BIST 9.890
DOLAR 35,32
EURO 36,76
ALTIN 2.960,71
HABER /  GÜNCEL

Bayrağı eşine devretti!

Meclis'e giremeyince bayrağı eşine devreden Nazlı Ilıcak, Aksiyon'a çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Abone ol

Aksiyon Dergisi'nden Erdal Şen'in Nazlı Ilıcak'la yaptığı röpürtoaj: Nazlı Ilıcak'tan bayrağı devraldı Kısa süren milletvekilliği döneminde Meclis’in en renkli simalarından biri olan Nazlı Ilıcak bayrağı eşine devretti. Ilıcak’ın eşi AK Parti Milletvekili Emin Şirin iki buçuk ayda 35 soru önergesi vererek adından en çok söz ettiren vekillerden oldu. Geçen dönem Fazilet Partisi milletvekili olarak parlamentoya giren Nazlı Ilıcak, kimi zaman yolsuzluklarla ilgili belgeleri mahkemelere intikal ettiren, kimi zaman tabu sayılan konuları Meclis kürsüsüne taşıyan en sivri dilli vekil olarak hafızalarda yer etti. Ilıcak, Merve Kavakçı ile birlikte Meclis’e girdiği için siyasi yasaklı haline geldi. Meclis’te kendisi yok ama misyonunu eşi sürdürüyor. Bayrağı devralan Emin Şirin, bilindiği gibi 3 Kasım’da AK Parti’den İstanbul Milletvekili seçildi. Nazlı Ilıcak’ın siyasi ömrü yetmediği için soramadıklarını artık eşi soruyor. İki buçuk ayda Meclis’e 35 soru önergesi vererek bu alanda rekor kıran Şirin, Ilıcak gibi flaş olmaya aday. Emin Şirin, iş dünyasının yakından tanıdığı bir isim. Özellikle Ortadoğu ülkelerinde yıllarca ticaret yaptı. Haberx internet sitesinde siyaset üzerine yazıyor. Siyasete sadece bir dönemliğine giren Emin Şirin kendini ‘yolsuzlukları ortaya çıkarmaya adayan, hırsızları kovalayan’ bir milletvekili olarak tanımlıyor. Mücadelesinin eşininkiyle özdeşleştirilmesine tepki göstermese de, “Soru önergelerimi ancak verdikten sonra eşim haberdar oluyor” diyerek kendi tarzını ortaya koyuyor. “O da, ben de doğru bildiğimiz şeyin üstüne sonuna kadar gideriz. Karakterlerimiz benzer” diyor. Üç danışmanı var Emin Şirin’in kısa süre içinde Meclis çalışmalarındaki aktif katılımının arkasında danışmanlarının rolü var. Meclis Başkanlığı vekillere bir danışman tahsis ediyor. Şirin cebinden ödeyerek iki danışman daha istihdam ediyor. Basından da geldiği için gelişen olayları kolaylıkla çözümleyebiliyor; “Danışmanlarımdan biri gazeteci. Mükemmel arşiv çalışmaları yapıyor. İkinci danışmanım Behzat Elbistanlı. Tarım Bakanlığı’nda senelerce genel müdürlük yapmış, çok tecrübeli, devletten emekli bir arkadaşımız. Nadir Ünal adında emekli bir bankacı da üçüncü danışmanım. Haberx sitesinde bir forum açtım. Buraya bugüne kadar 500’ün üzerinde akıllı uslu yazılar geldi. Medyadaki arkadaşlardan, devletteki irtibatlardan kanallar çalışıyor” diye konuşuyor. Meclis çalışmalarından arta kalan zamanını seçim bölgesindeki çalışmalara ayıran Emin Şirin’le Ilıcak’ların Beylerbeyi’ndeki Ahşap Konağı’nda konuştuk. Yanında bulunan Nazlı Ilıcak’a da yeni çıkan Tercüman’ı sorduk. – Soru önergelerinde ilginizi bankacılık konularına yoğunlaştırdınız. Özel bir sebebi var mı? Daha ziyade özerk kurulların çalışmalarına odaklanıyorum. Gerek Enerji, gerekse Çalışma Bakanlığımız kendi bakanlıkları içindeki hassas konulara hiç tereddüt etmeden yürümeye başladılar. Ben bu arada özerk kurullarda boşluk gördüm. SPK’da, BBDK’da. – Devletin herhangi bir birimiyle