Yenişafak yazarı Şenol Kazancı'dan erken bir soru "Kılıçdaroğlu Baykal'ı aday yapacak mı?"
Abone olGelecek seçimde Nesrin Baytok'un aday gösterilemeyeceğini herkesin bu kadar rahat tahmin etmesi ve bununla birlikte Baykal'ın adaylığı konusunda (en azından) kafaların karışık olmasını neyle izah ediyorsunuz?
Yukarıdaki erken sorunun sahibi Yeni Şafak'tan Şenol Kazancı...
Kazancı sorusuna girizgah teşkil eden kısmı şöyle yazdı:
Biraz erken sorulmuş bir soru, ama hepten yersiz değil.
En geç bir ay içinde gündemimizde olacağını sandığım bir konu. Kişisel fikrim yapmaması gerektiği yönünde. Eski genel başkan olması falan umurumda değil, CHP'de siyaseten daha güçlü yeni bir genel başkan profili çizme ihtiyacı da kanaatimi etkilemiyor. Siyasi mülahazalardan uzak bir yaklaşımım var.
Daha düz bakıyorum ben meseleye.
İkide bir bu hadiseyi hatırlatıyor olmaktan da rahatsızım aslında. Ancak Deniz Baykal'ın zaafiyetinin sadece genel başkanlıktan ayrılmakla tolere edilebilecek basit bir mesele olmadığını düşünüyorum hala.
Yalnızca kendilerini ve ailelerini ilgilendiren kısmından bağımsız olarak da konuşulması gereken bir mesele bu. Toplumu ilgilendiren boyutu pas geçiliyor.
Can sıkıcı bir konu. Konuşmak da dinlemek de istemiyoruz pek. Geçen hafta bir kadının şüpheli ölümü gündemdeydi. Vakanın ahlaki boyutu, hem de hiç beklenmeyen bir yazar tarafından dile getirilince, kadının hatırasına saygısızlık edildiği düşüncesiyle pek çok kişi tepki gösterdi.
Yeni Şafak yazarı Kazancı, can alıcı soruyu satırlarının sonuna sakladı:
Ben de henüz toprağa verilmiş bir insanın arkasından bu derece ağır bir tarif yapılmasını doğru bulmuyorum. Ama benim tek sebebim kadının ölmüş olması değil. Ben yaşanan olayların başkaca yorumlanması mümkün değilken yine de zikredilmesini acımasızlık olarak değerlendirdim. Yani haberi izleyen herkes, istisnasız her akıl sahibi olayı zihninde sorguluyor. Herkesin ilk iki sorusu aynı. Öyleyken bunları ayrıca dile getirmek cidden acımasızlık.
Peki Baykalın kaset olayında neden aynı hassasiyeti göstermiyorum?
Kendileriyle alışverişim var da ondan.
Anayasa gereği sadece seçildikleri bölgeyi değil, hepimizi temsil ediyorlar da ondan.
Aramızda benim gönüllü olarak kurmadığım ama ortadan kaldırmaya da yetkimin olmadığı tuhaf bir vekalet ilişkisi var. Yalanlanmadığı için doğru kahııl ettiğimiz olayın iki tarafının da hala milletvekili olması benden başka kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Kendimi bir vatandaş olarak hakarete uğramış hissediyorum. Milletvekilliğinden istifa etseler benim için de mesele bitecek, bu kadar net.
Cevabını aradığım soru şu aslında: Gelecek seçimde Nesrin Baytok'un aday gösterilemeyeceğini herkesin bu kadar rahat tahmin etmesi ve bununla birlikte Baykal'ın adaylığı konusunda (en azından) kafaların karışık olmasını neyle izah ediyorsunuz?
Genel başkan olduğu için daha ağır bedel ödemesi gereken Baykal değil mi?
Kıbrıslılar bu aralar canımızı sıkıyorlar belki ama şöyle bir atasözleri var, meseleyi anlamamı kolaylaştırıyor: 'Yumurta da taşa çarpsa, taş da yumurtaya, olan yumurtaya olur!'.