BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  POLİTİKA

BBP lideri Destici: Felaketlerde zorlama bir suçlu arama gayretinde değiliz!

BBP Genel Başkanı Destici, "Yaşanan felaketlerde zorlama bir suçlu arama gayretinde değiliz. Bunun için de 30 yıldan fazla süredir İzmir'i aralıksız yönetenlerin, hesap vermekten kaçsalar bile, bir özeleştiri yapmaları gerekmez mi?" diye konuştu.

Abone ol

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Yaşanan felaketlerde zorlama bir suçlu arama gayretinde değiliz. Bunun için de 30 yıldan fazla süredir İzmir'i aralıksız yönetenlerin, hesap vermekten kaçsalar bile, bir özeleştiri yapmaları gerekmez mi?" dedi.

Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  İzmir'deki deprem sonrası devletin tüm imkanlarıyla birlikte bölgede yaraları sarmaya başladığını belirten Destici, depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, tedavi görenlere acil şifalar diledi.

Hafta sonu bölgeye yaptığı ziyarete değinen Destici, "Tüm kayıplar ülkemizin kaybıdır, milletimizin kaybıdır. Biz büyük bir milletiz, güçlü bir devletiz. Böyle günlerde ve şartlarda, milletimiz, daima, tüm dünyaya örnek olacak bir dayanışma ve erdem göstermiştir. Bundan sonra da göstereceğine yürekten inanıyorum." diye konuştu.

Başka ülkelerde görülen yağma olmadı

Türkiye'de meydana gelen afetlerde ve büyük toplumsal olaylarda, başka ülkelerde sıklıkla görülen "yağma" veya kargaşa ortamını fırsat bilip "münferit ve organize suç patlamaları" gibi olaylara rastlanmadığına dikkati çeken Destici, İzmir halkına karşı sosyal medyada provokatif paylaşımlarda bulunanlar hakkında hukuki sürecin başlatılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Suçlu arama gayretinde değiliz

Yapı güvenliği ve sağlıklı şehirleşme konularına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Destici, sözlerini şöyle sürdürdü: "Belediyelerin yapılaşmayı uydudan takip ettiği, malzeme muayenesinin ultrasonla yapılabildiği bir çağda, kaçak yapılaşmanın halen mümkün olması, riskli binaların tespit edilememesi veya riskli olduğu tespit edilen binalarda insanlarımızın yaşamaya devam etmesi kabul edilemez. Özellikle İzmir depreminde yıkılan ve en çok can kayıplarını verdiğimiz iki apartmanın çürük raporu olmasına rağmen bunların ilgili belediyelerce Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bildirilmemesinin belki de bir olumsuz ve acı sonucunu yaşıyoruz.

Yaşanan felaketlerde zorlama bir suçlu arama gayretinde değiliz. Bunun için de 30 yıldan fazla süredir İzmir'i aralıksız yönetenlerin, hesap vermekten kaçsalar bile, bir özeleştiri yapmaları gerekmez mi? Başka sorumlu ya da suçlu aramaya gerek yok. Kim yönetiyorsa, kim sorumluluk makamında ise elbetteki hesabını o verecek. Artık bunları bizim daha yüksek sesle konuşmamızın vakti gelmiştir, geçmektedir."

Destici, İzmir depreminin tüm yönleriyle araştırılıp, problemlere çözüm bulunması amacıyla TBMM'de grubu olan siyasi partilerin ortak önerisi olarak oylanan ve kabul edilen "Depremde alınması gereken tedbirlerle ilgili Meclis araştırması"na destek ve katkı sağlayacaklarını aktardı.

Terör insanlık suçudur

Avusturya'nın başkenti Viyana'da dün gerçekleşen terör saldırısını kınayan Destici, "Kimi hedef alırsa alsın, kim tarafından yapılırsa yapılsın, maksadı ne olursa olsun, hangi gerekçelere dayanırsa dayansın, terör insanlık suçudur." ifadelerini kullandı. 

Türkiye'nin millet olarak yaklaşık 50 yıldır terörün hedefinde olduğunu işaret eden Destici, şunları kaydetti:

"Avusturya'da yaşanan hadiseden tüm Avrupa, tüm dünya dersler çıkarmalıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun, size ne kadar uzak görünürse görünsün masumların hayatlarına kast eden terör eylemleri sadece insanları değil, insanlığı da yok etmektedir. Terör eylemleri esnasında Avusturya polisi ve mağdur vatandaşlara hayatlarını tehlikeye atarak yardımcı olanların Türk ve Müslüman olmaları, 'İslam' ve 'terör' kelimelerini yan yana getirenlerin çıkarması gereken bir ders olmalıdır.

Emperyalist devletlerin, terör örgütlerini taşeron olarak kullanmalarının, onları silahlandırmalarının, sayısız masum insanın katledilmesine neden olmasının sorumluluğunun yanı sıra akan kanın bir şekilde terörü besleyenlerin üzerlerine sıçrayacağı sonucunun kaçınılmaz bir son olduğudur."