irtibatınız var mı? MİT ve istihbarat birimleriyle irtibatım yok. Ama gelirse MİT’ten biri ile konuşmaktan hiç imtina etmem. O da devletin şerefli bir görevini yapıyor. Devlette çalışan ama elinde belgesi olan ya bir yolsuzluk ya bir suiistimal ya da yanlışlık görüp de intikal ettirmek isteyen herkese kapım açık. Herkes de beni bildiği için bana geliyor. Ama bunları yaparken dikkat ettiğim şu: Belgeye dayanmayan hiçbir şeyi önemsemiyorum. İmzasızları dikey olarak çöpe atıyorum. – Geçmişte imzasıyla ihbarda bulunanların başının yandığı görüldü. Size ismiyle birlikte bilgi verenler için böyle bir risk var mı? Ben görevimi yaparken hiç bir tereddüdüm yok. Benden hizmet bekleyen insanın da aynı samimiyeti göstermesi lazım. Kimseye zulüm göstertmeyiz, ezdirmeyiz. Benim yüzümden kimsenin başına bir şey gelmez. Partimiz, Recep Tayyip Erdoğan’dan teşkilatın son insanına kadar herkese sahip çıkar. Cevaplar tatmin edici değil – Soru önergelerinize verilen cevaplar tatmin edici mi? Basına intikal eden sorularımın cevapları geldi. BDDK’dan geldi ama tatmin olmadım. Tekrar soracağım. Pamukbank, Yapı Kredi, Demirbank ve diğer bankalarla ilgili çok soru var cevabını alamadığım. 500 belge geldi – Elinize ulaşan imzalı belgelerin sayısı kaça ulaştı? Ağırlığı teşkil eden konular neler? 500’ü geçti. Katiyyen mübalağa etmiyorum. Ağırlığı oluşturan birinci sırada yolsuzluklar. Ardından haksızlıklar. – Yolsuzlukların miktarıyla ilgili bir rakam verebilir misiniz? Örneğin, BDDK hadisesini ele alalım. 20—30 milyar dolar bir rakam görünüyor. İkincisi SSK yolsuzluğu. Senede 3—4 milyar dolar heba oluyor. Üçüncüsü gümrükler meselesi. İçinde maalesef hem siyaset hem bürokrasi var, burada çok büyük kaçaklar var. Alt alta koyduğunuzda Türkiye’nin iç—dış borcunun dörtte biri kadar bir rakam çıkar. En büyük mesele bürokrasi – Bürokrasi önünüze engel çıkarıyor mu? AK Parti’nin en büyük meselesi Irak, Kıbrıs, ekonomi falan değil bürokrasidir. Bu bürokrasi içgüdüsel bir şekilde mücadele veriyor. Bunun tedbiri siyasi iktidarın bürokrasiye hürmet etmesi ama teslim olmamasından geçer. Biz 25 bakana indik ama işler azalmadı. Kanun değişiklikleri yaparak bakanlarımızın milletvekillerinden bakan yardımcısı tayin edilmesini istiyorum. – Sizin aşamadığınız bir konu oldu mu? Ben bir soru sordum, üç hafta oldu hâlâ cevaplarını alamadım. İş—Doğan birleşmesi benim gözümde fevkalade usulsüz bir birleşme. Belediye Başkanı’ndan gelen telefon – Böyle bir işe soyunmanıza tepkiler geliyor mu? Tabandan gelen reaksiyon çok güzel. Bugüne kadar rahatsızlığını ileten bir büyükşehir belediye başkanı bile oldu. Bana telefon etti ve iş takipçiliği ile suçladı; bana başka bir firmayı methetti. Ben de kendisine gerekli yazı ile cevap verdim. Bunlar benim doğru yolda olduğumu gösteriyor. – Nazlı Hanım’ın milletvekilliği dönemi de oldukça aktifti ama kısa sürdü. Onun bitiremediklerini siz mi bitireceksiniz. Nazlı Ilıcak’ın bıraktığı bayrağı Emin Şirin mi devraldı? O da, ben de doğru bildiğimiz şeyin üstüne sonuna kadar gideriz. Haksızlığa uğrayanın yanındayız. O iktidar partisi milletvekili olsaydı yaptıklarının çok daha fazlasını başarırdı. Birçok derde deva olacak işlere imza atardı. Verdiğim soru önergelerinden iki örnek vereyim. Bayrağı devraldık mı almadık mı siz çıkartın. Önergelerin istisnasız hepsinden Nazlı Hanım’ın daha sonra haberi oldu. Meşhur dışişleri komisyon toplantısı bittikten sonra Nazlı Hanım bana telefon etti ‘Ne oldu, ne yaptınız?’ diye sordu. Devlet sırrı, anlatamam dedim. Nazlı Hanım’dan istifade etmemek olmaz – Nazlı Hanım kendine gelen bilgileri size aktarıyor mu? Kendisinin arşiv çalışmaları benim için çok kıymetli. Bu kadar tecrübeli insanın tecrübesinden istifade etmemek de olmaz. – NATO Komisyonu’ndan istifa ettiniz. Gerekçeniz neydi? Grup başkanvekillerimizden birisiyle yaptığımız bir görüşme üzerine oldu. İki komisyonda çalışmamın kayırma gibi bana gösterilen bir teveccüh olduğunu söyleyince, ben böyle bir teveccühü kabul etmediğimi söyledim. – Parti içinde bir uyumsuzluk mu var? Bakın bunlar çatlak değil. 363 kişilik grubu sadece boş bir disiplinle tutmak mümkün değildir. Bunu katılımcılıkla tutabilirsiniz. AK Parti’nin temellerinden bir tanesi de Necmettin Erbakan ile Oğuzhan Astiltürk’ün çalışma tarzına uymuyor. Katılımcılık açısından bir fark var. Bazı arkadaşlarımız bunun sistematiğini bulamadılar. Medya ile ilişkiler bozuk – Hükümetin en büyük eksikliği ne? Yaptıklarını doğru dürüst izah edememesi. İhale Kanunu’nda 50 tane sakatlık vardı. Bunları bir türlü izah edemiyoruz. Medya ile ilişkilerimiz doğru dürüst çalışmıyor. Kemal Unakıtan gece gündüz çalışıyor, adamcağız yaptığını anlatamıyor. Kendisi bu af kapsamı içinde kalmadığı halde öyle lanse edildi ve birşey söylenemiyor. Yaşar Yakış dünyanın en samimi, en çalışkan insanlarından bir tanesi. Adam neredeyse vatan haini ilan edildi. Bizim medya ilişkilerimizde müthiş bir bozukluk ve başıboşluk var. NAZLI ILICAK: TERCÜMAN UMDUĞUMDAN FAZLA SATTI – Nazlı Hanım, eşiniz dışişleri komisyonunda neler konuşulduğunu size sır diye söylememiş. Ertesi gün bütün gazetelerde bu toplantının ayrıntıları yer alınca ne yaptınız? Garip buldum tabii. Sen bana söylemedin, bak bütün gazetelerde çıktı, boşuna saklamışsın dedim. Ama o zaman Tercüman çıkmamıştı. Eğer çıksaydı ben bu işin peşini bırakmazdım. Tercüman olsaydı zaten Emin’e de sormazdım, yakışık almazdı. Öyle bir gizli toplantıyı haber yapmak maksadıyla eşimden almak onu da zor durumda bırakır ama komisyon toplantılarından bilgi almamak mümkün değil. Biri vermezse diğeri verir. – Tercüman’a gösterilen ilgi beklediğiniz gibi mi? Beklentimizin üzerinde teveccüh gördük, bir hasret varmış demek ki. Duygusal yönü ağır basıyordu kampanyanın. Maalesef korsan gazete çıktığı için 50–60 bin daha çok gazete satacak iken onlara kaptırdık. Daha hâlâ yönünü bulamayanlar var. Biz yine de ümit ettiğimizi bulduk. Fikir gazeteleri çok yüksek tirajlı olmamasına rağmen ilk üç dört gazetenin arasında bulunuyoruz. İlk çıktığımızda 270—300 arasında sattık. – Bu çıtayı koruyabilecek misiniz? Fiyat artırarak hangi noktaya oturduğumuzu görmemiz lazım. Ben Mehmet Ali’ye, ‘normal fiyatımıza geldiğimizde 100 bin satsak bile bundan memnun olmamız lazım’ diyordum. Ayrıca Fethullah Gülen’in “Sonsuz Nur” kitabını vermeye başladık. Müspet yankılar aldım. Ben her zaman Gülen’e saygı gösterdim. İsterse mahkeme mahkum etse bile sevip saymaya devam edeceğim.