Bu bağımlılıkta Manisa’ya çok şey kaybettiriyordu. Çok şükür Manisa son 20 yıldır tarım kenti olmanın yanı sıra tam bir sanayi şehri olmuştur. Her şey büyük çapta olmayabilir KOBİ’lerimiz orta ölçekli sanayilerimiz de çok önemli. Bu Manisa için övünç kaynağıdır. Üzümde zeytinde çok iddialıyız. Gerek organik tarım ve meyve ürünlerinde önemli bir merkez olan, tarım alanında önemli noktalardayız. Şehrimiz büyüdü ve gelişti” diye konuştu.
 
“DOĞANBEY DİYE BİR UCUBE VAR”
 
Şehircilik anlayışının Manisa merkez de dahil olmak üzere çok geride kaldığını belirten Arınç, konuşmasına şöyle devam etti: “Manisa’nın nazım imar planları çok geride kalmış. Bir-iki metrelik sokaklarıyla gelişimden bu ölçüden payını alamamış. Manisa diğer şehirlerden farklı olarak tarihi ile kültürüyle, büyük insanlara beşiklik etmiş bir ilim yuvası. Ayrı bir hüviyeti olması lazım. Her şehrin ayrı bir ruhu var.  Bu hüviyete göre kentsel dönüşümü yapması lazım.  Bursa’nın da tarihi bir hüviyeti var. Şimdi Bursa’nın bu tarihi hüviyetinin yanında , benden önce yapıldığı için kendimi kabahatli görmüyorum.  Şehrin tarihi dokusunun en  yüksek olduğu yerde şimdi 3 bin konutluk Doğanbey diye bir ucube var. 28 katlı binaları adeta şehrin kalbine sokulmuş bir hançer gibi yukarıdan baktığınızda Bursa’nın o tarihi hüviyetini yok eden anlayışla TOKİ’ye konut yaptırmışlar. Bu çok yanlış bir şey.  Bu tarihi yakmak, yıkmak demek. Bursa’ya bakan bir insan siluetinden bile Bursa’yı tasavur etmesi lazım. Bizim de Mevlivihane’ye, Ulu Cami’ye çıktığımızda veya yaylaya giderken biraz yukarıdan baktığımızda Manisa’yı ne gördüğümüze bağlı bütün işler.”
 
ŞEHİRLERİN İSİMLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
 
Bazı şehirlerin tarihlerindeki eski isimlerini tekrar almalarına yönelik çalışmalarla ilgili olarak konuşan Arınç, “Manisa’nın kendilerine borcu bize borcu yok. Bizim Manisa’ya borcumuz var. Çok çalışacağız, Manisa’mızı tarihte olduğu gibi Saruhan Beyliği’nin merkezi olarak ne kadar güçlüyse aynı konuma getireceğiz. Geçenlerde bazı illerin isimleri değişse ne olur? diye bir şey konuşuldu masamda. Yozgatlı Bekir Bozdağ hemen atıldı. ‘Yozgat’ın eski ismi Bozok’tu yine Bozuk olsun’ dedi. Beri ki başka bir taraftan atıldı, ‘Bizimki de şu olsun.’ Bende kendime döndüm. Manisa’nın yerine bir isim olsa acaba Saruhan mı olur başka bir yer mi olur ? diye düşündüm. Sizde düşünün, düşünmek parayla değil. Düşünün bir karar verin, bir furya başlarsa,  Manisa’nın ismi şöyle olsun diye karar verirseniz onu da bu arada yapıveririz. Düşünün bakalım inşallah tabi ihtiyaç varsa.  Manisa’dan bir şikayetimiz yok da tarihteki isimlerimize yeniden dönme ihtiyacımız varsa mesela, Hakkari ‘benim adım Çölemerik olsun diyorsa düşüneceğiz. Beri tarafta ‘Bakır da neymiş, Diyarbekir olsa daha güzel olur’ diyen varsa düşüneceğiz kardeşim. Zaman düşünme ve uygulama devri. Sadece düşünmekle değil tabi, düşüneceğimizi yapacağız.” ifadelerini kullandı.
 
“GÖZLERİNİ KAN BÜRÜMÜŞ BAZI ZAVALLI TİPLER VAR”
 
İnsanın ümidini kaybetmemesi gerektiğini, ümit kaybedilirse her şey kaybedilmiş olacağını vurgulayan Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkiye’nin geçmiş ve bugünkü ekonomik göstergelerine değindi. Arınç, “O günlerden bu günlere geldi. Yüzde 60 faiz, çiftçiye verilen paranın, esnafa verilen paranın toplasanız yüzde 60. Dış borçlarımızın faizlerini yeni aldığımız borçların faizleri ile ödeyecek bir sistem. Faiz gelirimizin yüzde 85’i olmuş. Böyle bir Türkiye ayakta durabilir miydi ? Şimdi biz en düşük seviyelere geldik. Allah’a hamd olsun. Allah nazarlardan saklasın. Eski günlerin özlemini çeken insanlar var mıdır ? diye düşündüğünüzde, ‘Hayır olur mu, deli misin sen. İnsanlar o günleri tekrar yaşamak ister mi ?’ diye aklınıza gelebilir. Vallahi az da olsa var. Bunlar gitsin de eski günler gelsin. Türkiye varsın, yansın yıkılsın hiç umurlarında olmayan sayısı az ama gözlerini kan bürümüş bazı zavallı tipler var. Allah onlara fırsat vermesin. İstikrar dediğimiz şey şu içtiğimiz su kadar, şu teneffüs ettiğimiz hava kadar çok önemlidir. Rahmetli Sakıp Sabancı ile zaman zaman görüşürdük. Güzel insandı. Allah rahmet eylesin. Şöyle anlatmıştı:‘Ben eskiden pencereyi açıp baktığımda karşı caddeyi görebiliyordum. Sizin zamanınızda 10 yıl sonrasını görmeye başladım’.derdi.  Sizin zamanınızda dediği de rahmetli Erbakan Hoca’nın 9 aylık Başbakanlık dönemi. Herhalde bunu yüksek sesle söyledi ki birileri harekete geçti, adamcağızın ümidini söndürdü. Sonra bizim dönem geldi. Meclis Başkanlığı’nda beni defalarca ziyaret etti. O zaman dedi ki ‘eskiden bir 10 yıl sonrasını demiştim ama şimdi siz geldiniz 30 yıl sonrasını görebiliyorum’ dedi. Bugünleri görseydi rahmetli kim bilir ne diyecekti. Dünyanın en büyük ekonomik kuruluşları geliyor toplantılar yapıyorlar. Bu haftada Ekonomi Zirvesi’nin 4’üncüsü toplanacak İstanbul’da. Bende Cuma günü öğleden sonra kapanış konuşmasını yapacağım. İngiltere, Amerika’da finans sektörüyle görüşmelerim oldu. Ben onlarla ekonomiyi çok iyi bildiğim için görüşmüyorum. Söylüyorum da zaten. Onlar da diyorlar ki ‘Biz sizi bunun için davet etmedik. Siz bize Türkiye’nin siyasi istikrarını anlatın. Gelecek perspektifini anlatın’  Bu siyasi irade  devam edecek mi? Biz ona göre yatırımlarımıza devam etmek istiyoruz.’  diyorlar.  O insanlar da inanıyorlar ve yatırımlarına devam ediyorlar.” dedi.