Nevruz kutlamalarında yaşananlar ve yöneticilerin verdikleri demeçler, istenen 'özerklik' hayaline ne kadar hizmet ediyor?
Abone olOktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Uzun vadede tamiri zorlaşan bir düşmanlığın tohumları atılıyor şu günlerde. Devlet Nevruz kutlamalarını yasakladı, BDP'liler bildiğini okudu. Diyarbakır ve İstanbul sokakları karıştı. Geriye "sivri demeçlerin" yol açtığı tahribat kalıyor.
Esas tehlike "duygusal kopuşun" giderek güçlenmesi. Nefret havasını soluyan zihinlerin beslendiği beyinlerin karşılıklı çatışması korkutucu olacaktır kuşkusuz. Var olan uçurunum derinliği, verilen her beyanatlarla daha fazla büyüyor oysa.
KOPUŞA HİZMET EDEN DİL
Zehir zemberek açıklamalar sorunu daha da karmaşık hale getiriyor. Halının aniden altımızdan çekilmesi gibi, birlikte yaşama "zemine döşenen mayın" niteliğinde. Sanki amaçlanan hedef de bu sanki. "Ayrı statü" talepleri dile getirilirken seçiler sözler kurşun gibi, sarfedilen cümleler de tahrip gücü yüksek bomba ayarında.
BDP lideri Demirtaş yasak kararını eleştirmesi başka bir şey, "Emniyet müdürlüklerinin, karakolların içinden çıkmasınlar. Gerginlik çıkmasın" demesi çok daha farklı anlamlar içeriyor.
KELİMELER BALYOZ GİBİ
Aysel Tuğluk, "Bir halk gerçekliği ve mücadelesini hiç bir güç durduramaz" diyordu iki gün önce. Aynı Tuğluk 7 ay önce Van'da yaptığı bir konuşmada "Duygusal kopuş eninde sonunda siyasal kopuşa götürecektir" diyordu. "Barış" dilinde "savaşı" çağrıştıran, sinir uçlarına dokunan kelimeler, birlikte yaşama arzusuna indirilmiş balyoza dönüşüyor.
"BU DEFA ÇOK KANLI OLUR"
4 gün önce "Çocuğun yeri panzere taş attığı sokak değildir" diyen Baydemir, “İşte bahar geliyor. Eğer bir çözüm bulmazsanız, müzakereye oturmazsanız, bu defa çok daha kanlı olur” diyerek farklı bir portre çizdi. Aslında Baydemir'in "taş atan çocuklar" çıkışının gerisi de var. Basının başlığa çıkarmadığı yer ise o cümlenin devamındaydı:
"Bunun yanında çocuğa silah sıkmak, gaz bombası atmak ve çocuğu cezaevine atmayı da doğru bulmuyorum. İki yanlış bir doğru etmez." Polis böyle davranırsa çocuk da "taş atar" demeye getiriyor.
TÜRK SORUNU
Yakılan otobüsler, ağaçlar, camı çerçevesi indirilen dükkanları ekranda izleyenlerin imajında Kürt algısı "düşman" sınıfına doğru hızla yol alıyor ne yazık ki. Ayrışmanın boyutları tahminlerin de ötesinde. Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır'ın açıkladığı araştırmaya göre Türklerin yarısı Kürt komşu, gelin, damat istemiyor.
DÜŞMANLIĞI DAHA DA KÖRÜKLEYEBİLİR
Bunca dökülen kan, gözyaşı sonrasında arzulanan "otomoni" çözüm getirir mi? Düşmanlık tohumlarının kök salmaya başladığı her iki tarafı daha fazla keskinleştirme tehlikesi çok yüksek. Dolayısıyla yeni yapı beraberinde çatışmayı getirmesi kuvvetle muhtemeldir. Terör örgütünün bu anlamda kaybedeceği bir şey yok. Ne pahasına olursa olsun "özerklik" istiyor. Hedefi de o zaten.
İNSAN MERKEZLİ SİYASET
Peki devlet yapmalı o halde? Terörle mücadele sabır ve özveri isteyen bir süreç aynı zamanda. PKK terörü bitmese de "minimize" etme imkanı mevcut. Yeni anayasa, bu açıdan bulunmaz bir fırsat. Hak ve hukuk ihlallerine fırsat vermeyen, yakın geçmişiyle hesaplaşan, AB ile köprüleri atmayan Ankara için başka yol görünmüyor.