BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,74
ALTIN 2.971,30
HABER /  GÜNCEL

Bayrak olayının arkasındaki senaryoyu açıkladı

Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’da Türk bayrağının bir gösterici tarafından indirilmesine ilişkin, "Yazılan senaryo çok açık, eğer o maşa o sı...

Abone ol

Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’da Türk bayrağının bir gösterici tarafından indirilmesine ilişkin, "Yazılan senaryo çok açık, eğer o maşa o sırada vurulursa terör örgütü ve HDP onun üzerinden kitleleri tahrik edecekti. Bu alçakça eylemi gerçekleştirdiğinde de MHP, CHP, paralel basın, malum medya tarafından bayrağın indirilmesi bir fırsat olarak kullanılacaktı" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan konuşmasında, Türkiye İstatistik Kurumu’nun bugün sabah saatlerinde 2014 yılının ilk çeyreği büyüme rakamlarını açıkladığını belirterek, Türkiye ekonomisi yüzde 4.3 oranında büyüdüğünü ifade etti. Ekonominin üzerinde 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinin olumsuz etkisi olduğunu söyleyen Erdoğan, "Aynı zamanda seçim süreci yaşıyorduk. Buna rağmen sanayicilerimiz, esnafımız, çiftçilerimiz morallerini bozmadılar. İstikrara inandılar ve Türkiye’yi büyütmeyi devam ettiler. Biz, 3 Kasım’ın ardından 6 seçimin tamamında mali disipline ve para politikalarına azami hassasiyet gösterdik. Seçimlerin ekonomiyi yıpratmamasına hassasiyet gösterdik. Güven ve istikrar güçlü bir şekilde devam etti. 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri eğer başarıya ulaşmış olsaydı, inanın Türkiye bugün bu rakamlara ulaşmış olamayacaktı. 25 Aralık için hazırlanan sonra panik halinde imha edilen bir iddianame var. Bu iddianame emniyet içindeki bir grup tarafından bir fezleke olarak hazırlanıyor. Usulsüz dinlemeler yapılıyor. İş adamları son derece keyfi iddialarla bu fezlekeye alınıyor. Fezlekenin birçok yerinde dönemin Başbakanı ifadesi geçiyor. Yakın çalışma arkadaşlarım örgüt üyesi olarak gösteriliyor. 25 Aralık’ta kirli emellerini gerçekleştirip, bu darbeyi yapabilselerdi örgüt lideri dedikleri şahsımdan başlayıp, bakan arkadaşlarımı, çalışma arkadaşlarımı Yassıada benzeri mahkemelerde dönemin Başbakanı diyerek yargılayacaklardı. Bunun hazırlıkları yapılmıştı. Bazı işadamlarını bu iddianamenin içine almak için çok şaşırtıcı kriterler kullandılar. Bir işadamına bakıyorlar, oğlu bu paralel yapının okullarında okuyor, fezlekeye almıyorlar. Gazete aboneliğine bakıyorlar, bakıyorlar ki o malum gazetenin abonesi değil o zaman fezlekeye alalım diyorlar. Hukuku işte bu kadar acınası duruma düşürüyorlar. Şüphelinin çocuklarının okuduğu okul, abone olduğu ya da olmadığı gazete ve gazeteler bir hukuk kriteri olarak kullanılıyor" şeklinde konuştu.
"Tüm bu belgeler şimdi ortaya çıkıyor" diyen Başbakan Erdoğan, "Emniyetin bilgisayarından bu belgeler kurtarıldı. Bu aşamadan itibaren hukuk yoluyla tüm bu ve buna benzer girişimlerin hesabı sorulacak. Hiç kimsenin Türkiye’nin istikbaline, ekonomisine, kardeşliğine tuzak kurma hakkı ve haddi yoktur. Bu darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı biz bugün bu büyüme rakamlarını göremeyecektik. Geleceği tamamıyla belirsiz bir ülkede belki de bugün çok derin bir kaosu yaşıyor olacaktık. Mayıs ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre rekor düzeyde artış kaydetti" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Bugün açıklanan büyüme oranlarının ülkemiz, milletimiz, ekonomimiz için hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Aziz milletimizi bu büyük başarıdan dolayı tebrik ediyorum. Sanayici, girişimci, yatırımcı, esnaf, memur, çiftçi özellikle de işçi kardeşlerim başta olmak üzere emeğiyle, aklıyla, cesaretiyle katkı sunan herkese şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan, "Biz, olayların ardındaki asıl niyeti anladığımız, hedefi gördüğümüz için, bunun bilgisine vakıf olduğumuz için gövdemizi, canımızı ortaya koyuyoruz. Haftalarca ’Gezi olaylarının sebebi ağaçtır’ diye propoganda yaptılar. Orada başka hesaplar görülmek isteniyor. Türkiye içinde ve dışında bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğu algısını yaymaya gayret ettiler. Bu operasyonun amacı, hükümeti devirmek, seçilmiş hükümeti mahkemelerde yargılamaktı. Gerek gezi gerekse 17 ve 25 Aralık operasyonlarında, Türkiye uçurumun kenarından döndü. Bu alçakça saldırılar karşısında öfkeli olmayacağız da ne olacağız? Merhum Menderes son derece nazik, duyarlı bir insandı. Millete yaptığı o kadar hizmetin karşısında birilerinin kendisini tutuklayacağına, sonradan idam edileceğine hiç inanmamıştı. Canını verdi ama bize ibretlik bir ders verdi. Sanmayın ki bu Türkiye düşmanları karşısında müsamahakar olursanız’ bunlar amaçlarından vazgeçerler. Bizim hürriyetimizi Türkiye’nin de istikbalini karartmak için yola çıkmış hiç kimseye eyvallah etmeyiz. Ne diyorlar, ’Başbakan çok sert’. Sen benim ülkemin istiklaline kastedeceksin, bu milletin sofrasındaki ekmeğe göz dikeceksin; ben yumuşak başlı olacağım öyle mi, bunu mu istiyorsun? Sen darbe senaryoları yazacaksın, hazırladığın iddianamelere ’dönemin Başbakanı’ ifadesini koyacaksın, ben göz yumacağım öyle mi? Gezi olaylarında, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminde başarısız oldular. Şimdi terör üzerinden yeni bir senaryoyu devreye alma hazırlığı içindeler. Doğu ve Güneydoğu’da ve bazı illerde sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar bir noktaya geldiğini görüyoruz" diye konuştu.

