Kürt açılımında gözler Baykal'ın ne diyeceğine çevrildi. CHP lideri kırmızı çizgilerini ve önerilerini sıraladı.
Abone olCHP açılım sürecine katkı sunacak mı? 1989 yılında Kürt raporu hazırlanırken Baykal da vardı. Süon gelişmeler ışığında Baykal'ın tavrı merak ediliyordu.
Milliyet yazarı Fikret Bila, CHP lideri Deniz Baykal ile görüştü. Buna göre Baykal'ın 2 kırmızı çizgisi var. Ayrıca hükümete de 4 somut öneri sunuyor.
Kırmızı çizgiler
Baykal, bu soruma yanıt vermeden daha önce de yansıttığım iki kırmızı çizgisini tekrarlıyor:
1- Egemenliğin kısmen de olsa devri anlamına gelecek düzenlemeler olmaz,
2- Milli eğitime etnisite sokulmaz
Öneriler
1- İkinci sınıf hissettirmeyecek adımlar: “Devlet yönetiminin zihinsel bir değişim geçirmesi gerekiyor. Bu amaçla, kamu hizmet anlayışı ve bu hizmeti veren kamu görevlilerinin yaklaşımı değişmeli. Bu değişimi sağlamak üzere kamu görevlileri hazırlanmalı, eğitilmeli. Bunun anlamı şu: Kamu hizmeti verecek görevliler, insanlara sırf etnik kimlikleri yüzünden ikinci sınıf muamele etmeyecekler.”
2- Eğitim yatırımı yapılmalı: “Güneydoğu’da yaşayan gençler için en kaliteli eğitim yatırımları yapılacak. Bilkent’in projesinde olduğu gibi. Erzurum’a lise açtılar. Güneydoğu’daki bütün illere Türkiye’nin en iyi Anadolu liseleri, fen liseleri ve kolejleri açılacak. Orada okuyacak gençler, Türkiye’nin tümü hakkında söz söyleme, karar alma hakları olduğuna inanacak ve bunu görecekler. Türkiye’nin kendilerine emanet edileceğine güven duyacaklar.”
3- Kamu ekonomik işletmeleri: “Bölgeye kamu ekonomik işletmeleri açılmalı. Bunu özel sektör yapmaz, yapamaz. O halde kamu ekonomik işletmeciliği bölgede yaygınlaştırılmalı. Eskiden olduğu gibi Sümerbank, Etibank, Zirai Donatım gibi kurumlar bu bölgede aktif hale getirilmeli, kamu ekonomik girişimciliği canlandırılmalı. Bu yatırımlar kâr hesabıyla değil sosyal fayda-sosyal maliyet esasıyla çalışacak.”
4- GAP hızlanmalı: “GAP yatırımları yavaşlamış, neredeyse durmuş halde. GAP yatırımlarının hızlandırılması şart. GAP’ta 1.8 milyon hektar arazinin sulanması hedefleniyordu, sulanabilen arazi 240 bin hektarda kaldı. Sulama yatırımlarının tarımsal yatırımlar içindeki payı 1996’da yüzde 11.7’ydi, 2008’de yüzde 8.7’ye düştü. DSİ’nin sulama yatırımları içinde GAP’ın payı 2002’de yüzde 21’di, 2007’de yüzde 10 düştü. Esas sorun burada. Bu yatırımların hızlandırılması şart.”