CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Ek protokolün deklarasyonla birlikte TBMM'ye sunulması, daha şimdiden bir kriz konusu haline getirildi'' dedi.
Abone olDeniz Baykal, yaptığı yazılı açıklamada, ek protokol ile birlikte deklarasyonun onaya sunulması konusunda TBMM'nin iradesine ''ipotek konulmak istendiğini'' savundu. Baykal, açıklamasında şunları kaydetti: ''Ek protokolün TBMM'nin onayına sunulması konusu, daha şimdiden bir kriz konusu haline gelmiştir. Başbakan, önceki gün ek protokolün TBMM'nin onayına sunulmasına gerek olmadığını söylemiş, ama AB'nin Genişlemeden Sorumlu Temsilcisi Olli Rehn'e 'Meclis'ten geçecek' sözü verilmiştir. Gecikme olmaksızın ek protokolün TBMM'nin onayına sunulmasını isteyen Olli Rehn, gazetecilere bilgi verirken bu konuda söz aldığını açıklamıştır. Ek protokol Meclis'e sunulmadan, TBMM'de görüşülüp karara bağlanmadan Rehn, 'söz aldım' diyor. Öyle anlaşılıyor ki, o isteğini belirtmiş ve kendisine parlamento adına söz verilmiştir. Bu, TBMM'nin iradesine ipotek koymaktır. Bu, çok yanlış, hukuk ve parlamenter demokrasi anlayışına aykırı bir davranıştır. Ayrıca, hükümetin ek protokole imza atarken bu protokolle ilgili olarak kabul ettiği deklarasyonun TBMM'ye getirilip getirilmemesi de tartışma konusu yapılmak istenmektedir. Hükümet o protokolle Rum gemileriyle uçaklarının havaalanlarımıza, limanlarımıza gelemeyeceğini kabul etmişti. Şimdi açıklama bekliyoruz. Hükümet, aynı düşünceyi taşıyor mu, taşımıyor mu?'' -''RUM YÖNETİMİNİ TANIMA ANLAYIŞINA DÖNÜŞTÜ''- CHP Genel Başkanı Baykal, 3 Ekim'de kabul edilen müzakere çerçeve belgesiyle Ankara Anlaşması'nın çerçevesini genişletme kararının artık fiilen ''Rum yönetimini resmen tanıma anlayışına, uygulamasına dönüştüğünü'' savunarak, ''Bu belge ve Olli Rehn'e verilen söz birlikte değerlendirildiğinde çelişkiler ile TBMM'nin iradesini yok sayma anlayışı açıkça görülmektedir'' dedi. Birinci çelişkinin ek protokole bağlı olarak açıklanan deklarasyona ''Rum gemileri ile uçaklarının Türk limanlarına, havaalanlarına giremeyeceğinin, buralara alınmayacağının'' yazılması, ancak 3 Ekim'de imzalanan çerçeve belgesiyle bunun tersinin kabul edilmesi olduğunu ileri süren Baykal, çerçeve belgesinde bu sorunun 2006'da çözülmesinin hükme bağlandığını ifade etti. Baykal, şöyle devam etti: ''İkinci çelişki, hükümet, ek protokolü imzalarken deklarasyon yayınlamıştır. Ama, şimdi ek protokolün TBMM'nin onayına deklarasyonla mı, yoksa deklarasyonsuz mu getirileceği tartışılmaktadır. Deklarasyonu ek protokolün parçası sayan hükümetin bu tavrı bir başka çelişkidir. Üçüncü çelişki, Başbakan'ın 'ek deklarasyonun TBMM'ye sunulmasına gerek yok' demesi, hemen arkasından AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'e 'TBMM'den geçecek' sözünün verilmesidir. Başbakan'ın 'görüşmeye gerek yok' açıklamasından sonra, Rehn'in 'ben söz aldım, güvence aldım, Meclis'ten geçecek' demesi, AB temsilcisine Meclis'in iradesi yok sayılarak, o iradeye ipotek konularak güvence verildiğini göstermektedir. Bütün bunlar, hükümetin AB ile ilgili olarak başından beri yanlış, çelişkilerle dolu, tutarsız ve Meclis iradesine saygısız bir siyaset izlediğinin somut göstergeleridir. Bunları dikkatle, üzüntüyle izliyoruz. AB ile ilişkiler konusunda başından beri yanlış üzerine yanlış yapan, TBMM'nin iradesine ambargo koyan, iradeyi ipotek altına almaya çalışan hükümet, ek protokolü deklarasyonla birlikte TBMM'nin onayına sunacak mı, sunmayacak mı bunu görmek istiyoruz.''