Baykuş’tan korkumuz yok, biz şahinler sürüsüyüz!.
Mazlumların son kalesinin Türkiye olduğunu, gözlerinin ve dualarının Türkiye’nin üzerinde olduğunu biliyor..
Osmanlı bir derstir.
Osmanlı sultanlarının cihan hakimiyeti idealleri, şehzadelerin baba
nasihatleriyle nasıl yol haritalarına yön verdiği çok
önemlidir.
Cihan Devleti’nin kurulması ve uzun ömürlü olmasında da,
yıkılmasında da önemli sırlar yatmaktadır.
Her şeyden önce koskoca bir dünya devletinin ortaya çıkmasındaki sırları iyi anlamak gerekir..
Devletin kurucusu Osman Gazi’nin kayınpederi olan Şeyh
Edebali’nin damadına verdiği nasihat, bugün idealler peşinde
koşan Türkiye içinde çok şey anlatır..
Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye vermiş olduğu nasihatin bir bölümünde
şu sözleri söyler:
“Oğul, dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün
fethedilmemiş sırlar, bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak senin
fazilet ve erdemlerinle gün ışığına akacaktır..”
Bu nasihat sözlerinden de anlaşılacağı üzere, koskoca devletin temelleri; dünyayı tanımak ve onu gözünde fazla büyütmeden, sırlarını, bilinmeyenlerini ve görünmeyenlerini fethetme idealleri ile atılmıştır.
Dünya hakimiyeti, Osmanlı için daima en büyük ideal olmuş ve bu ideali bütün padişahlar taşımıştır.
Osman Gazi Bursa önlerine kadar gelerek ölüm döşeğindeyken, oğlu
Orhan Gazi’ye dönmüş ve uzaktan parıldayan bir manastırın kubbesini
işaret edip;
“Beni şu gümüşlü kubbenin altına gömünüz” demiştir.
Yani ölüm döşeğindeyken bile Bursa’nın fethedilmesini hedef
göstermiştir.
***
Orhan Gazi’nin oğlu Murad Bey’e verdiği nasihatinde şu cümleleri de dikkat çekicidir “Oğul Rumeli Hristiyanları rahat durmayacaktır? Sen o yöne doğru yürü! Konstantiniyye’yi ya fethet ya da fethe hazırla! Diğer Türk beyleri ile iyi geçinmeye çalış! Osmanlı’ya iki kıta üzerinde hükmetmek yetmez! Zira Allah’ın azmi iki kıtaya sığmayacak kadar büyük bir davadır! Selçukluların vârisi biz olduğumuz gibi, Roma’nın da vârisi biziz..”
***
Ya Murad Hüdavendigâr’ın, Kosova Meydan Savaşı’nda, askerlerine yaptığı konuşmanın şu cümleleri, “Yiğitlerim, bugün sizin sevginizle titreyen şu Kosova Meydanı, Allah’ın izni ile muzaffer bir şekilde dalgalanacak, şanlı sancağımızın Macaristan içlerine doğru gitmesini, bundan sonra hiçbir düşman hamlesi durdurmayacaktır.”
***
Yıldırım Bâyezid Han’a, cülusu için tebrik etmeye gelen yabancı ülkelerin elçileri tarafından, Osmanlı’nın ilerlemesinin devam edip etmeyeceği sorulmuş ve Padişah elçilere şu cevabı vermiştir:
“Roma’ya kadar ilerleyeceğim!”
Hedefe bakın..
Çelebi Mehmed, yaptırmış olduğu eserlerin kitabelerine “Şarkın ve garbın padişahı, Arab ve Acem’in hakanı” diye yazdırmış ve hakimiyet alanının nereler olabileceğini belirlemiştir.
Sultan II. Murad Han ise tahta çıktıktan sonra yeniçeri kışlalarının merkez binasına gelmiş ve Yeniçeri Ağası, Padişaha; “Asker kullarının siz Padişah Hazretleri’nden niyazı odur ki, ilk seferiniz Batı Roma üzerine ola..” demiş ve
Padişah da; “İnşallah” diye cevap vermiştir.
***
Hacı Bayram-ı Veli, Sultan II. Murad Han’a bakın ne
söylemiştir..
“Siz, büyük dedenizin buyurduğu ‘cihadı terk etmeyiniz!’ düsturuna
uyduğunuz takdirde, fetihleriniz genişleyecek, bir gün Roma
toprağını da tamamen ele geçireceksiniz..”
Devam edelim..
Sultan II. Murad Han vefatı sırasında, oğlu II. Mehmed’e;
“Oğlum, Konstantiniyye’yi fetheyleyesin..” diye
vasiyet etmiştir.
