BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu.
Abone olBarış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Başkanı Gültan Kışanak, geçen hafta sonu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaret ettiği Batman'da ve Demokratik Toplum Kongresi'nin mitinginin olduğu Ağrı'da güvenlik güçleri ve halk arasında yaşanan gerilimlerden hükümeti sorumlu tuttu.
Başbakan Erdoğan'a yönelik protestoların durdurulması için iktidarın 'tüm devlet' gücünü seferber ettiğini söyleyen Kışanak,"Başbakan gidişin farkında. O yüzden bu kadar hırçın. 29 Mart'ta yedikleri tokadın, daha büyüğünü 12 Haziran'da yiyecekler" dedi.
Türk Telekom Arena'nın açılışında Başbakan Erdoğan'ı ıslıkla protesto edenlerin bulunması için polisin seferber edilmesini de sert dille eleştiren Kışanak, "Hükümet tüm güçlerini ıslık çalanları bulmak için harcıyor. Mutki'de ortaya çıkan toplu mezarları görmüyor bile" diye konuştu.
BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kışanak'ın konuşmasının hedefinde ise Başbakan Erdoğan ve 1990'larda gerçekleşen faili meçhul cinayetler vardı.
Kışanak'ın konuşmasında öne çıkan bölümler şöyle:
10 GÜNDÜR ISLIK ÇALANLAR ARANIYOR
"Stat açılışında Başbakan'a ıslık çalanları bulmak için 10 gündür savcı, polis seferber edildi. Mutki'deki cinayetler, kemikleri ortaya çıkarılan 18 insanın katilleri önemli değil. O Başbakan'ın vicdanında, adalet duygusunda binlerce faili meçhulün peşine peşine polisi takmak yok. Bu toplu mezarlardaki insanlık suçunu kim işledi? diye sormak yok."
BAŞBAKANLIK DOKUNULMAZLIK MAKAMI DEĞİL
"Başbakan şunu iyi bilmelidir. Başbakanlık bir dokunulmazlık makamı değildir. Bu hükümetin icraatlarını beğenmeyen, mağdur olan insanlar seslerini yükseltme, ıslık çalma hakkına sahiptir. İcraatı bu olan Başbakan, güllerle karşılanmayı beklemesin. BDP milletvekili Seval Bayındır'ın Silopi'de uğradığı saldırıya ilişkin İçişleri Bakanlığı'nın hazırlığı rapor tam bir hukuk skandalıdır. 'En az hasarla atlatılmıştır' yazıyor raporda. Ama hükümet için bir milletvekilinin sakat kalması önemli değil, ama ıslık çalanlar önemli."
BAŞBAKAN GİDİŞİN FARKINDA
"Sayın Başbakan, gidişin aşağıya doğru olduğunun farkında. Bu kadar hırçın olmasının nedeni de bu. Batman'da fiili olağanüstü hal uygulandı. Binlerce polis, askeri araçlar, jandarma seferber edildi. Neden? Başbakan protesto edilmesin diye. Batman'da belediye başkanı yüzde 72 oyla göreve geldi. AKP'nin suratına yüzde 72 tokat gibi çarptı. 29 Mart'ta yedikleri tokatın daha büyüğünü 12 Haziran'da yiyecekler. Demokrat, özgürlükçü, dindar maskesi düştü başbakanın. Halkımız çıplak gerçekle yüz yüze."
HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULSUN
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, gazeteci Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümleri nedeniyle yaşanan faili meçhul cinayetlere ve kayıplara da değinen Kışanak, 'Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nun kurulması istediklerini yineledi.
Başbakan Erdoğan'ın hakikatleri araştırma komisyonu projesine ilişkin 'İmralı istiyor' sözlerini de eleştiren Kışanak,"Bu doğru bir projedir. İmralı'da istese, PKK'da istese, CHP'de istese, BDP'de istede doğru istiyordur. Siz istemeyerek yanlış yapıyorsunuz" dedi.
