3. olağanüstü kongresinde Selahattin Demirtaş, PKK'nın Şemdinli'de alan hakimiyetini sürdürdüğünü öne sürdü.
Abone olKongreye katılan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Biz bu ülkede savaş var diyoruz. Ancak onlar çıkmış yalan diyorlar. Biz Şemdinli'de savaş derinleşmiş diyoruz müzakere edelim diyoruz. Bunlar böyle bir savaş yok diyorlar. Bayrak dikme yarışına girmişler. İnanınki ben bunların demeçlerinden dolayı insan olmaktan utanıyorum" dedi.
İl Başkanı Cüneyt Caniş ve bazı yöneticilerinin KCK operasyonları kapsamında tutuklanması üzerine BDP olağanüstü kongre yaptı. Diren düğün salonunda yapılan kongreye BDP Van İl örgütü Yakup Ataş başkanlığındaki tek listeyle gitti. Kongreye BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Van Milletvekili Özdal Üçer BDP MYK Üyesi Nimet Sezgin ve yaklaşık bin kişi katıldı. Kongredeki konuşmalar öncesi salonun köşesinde bulunan Türk Bayrağı bir BDP'li yönetici tarafından alınarak konuşma kürsüsünün arkasına asıldı. Sözde devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşu sonrası BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş kürsüye çıktı. Hükümetin son günlerde yürüttüğü politikaları eleştireren Demirtaş, savaş politikasından vaz geçilmesini istedi. Demirtaş Şemdinli'de PKK'nın alan hakimiyeti kurduğunu yineleyerek, haklı olduğunu söyledi.
"PKK ŞEMDİNLİ’DE ALAN HAKİMİYETİNİ SÜRDÜRÜYOR"
Şemdinli’de yaşanan olayları değerlendiren ve başbakanın yaşanan gerçekleri gizlediğini söyleyen Demirtaş, "Biz bu ülkede savaş var diyoruz. Çıkmışlar bu yalandır diyorlar. Bu yalansa her gün bu kadar cenaze, bu kadar tank, top niye. Gerçeği neden saklıyorsunuz. Savaşı gizleyerek neyi saklıyor ve amaçlıyorsun. Savaşın boyutları bu aşamaya gelmiş gelin diyalog kanallarını açalım diyoruz. Onlar öyle bir tehlike yok diyorlar. Onların demeçleri karşısında ben insan olmaktan utanıyorum. Başbakan talimat veriyor. BDP’nin haberlerini yazmayacaksınız, göstermeyeceksiniz. Yazanları da işten attırıyor. Bu kadar pervasız bir şekilde panik havası ile faşizan bir ortam yaratılıyor. Bu savaşı sonuna kadar sürdüreceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Siz ordu, ABD, AB, İsrail’in istihbaratı desteği ile savaşı sürdürdünüz. 3 ayda sorunu bitireceğiz dediniz. Srilanka modeli gibi Kandili dümdüz edeceğiz dediniz. Roboski’yi konuşmayın çünkü bizim mücadele elimizi zayıflatıyorsunuz dediniz. Herkesten destek aldınız. Bu kadar büyük bir destekle yürüttüğünüz savaştan bir fiyasko ile çıktınız. Bitireceğiz dediğiniz PKK Şemdinli’de 45 gündür alan hakimiyeti yürütüyor" dedi.
KÜRT HALKI BİTTİ DEMEYENE KADAR KÜRT SORUNU BİTMİŞ OLMAYACAK
Ak Parti'nin savaş politikası yürüttüğünü belirten Demirtaş, "Ben bunları niye ısrarla söylüyorum. Savaş politikasından vazgeçin diye söylüyorum. Bu proje tutmuyor. Yürüttüğünüz bu stratejik hamleler tutmuyor diyorum. Şimdi başbakan bana bunlar yalan söylüyor diyor. Bana yalan söylüyor diyen başbakan canlı yayında şunları da söylüyor, 'Bunlar benim kaymakamımı kaçırıyor. Yolları kesiyor. İş adamlarını tehdit ediyor. İlçe başkanlarını kaçırıyor.' Ben deyince yalan, bak sen söylüyorsun. PKK, her tarafı tutmuş diyorsun. Ben diyorum ki Şemdinli’de bir alan hakimiyeti var, bana yalancı diyorsun ama sen diyorsun ki Urfa, Antep hariç her yerde alan hakimiyeti var PKK’nın. Bunu sen söylüyorsun. Peki tüm yolları PKK kontrol ediyorsa. Burada PKK’nın dışında kimse adım atamıyor diyorsan, seçimleri bile PKK belirliyor diyorsan o zaman ben yalancı olayım sen doğrucu ol. Ben 400 kilometre demiştim sen 20 ili içine kattın. Demek ki sende tablonun farkındasın. Biz Şemdinli'de savaş derinleşmiş diyoruz müzakere edelim diyoruz. Bunlar böyle bir savaş yok diyorlar. Bayrak dikme yarışına girmişler. İnanınki ben bunların demeçlerinden dolayı insan olmaktan utanıyorum. Dağı taşı bombalamakla, anadil ve ekonomi sorunu çözülmüyor. İnsanlarımız bir halk gibi özgürce yaşayalım diyor. Bu topraklarda birlikte eşit bir şekilde yaşayalım diyor. Ülke bölünsün demiyor. Birlikte yaşayalım diyor. Ama sen kabul etmiyorsun. Kürt halkı bu sorun bitti demeyene kadar bu sorun bitmiş olmayacak" dedi.