TÜRK BAYRAĞININ İNDİRİLMESİ OLAYI
"Şimdi çıkacak birisi garnizonun duvarlarına asacak" diyen Başbakan Erdoğan, "Ondan sonra Türk bayrağını indirecek, o Türk bayrağını indirirken orada olan görevliler seyredecek. Neymiş, çözüm sürecini sekteye uğratmayalım. Ne demek ya? O garnizonun içine girip de bayrağı indireni, orada her halükarda neyse alacaksın, indireceksin gereğini de yapacaksın. Herhalde ben Ankara’dan gelip o bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim, oradaki görevli bunu indirecek. Burada çözüm süreci, böyle bir şey olmaz. Bunun gereği neyse onu yapmaya mecbursun. Askerin burada bahanesi olamaz. Polisin burada bahanesi olamaz, gereği neyse onu yapacağız. Buradan Güneydoğu’ya, orada yaşayan tüm kardeşlerime sesleniyorum, yollar kesiliyor, ne olacak? Çözüm süreci sekteye uğramasın. Böyle bir mantık olmaz. Gelip yolları kesen bu eşkıyalara, teröristlere orada jandarması da polisi de haddini bildirecek. Durum ne olursa olsun. Bir devletin görevi, yol, can, mal emniyetini sağlamaktır. Eğer sen bunları yapamıyorsan, görevli olarak onlara da biz gerek teftiş gerekse onlarla ilgili yapılması gereken uygulamayı yaparız. Bunları tabii tekrar gözden geçireceğiz. Şu anda ilgili Bakanlıklarımız, kurumlarımız gerekli adımları attı, atıyorlar. Bazıları görevden alındı, alınacak olanlar var, gözaltına alınanlar var. Süreç devam ediyor, edecek" ifadelerine yer verdi.

"MHP YENİDEN ŞEHİT CENAZELERİ GELSİN DİYE PUSUDA BEKLİYOR"
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti Bayrağına bu saldırıyı yapan, hain, alçak, arkadan seyreden alçaklar aslında onları oraya gönderen efendileri tarafından ölmeye gönderilmiş bir piyondan başka bir şey değildir. Silahlı efendileri için, o piyonun kanının, canının onun anne ve babasının acısının zerre kadar değeri yoktur. Vurulup ölmesi için oraya gönderiliyor. Oradaki görevli askeri personel de gerekli tedbiri almayıp bayrağın indirilmesine engel olmayarak bir başka istismarın önünü açtı. Sadece onlar değil, başka istismar çeteleri de var. Bu terörist tel örgüyü aşarak garnizonun içine giriyor ve bu alçakça eylemi gerçekleştiriyor. Bu konuda gerekli araştırma, soruşturma yapılacak ve ihmali olanlardan hesap sorulacak dedim. İki tanesi şu anda görev yerleri değiştirilerek orada görevden alındı. Şu anda bazı zanlılar gözaltına alındı. Kamu görevlileri hakkında da idari soruşturmalar başlatıldı. Yazılan senaryo çok açık, eğer o maşa o sırada vurulursa terör örgütü ve HDP onun üzerinden kitleleri tahrik edecekti ama bu alçakça eylemi gerçekleştirdiğinde de MHP, CHP, paralel basın, malum medya tarafından bayrağın indirilmesi bir fırsat olarak kullanılacaktı. O hain etkisiz hale getirilmedi, beklendiği gibi bayrağımıza yapılan saldırı bir nefret ve ırkçılık vasıtası olarak kullanılmaya başlandı. MHP ve CHP hemen istismara başladılar. Çözüm sürecinden zaten rahatsız olan paralel medya ve diğerleri ırkçılık akan manşetlerini hemen devreye soktular. O hain vurulsaydı, Doğu ve Güneydoğu karıştırılacaktı. Vurulmadı, şimdi Kuzey, Güney, Batı karıştırılmaya, tahrik edilmeye, istismar edilmeye başlandı. Deyim yerindeyse, adeta bıçak sırtında gidiyoruz. Kan tacirlerinin, kaos ve kriz baronlarının pusuda beklendiği, düşmemiz için ellerini ovuşturdukları son derece hassas bir zeminde yürüyoruz. MHP yeniden şehit cenazeleri gelsin diye pusuda bekliyor, çünkü yapacağı hiçbir şey yok. Bir işe de yaradığı yok. Durumu bu. CHP kendisine iktidar alanı açılsın diye her türlü kaos ve krizi besleyerek pusuda bekliyor."
(İHA)