Günümüzde, '2 yaş sendromu' olarak adlandırılan durum, çocukların çoğunda görülüyor. Uzmanlar anne babaları dikkat etmeleri konularda uyarıyor.
Abone olAnne ve babaların, çoğu zaman, onun bebeklikten çocukluğa geçtiğini kabul etmekte zorlanıp büyük sıkıntılar yaşamasına neden olan bu dönemi anlatan Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, “Nasıl adlandırırsanız adlandırın, bu durum bir hastalık değil. Çocuğunuzun bağımsızlığını geliştirdiği, bir gelişim dönemi olarak bakmak en doğrusu” diyerek ebeveynleri uyardı.
TÜİK rakamlarına göre, 0-4 yaş arası İzmir’de 259 bin 146, Ege’de toplam 643 bin 800 çocuk bulunduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, “Bu sayılar düşünüldüğünde, Ege ve İzmir’deki ebeveynler, çocuklarında 2 yaş sendromunu yaşıyor” dedi. Durgel Jagtap, 2 yaş döneminin, ebeveynlerin çocuklarını büyütürken en fazla zorlanıp yoruldukları zaman olduğunu, çocukların bu dönemde söz dinlemek ve uyumak istememesinin, denilenin tam tersini yapmasının kendini yere atmasının, kafasını yere vurmasının, her şeyle inatlaşıp ısırmasının yadırganmaması gereken davranışlar olarak algılanması gerektiğini kaydetti.
HER ŞEYE HAYIR DİYORLAR
Elif Durgel Jagtap, insanoğlunun hayatı boyunca belli gelişimsel dönemlerden geçtiğini belirterek şöyle konuştu:
"Bu dönemlerde başa çıkması gereken bir görev, atlatılması gereken bir kriz vardır. Örneğin, yeni doğan bir bebeğin ilk yılındaki en önemli görevi anne-babasıyla güven üzerine kurulu bir ilişki kurmaktır. Yaşamın birinci yılında bebek, ihtiyacı olduğunda yardımına koşulacağını, acıkınca besleneceğini, üşüyünce sarıp sarmalanacağını bilmek ve bunu tutarlı bir şekilde yapan bakıcısına güvenmek ister. Güven krizi atlatıldıktan sonra, yani 2-3 yaş döneminin görevi ise özerklik geliştirmektir. Bir başka deyişle, bu dönemde çocuk bağımsızlığın farkına varır, kendini ve etrafını kontrol edebilmek, özgürlüğü yaşamak ister. İşte bazen sancılı geçen bu döneme '2 yaş sendromu' denir.”
SALDIRGAN DAVRANIŞLAR OLABİLİR
Yrd.Doç. Dr. Jagtap, “Peki tam olarak nedir bu 2 yaş sendromu?' diye sorarken sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocukların birçok konuda uyumsuzluk sergilediği, sıklıkla kendisine önerilenleri reddettiği, ‘hayır’ kelimesini hemen her şey için kullandığı, hatta sinir krizleri geçirip kendini yerlere attığı ya da vurup kırıcı olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Burada unutulmaması gereken nokta şudur; bunları yaparken çocuk kavgacı olmak, sorun çıkarmak amacında değildir.”
Çocukların bu dönemde, bağımsızlığını geliştirmenin yollarını aradıklarını belirten Jagtap, şunları söyledi:
“Aynı zamanda, bu yaştaki dil becerileri, çocuğun hislerini net olarak ifade etmesine fırsat verecek kadar gelişmediği için istek ve sıkıntılarını anlatamadıkça saldırgan davranışlara yönelme görülür. Bu dönem hakkında bilgi sahibi olmak, anne-babaların çocuklarıyla ilişkilerinde önemli bir rol taşıyabilir.”
Elif Durgel Jagtap, bu dönemde ebeveynlerin yapması gerekenleri de şöyle sıraladı:
“Çocuğunuzun kendi kendine yetebilen, bağımsız bir kişilik geliştirmesini destekleyin. Ancak bu demek değil ki her istediğine ya da istemediğine müsamaha gösterin. Sizin kısıtladığınız, izin vermediğiniz davranışlar illa ki olacaktır. Anne ve babaların önemli görevlerinden biri çocuklarına kural koymak, sınır çizmektir. Anne-babaların kural koyması ne kadar doğalsa 2 yaş çocuğunun da hoşuna gitmeyen bu kurallardan hoşlanmadığını kendince ifade etmesi o kadar doğaldır.”
ÖFKE NÖBETLERİ GEÇİRİYORSA...
Jagtab, “Çocuğunuz sizinle zıtlaşıyorsa, öfke nöbetleri geçiriyorsa yapılacak en iyi şey onun engellenmiş hissettiğini anlayıp yatıştırmaya çalışmak ya da bu davranışını ‘o anlık’ görmezden gelmek ve sakinleşmesini beklemek" olduğunu anlattı.
ONA SEÇENEKLER SUNUN
Oyunla çocuğun ilgisini başka yöne çekmenin çocuğun sakinleşmesine yardımcı olacağını anlatan Jagtab, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuğunuzun engellenmiş hissetmesine engel olmak ve özerkliğini desteklemek adına ona sıklıkla ‘hayır, yapamazsın, onu yiyemezsin, onu giyemezsin’ demek yerine seçenekler sunun. Örneğin, ‘Sana üç kıyafet çıkardım. Bugün bunlardan hangisini giymek istersin?’ diye sorun. Böylece çocuğunuza sınır çizmiş ve gereksiz yere onun sağlıksız ya da uygun olmayan isteklerine ‘hayır’ dememiş onun seçim yapması, kendi fikrini belirtmesi için de zemin hazırlamış olursunuz.”
Durgel Jagtap, bu dönemin sağlıklı geçirilmesinin, çocuğun ilerleyen yaşamında önemli rol oynadığını sözlerine ekledi.
TÜRKİYE VE EGE’DE ÇOCUK SAYISI
Türkiye İstatistik Kurumu Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2013 sonu verilerine göre, 0-4 yaş arası, İzmir’de 259 bin 146, Ege’de 643 bin 800, Türkiye genelinde 6 milyon 206 bin 415 çocuk yaşıyor. 1 milyon 103 bin 273 kişiyle İstanbul, en fazla bu yaş grubundan çocuğun yaşadığı yer olarak dikkat çekiyor.
TÜİK’in İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması’na göre, İstanbul’un ardından bu yaş grubunda 1 milyon 22 bin 382 çocuğun yaşadığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi ikinci sırada, 824 bin 927 çocuğun bulunduğu Akdeniz Bölgesi üçüncü sırada, Ege Bölgesi ise 643 bin 800 çocukla dördüncü sırada yer alıyor.