TÜRKİYE'DE İÇİRDE VE DIŞARDA SAVAŞ YAŞANIYOR
Türkiye’de Kürt sorunundan büyük bir Tayyip Erdoğan sorunu olduğunu belirten Demirtaş, Bakanlar kurulunun haberi olmadan Türkiye'nin savaşa sokulduğunu iddia etti. Demirtaş, Türkiye'nin Suriye politikalarını ve Van depremi sonrası Van'da yapılan tutuklamaları eleştirdi.
Demirtaş, şöyle konuştu:
"Depremin yaşandığı bir kentte depremin ardından tüm Türkiye'nin ortak olduğu bir seferberlik düzenlendi. Van halkı yalnız olmadığını bir kez daha gördü. Ama devletten de beklenen halkın yaptığı gibi yaraları sarmak ve halka gereken desteği vermektir. Ancak depremin üzerinden neredeyse 1 yıl geçecek hala konutlardan bir tanesi bile teslim edilmiş durumda değil. Kışı insanlar çadırlarda geçirdi. Bazı insanlar çadırlarda ısınmaya çalışırken yanarak can verdi. Bazı insanlarımız çadır bile bulamayarak brandaların altında hayata tutunmaya çalıştı. Bu kış çok sert geçti. Van’da bunlar yaşanırken onlar kalkıp Kilis’te, Hatay’da prefabrik konteyner kentler kurdular. İnsanlar burada brandaların altında soğuktan korunmak için türlü yollar denerken, onlar mülteciler için konteynerz kentler kurdular. Şu anda da bir çoğu halen boş. Onların hesabı mülteciler gelsin, sayı 50 – 100 bin olsun bunları bahane ederek Suriye’ye saldırmak. Bir çok insana para teklif ederek zorla getirmek istediler. Bu yollarla ancak 18 bine yakın insan geldi. Fakat Türkiye’nin vadettiği paraları alamayan mültecilerin bazıları geri döndü. Van halkı Van’da bu zulmü yaşarken, onlar siyasi hesaplarının peşindeydiler. Suriye’de katliamın yaşandığı günden bu yana Türkiye 2,5 milyar dolar reel harcama yapmıştır. Bu bilançoya çiftçinin, üreticinin, ihracatçının kaybı eklenmemiştir. Özgür Suriye Ordusu’na el altından aktarılan paralar eklenmemiştir. Bu paralarda dahil edilirse harcanan para 4 milyar dolardır. Van ile kıyasladığımız zaman durumun vahameti ortaya çıkıyor. Bir ülke ile savaşmak için bu kadar para harcayacaksın, ancak deprem yaşayan kente bu kadar ilgi göstermeyeceksin. Bunun adı ırkçılıktır. Deprem yaşayan bir kentin belediye başkanı tutuklanır mı? Depremin ardından kenti yeniden inşa ederek ayağa kaldıracak olan onlardır. Ancak siz Van’ın enkazından kendi zenginlerinizi çıkarıyorsunuz. Enkazdan servet çıkarıyorsunuz. Peki bunları yaparken, çalışmak isteyen belediye başkanından ne istiyorsunuz. Rant peşinde olmayan, servet peşinde olmayan ve tek amacı hizmet etmek olan belediye başkanlarından ne istiyorsunuz."
Konuşmaların ardıdan gündemin diğer maddeleri görüşüldü.