Ve bu vasiyet üzerine II. Mehmet Han, padişah olur olmaz; “Ya Bizans bizi alır, ya da biz Bizans’ı alırız..” diyerek Konstantiniyye’yi fethedip İstanbul yapmış, Cihan Padişahı ve Fatih unvanlarını haklı olarak almış, gerçek cihan hakimiyetini kurmuştur.
***
Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır’ın fethinden sonra, 10 Eylül
1517’de Kâhire’den İstanbul’a dönerken söylediği şu sözler, Osmanlı
Türk hakimiyetinin ne kadar geniş ufuklara yöneldiğini açıkça
ortaya koyar.
“Gönül ister ki, Afrika’nın Kuzey’inden Endülüs’e çıkayım ve sonra
Balkanlar üzerinden tekrar İstanbul’a döneyim!'
Yine Yavuz Sultan Selim Han, bir gün sadrazamı Pîrî Mehmed
Paşa’yı yanına çağırmış ve harita üzerinde, yüzyıllar sonra açılmış
olan Süveyş Kanalı’nın olduğu yeri işaret ederek;
“Şuradan Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlar ve deryâdan Hindistan’a
giderim” demiştir.
Hep büyük idealler..
***
Kanuni Sultan Süleyman Han’ın, Fransuva’ya yazdığı cevabî
mektubun şu giriş cümleleri, merkezi Türk hakimiyetinin tam olarak
uygulandığının açık bir vesikasıdır:
“Ben ki Azerbaycan’ın, Anadolu’nun, Rumeli’nin, Balkanlar’ın,
Karaman’ın, Irak’ın, Arabistan’ın, Mısır’ın, karaların ve
denizlerin sultanı Yavuz Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman
Han’ım..”
***
Görüldüğü gibi..
Osmanlı yönetenleri ile büyük idealleri olan bir
devletti.
Çöküş yıllarında, yapılan birbirinden büyük hatalar, oyuna gelişler
ve her bir yenilginin, devrin padişahını derinden üzdüğü ve çoğunun
kederden öldüğü, tarihî bir gerçektir.
Bakın Sultan Abdülaziz Han’ın İngiltere ve Fransa’ya yapmış
olduğu diplomatik seyahat esnasında “Atalarımız Batı’ya at
sırtında fethetmek için giderlerdi. Bizler ise şimdi tren ve
vapurla, ancak diplomatik seyahat için
gidebiliyoruz” diye serzenişte bulunması, geçmişteki
dünya hakimiyetine nasıl özlem duyduğunu gösterirken, çok ama çok
anlamlıdır.
O nedenle ders almak
gerekmektedir..
***
Neden bunları yazdım..
Sultan Alparslan’dan Kanuni’ye, Fatih’ten Yavuz’a ve Mustafa Kemal’e kadar hep büyük liderlerle büyük idealler peşinde koşan bir millet olduk..
Çünkü genlerimizde var bu..
Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde üzerine çökmeye çalışanları bertaraf ederek 100. yılına büyük ideallerle koşmaya çalışıyor.
O nedenle 1071 ile başlayan 1453 ile devam eden 1923 ile süren muhteşem tarihimizin yeni halkası olarak ortaya konulan 2023 hedefine hep birlikte 'Osmanlıda bizim Cumhurıyette' diyerek yürümek zorundayız..
Bugün gelişen, büyüyen, kendi ayakları üzerinde durarak 2023 hedefini dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak için belirleyen Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmak istenmesinin nedeni, işte o büyük idealleridir..
Bugünde.
Bir tarafta yine Bizans’ın torunları..
Diğer tarafta elele Osmanlı’nın torunları ve Cumhuriyet’in çocukları gerçeği vardır..
Bayrağı tarihini çok iyi özümsemiş büyük hayaller peşinde koşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan taşıyor..
Onun 14 yıldır büyük bir kararlılıkla, büyük ideallerle Türkiye’nin önüne koyduğu 2023 hedefinin tarihsel olarak çok büyük anlamı vardır.
Çünkü dünyadaki bütün mazlumların son kalesinin Türkiye olduğunu, gözlerinin ve dualarının Türkiye’nin üzerinde olduğunu ataları gibi iyi biliyor..
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye verdiği nasihatı Erdoğan
kendisine verilmiş gibi hafızasına
yerleştirmiş..
“Oğul, dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün
fethedilmemiş sırlar, bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak senin
fazilet ve erdemlerinle gün ışığına akacaktır..”
***
Fatih Sultan Mehmed Han'ın güzel bir sözü var..
Der ki..
“Baykuştan pervamız (korkumuz) yok, biz şahinler sürüsüyüz..”
İşte Türkiye bugün, Reis-i Cumhuru Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde baykuşlara karşı ‘ŞAHİN’ gibi duruş sergiliyor.
Bütün mücadele işte budur!