Hrant Dink katliamının ardından Başbakan Erdoğan'ın 'Bu dava Türkiye'nin namus borcudur' sözlerini de anımsatan Kışanak,"4 yıl geçti. Yıllardır iktidarsınız. Neden hala bu namus borcunuzu ödemediniz? Ne zaman bu borcu ödeyeceksiniz?" diye sordu.
İNSANLAR ÇÖPLÜĞE TOPLUCA GÖMÜLDÜ
HABERİN DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...
MUTKİ'DEKİ TOPLU MEZARLAR İNSANLIK SUÇUDUR
Mutki'de 5 Ocak'ta başlatılan ve 18 insana ait kemiklere ulaşılan kazılara da değinen Kışanak, görgü tanıklarının ifadelerine göre, Mutki, Tatvan ve Hizan'da çok sayıda toplu mezarın olduğunu ve gerçeklerin araştırılması gerektiğini söyledi.
"Mutki'de yaşananlar herhangi bir demokratik ülkede yaşansa kıyamet kopmuştu. Bu, ülkede işlenen insanlık suçunun, vahşetin bir tablosudur. İnsanlar yaşamını yitirdikten sonra topluca bir çukura gönülmüştür. Hangi dinde, hangi hukukta, hangi inançta ölmüş onlarca kişiyi hiç bir dini ve insani görevi yerine getirmeden, kıyafetleriyle, battaniyelere sararak gömmek vardır. Üstelik gömmelerin yapıldığı yerin bir çöplük olması insanları insan yerine koymayan bir yaklaşım kanıtıdır. Binlerce annenin, ağlayacağı bir mezar taşı yok. Ama Başbakan'da bunu düşünecek bir vicdan da yok. 1993'te peşpeşe kuşkulu ölümler ve cinayetler işlendi. 5 Ocak'ta Adnan Kahveci, 17 Şubat'ta Eşref Bitlis'in uçağı düştü. Ardından Nisan'da Turgut Özal'ın kuşkulu ölümü geldi. 1993 yılı Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesinin çabasının verildiği bir dönemdi. O dönem bu çabaların önü kesilmeseydi. Türkiye 10 yılını kaybetmeyecek, binlerce faili meçhul cinayet işlenmeyecek, köyler yakılmayacaktı."
ORDUYU SUÇLADI
Mutki'deki toplu mezarların oluşturulma tarihine ilişkin tutanaklarda Eylül 1999 tarihinin de yazdığını söyleyen Kışınak, PKK'nın ateşkes ilan edip, silahlı gücünü yurtdışına çektiği 2 Ağustos 1999 tarihiyle toplu mezarların bağlantılı olduğunu iddia etti.
"PKK 2 Ağustos 1999'da ateşkes ilan etmiş ve silahlı gücünü yurtdışına çekmiştir. PKK'nın geri çekilmesinde asker durmamıştır ve toplu katliamlar yapmıştır. Siyasi iktidarlarda bunun arkasına irade koymuştur. Bugünkü iktidar da umursamazlık içindedir. İnsanlar mı öldürülmüş, toplu mezarlara mı gömülmüş. Başbakan'ın umurunda değil."
AÇLIKTAN ÖLEN ÇOCUK
Konuşmasının sonunda Samsun'da açlıktan ölen çocuğun durumuna da değinen Kışanak, şunları söyledi:
"Hastane raporları çocuğun açlıktan öldüğünü gösteriyor. Dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olmakla övünen bir ülkede çocuklar açlıktan ölüyor. Şimdi 'çocuk düştü de iştahı kesildi' diye uyduruyorlar. Vali 'çıkıp biz bu aileye sosyal yardım yapıyorduk. Niye açlıktan ölsün' diyor. Kişi başı ayda 33 lira verilmiş. Ayda 33 lirayla insanlar açlıktan ölür. Başbakan'ın bu insanlık utancından yüzünün kızarması lazım."