BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.969,15
HABER /  GÜNCEL

BDP ve CHP'nin DHKP-C hassasiyeti

Ankara’daki LAW’lı saldırının DHKP-C’li tetikçisi eski sendika başkanı çıktı. Polis sendikaları aradı, CHP sert tepki gösterdi.

Abone ol

AKP Genel Merkezi ile Adalet Bakanlığı’na yönelik saldırıların faillerini yakalamak için DHKP-C’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, dün Liman-İş ve DİSK’e bağlı Genel-İş sendikalarının da bulunduğu 21 adrese hava destekli operasyon düzenlendi. Operasyonda çok sayıda belgeye el kondu, bilgisayarların da imajları kopyalandı.

400 polis katıldı

Eş zamanlı yapılan operasyonlarda saldırıları düzenledikleri iddiasıyla aranan Hasan Biber ile Muharrem K.’ye ulaşılamadı, ancak DHKP-C ile bağlantısı olduğu öne sürülen 15 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında DHKP-C’nin Ankara sorumlusu Gülten M. ile Genel-İş Sendikası’nda eylemcilerle bağlantısı olduğu iddia edilen Davut Ç.’nin de bulunduğu öğrenildi. Operasyon kapsamında, dün sabah 05:45’te Ankara’daki Liman-İş Sendikası’nın genel merkez binasına gelen polis ekipleri, aramalarına başladı. Dış kapıyı kırarak içeri giren polis ekipleri, kişi ve parmak izi araması yaptı. Yaklaşık 2 saat süren arama, saat 08:00 civarında sona erdi. Polis ekiplerinin hiçbir evrak almadığı bildirildi. Operasyon kapsamında, daha sonra DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nda da arama başlatıldı. Ankara Emniyet Müdürü Kadir Ay’ın yönettiği operasyona 400 polisin katıldığı belirtildi.

CHP: Tam bir pervasızlık

Tam barış sürecinde olumlu adımlar atılmaktayken “süreci baltalamaya” yönelik kanlı eylemler gerçekleştiren DHKPC’ye emniyet birimlerinin dün yaptığı operasyona, CHP ve BDP tarafından destek yerine “köstek” geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, Genel-İş Sendikası’nda aramaya ilişkin şunları kaydetti: “AKP’nin güdümlü sendikacılık yaratma ve sınıf bilinci ile davranan sendikaları yıpratma niyetinden de destek alan bu saldırı, demokratik hak ve özgürlükler ve sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. AKP Hükümeti, her geçen gün antidemokratik uygulamalarını ve uyguladığı şiddetin dozunu artırmaktadır. Hükümet, halka ve örgütlü davranan her kesime karşı psikolojik harekât uygulamaktadır.”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise “Bugün yapılan arama yöntemi tam bir pervasızlık, tam bir hukuk dışılık. Bu operasyonu ve yöntemini şiddetle kınıyorum’’ dedi. 25 yıl boyunca Genel-İş Sendikası’nın avukatlığını yapan Tanrıkulu, “Bütün kapılar kırılmış, hiçbir belgeye el konmadı, hiçbir bilgisayara bakılmadı. Aradıkları şahısların bu sendikayla hiçbir alakası yok. Sendikanın üyesi, yöneticisi değiller. Ama bununla, bu sendikayı ve Türkiye’deki demokrasi mücadelesine itibarsız hale getirmeye çalışıyorlar’’ diye konuştu.

BDP: Bunlar sistemli saldırı, gözaltındakileri bırakın

BDP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada ise “Kürt sorununun çözümünde barış ve çözüm beklentisinin yükseldiği bir ortamda bu sistemli saldırılar, ülkenin genel demokratikleşme umuduna uygun düşmemektedir. BDP olarak bu saldırıları protesto ediyor, gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz’’ değerlendirmesinde bulunuldu. Arama ve gözaltılarla ilgili yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi: “AKP hükümeti kendisine muhalif hiçbir ses istememekte, her türden örgütlenme çabasını ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Ancak daha önce de defalarca görüldüğü gibi bu operasyonlarla toplumsal muhalefeti susturamayacaktır.”

