Ter kokmasın diye tuzlu suyla yıkayanda var, sarılık olmasın diye sarı giyderen de... Bebeklerin sağlığını kötü etkileyen bu geleneklerden kurtulun
Abone olBebeklere dair o kadar çok geleneğimiz var ki... Bu geleneklerin birçoğu bebek sağlığını olumsuz etkiliyor. Çoğunluğu din ile bağdaştırılan, geleneklere de ilahiyatçılar temkinli yaklaşıyor.
İleride teri kokmasın diye yeni doğan bebeği tuzlu su ile yıkamak, sarılık olmasın diye sarı giydirmek, göbek kordonunu evde saklamak, gözü tok olsun diye yarı kırkında yumurta ve soğan dağıtmak, çocuğun ilk tırnağının baba tarafından kesilmesi ve nazar değmesin diye türlü şeyler yapmak...
Bir kısmı kültür tarihinin güzel birer unsuru olsa da birçok gelenek bebeklerin sağlığını tehlikeye atıyor.
TUZLAMAYIN BEYİN KANAMASI GEÇİRİR
Bebeklere dair o kadar çok geleneğimiz var ki...Kültür tarihinin birer öğesi olan bu geleneklerin birçoğu bebek sağlığını olumsuz etkiliyor. Çoğunluğu din ile bağdaştırılan bu geleneklere ilahiyatçılar temkinli yaklaşıyor. Prof. Dr. Nebi Bozkurt, çocuklar için nazar değmesin, ömrü uzun olsun, zeki olsun, bahtı açık olsun diye yapılan birçok davranışın İslam diniyle ilgisi olmadığını söylüyor. Prof. Dr. Nejat Narlı ise birçok âdetin bebek sağlığını olumsuz etkilediğini vurguluyor. Çukurova Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı bölümü hocası Narlı, bu konudan oldukça muzdarip. Çünkü "ileride kokmasın" diye tuzlandığı için birçok bebeğin ölümüne tanık olmuş. Tuzlama, bebeklerin sıvı kaybetmesine ve hatta beyin kanaması geçirmesine sebep oluyormuş.
SARI GİYDİRİP DOKTORA GÖTÜRMÜYORLAR
Bir başka yaygın inanış ise sarı giydirilirse çocukların sarılık olmayacağı. Sarı giydirmekten medet umulduğu için bebekler doktora geç götürülüyor. Geç kalınması çoğu zaman tedavisi imkansız kalıcı hasarlara sebep oluyor. Narlı, bu yanlış kabulün değişmesi gerektiğini söylüyor.
Narlı bu duruma şöyle bir açıklama getiriyor: "Eskiden çocukların önemli bir kısmı yenidoğan döneminde daha bir ayına gelmeden kaybediliyordu. İşte insanlar ölümlere ve yenidoğan dönemindeki hastalıklara karşı yüzyıllardır kendilerine göre mücadele yöntemleri geliştirmiş, şifa aramış. Ama artık tıbbî yöntemler gelişti. Bebek ölümleri azaldı. Bu batıl inanışları bırakmaları gerekiyor." Sanıldığının aksine bu gelenekler sırf Anadolu'da uygulanmıyor. Şehirde yaşayanlar, üst gelir seviyesindekiler, hatta üniversite bitirmiş olanlar bile adettendir deyip batıl inançlardan medet umuyor.
DİNLE ALAKASI YOK
Bebeğin göbeğini toprağa gömmemek, sırtı sağlam olsun, ömrü uzun olsun diye sırtını un çuvalına dayamak ve saçını unlamak, gözü tok olsun diye yarı kırkında yumurta ve soğan dağıtmak, çocuğun ilk tırnağının baba tarafından kesilmesi, bebeğe atleti ters giydirilirse nazar değmeyeceğini düşünmek, bebek beşiğini boşken sallamamak gibi inanışların birçoğu İslam diniyle ilişkilendiriliyor. Hadis bilimci Prof. Dr. Nebi Bozkurt, bunların dinle ilgisinin olmadığını söylüyor. Bozkurt, böyle düşünülmesinin sebebinin Müslüman toplumlarda tüm referanslarını İslam'dan almak isteği olduğunu düşünüyor.
Din psikoloğu Prof. Dr. Ali Köse ise birçok geleneği bir kalemde silmenin çok doğru olmadığını düşünüyor. Çünkü rasyonellik adına reddettiğimiz birçok şeyin sonradan doğru olduğunun fark edildiğini vurguluyor. Köse, birçok geleneğin ise yanlış algılama ve aktarma sebebiyle farklı şekiller aldığını ifade ediyor.