Belgelere el konmadı

Aramalardan sonra basın toplantısı yapan DİSK ve Genelİş Sendikası Genel Başkanı Erol Ekici, Genel-İş Sendikası’nda yapılan arama sonrası herhangi bir belge ve bilgisayara el konulmadığını belirterek, “Hiçbir güç bizi demokrasi mücadelesinden alıkoyamayacak. Bu yapılmak istenen itibarsızlaştırma operasyonu, üyelerimiz ve ‘hak, hukuk, özgürlük’ diyen halkımız nezdinde bizi itibarsızlaştırmak yerine bize daha büyük itibar katacak” ifadesini kullandı. Liman-İş Sendikası Merkez Yönetim Kurulu tarafından aramalarla ilgili olarak yapılan açıklamada “Baskını haber alan Genel Merkez Yöneticilerimiz sendikaya geldiklerinde, Limanİş Eski Genel Başkanı Hasan Biber’in arandığı ileri sürülmüştür. Hasan Biber, 1992 yılında Genel Başkan seçilmiş 1999 tarihindeki Genel Kurul’da yapılan seçimleri ise kaybederek bu görevinden ayrılmıştır” ifadesine yer verdi.

ERGENEKON BAĞLANTISI

Saldırıların Ergenekon’la bağlantısına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, bu girişimlerin “çözüm sürecini” baltalamak için gündeme getirilen girişimler olduğunu belirterek “Geçmişte de buna benzer şeyler hep olmuştur. Türkiye ne zaman sağlıklı bir sürecin içine girmişse, böyle bir dönem içerisinde zaman zaman derin devlet gibi, zaman zaman Ergenekon tipi bu tür bağlantılar ortaya çıkmış ve bu bağlantılar çerçevesinde de bu tür eylemler her zaman olmuştur. Şu andaki eylem de bunun bir benzeridir” demişti.

Hakikaten de emniyetin kriminal incelemeleri Başbakan Erdoğan’ın “saldırı Ergenekon bağlantılı” ifadesini doğruladı. Türkiye gazetesinin haberine göre, AKP Genel Merkez Binası’na yapılan saldırıda kullanılan NATO standardındaki M72- A2 Anti Tank lav silahının Ergenekon soruşturması kapsamına Ankara Zir Vadisi ‘nde yapılan kazılarda ele geçirilen cephanelikteki lav silahları ile aynı seriden olduğu belirlendi.

Önce elçilik sonra AKP ve bakanlık

DHKP-C örgütü, adını bu yıl önce ABD’nin Ankara büyükelçiliğine yapılan “canlı bomba” saldırıyla gündeme getirdi. Saldırgan, üzerindeki bombayı patlatınca elçilik güvenlik görevlisi Mustafa Akarsu öldü, gazeteci Didem Tuncay yaralandı. Polis, eylemcinin 1997’de Orduevi’ne lav silahıyla saldırının ardından tutuklanan ve 2001’de salıverilen Ecevit Şanlı olduğunu duyurdu. Olayın üzerinden henüz 2 ay geçmeden DHKP-C, Ankara’da yeniden sahne aldı. 19 martta Adalet Bakanlığı’na iki el bombası atıldı, bir personelin eşi yaralandı. Aynı anda AK Parti Genel Merkezi’ne lav silahı ile gerçekleştiren saldırıda ise Başbakan Erdoğan’ın makam odasının olduğu 7’nci kattaki camlar kırıldı, duvarda delik açıldı. Saldırıları gerçekleştiren DHKP- C’li üç militandan Hasan Biberci’nin, Limanİş Sendikası eski Genel Başkanı olduğu ve güvenlik güçlerince “canlı bomba” olarak arandığı ortaya çıktı.