BIST 9.673
DOLAR 35,16
EURO 36,57
ALTIN 2.959,13
HABER /  GÜNCEL

Baykal'ın hedefi Çankaya Köşkü

Altan'ın iddiasına göre Baykal, yakın durmaya çalıştığı ordunun desteğini alarak Çankaya'ya çıkmayı planlıyor.

Abone ol

Ahmet Altan, www.gazetem.net sitesinde yazdığı yazıda, Baykal'ın hedefini şöyle anlatıyor: Baykal, sol, sağ ve köylülük... Kendisine “sosyal demokrat” demekten hoşlanan Deniz Baykal’ın izlediği politikaya baktığımda, bu politikayla halkın çıkarları arasında bir ilişki kuramıyorum. Bu benim eksikliğim olabilir ama böyle bir ilişkiyi kurabilen, Baykal’ın politikasının bu halkı daha zengin ve daha özgür kılmaya yönelik projeler içerdiğini söyleyen kimseye de rastlamadım. Baykal’ın, ön plana çıkardığı Onur Öymen aracılığıyla bütün varlığını ordunun bir kesiminin sözcülüğüne adadığını görebiliyorum ancak. Bugüne dek, ordu sözcülüğüyle halktan oy alabilmiş bir parti de yok. Peki ne yapmak istiyor Baykal? Partisini ve kendisini politikadan silinmenin eşiğine getiren bu politikayı inatla sürdürmesinin sebebi ne? Tümüyle yanılıyor olabilirim ama ben sadece tek bir amaç görebiliyorum burada. Baykal, ordu desteğiyle cumhurbaşkanlığına tırmanmak istiyor. Yaklaşan Çankaya seçimlerinin bugün izlenen politikalarda önemli bir faktör olabileceğini sanıyorum. Eğer benim bu yaklaşımım yanlışsa, bir parti liderinin politikalarını hatalı bir şekilde yorumluyorsam, o zaman, kendisine “sol” diyen CHP’nin izlediği bu “esrarengiz” politikanın amacını bize anlatması gerekir. “Sol” etiketini sahiplenmeye kalkmanın, siyasi yelpazenin solunu tutmak istemenin, kendisine sol diyen partiye yüklediği sorumluklar var; bu partinin, izlediği politikanın hedeflerini, neden bu politikaların sol diye tanımlanması gerektiğini anlatmasını beklemek hakkına sahibiz. Böylesine devlet eksenli bir politikayı “sol” diye sunmanın, gerçek solcuların oylarını sahte bir etiketle toplamak istemenin, politik bir dolandırıcılık olmaması için “solculukla” bu politikalar arasındaki ilişki açıkça ortaya konmalı. Ama sanırım CHP ve Baykal, böyle bir açıklama yapamayacak, politikalarına böyle bir netlik kazandıramayacak. Orası hep bulanık kalacak. CHP, gerçek bir sol parti olamayacak. Bugün, sola düşen “toplumu ve devleti dönüştürme” görevini sağ bir parti olan AK Parti üstleniyor. Kökleri itibariyle sağcı, izlediği politikalar itibariyle de solcu bir görüntü çizen AKP, tek başına sağcılığı da solculuğu da kucaklıyor. Onu neredeyse tümüyle rakipsiz bırakan, bütün kamuoyu yoklamalarında oylarının yüzde ellinin üstünde görünmesinin nedeni de sanırım bu. AKP, Kıbrıs sorununu çözerek, Avrupa Birliği yolunda çok önemli adımlar atarak, demokratikleşme paketleri hazırlayarak, enflasyonu düşürerek, yolsuzluklarla mücadele ederek “sol” bir partiyi işlevsiz bırakmış gibi gözüküyor. Gerçekten öyle mi? Ben, sol bir partiye hala çok önemli görevler düştüğü kanaatindeyim. AKP, Türkiye’nin gerçek sorunlarına ulaşmamıza engel olan o kalın ve sert “kabuğu” soyuyor, o kabuğun altından çıkacak asıl sorunlarımız. Adalet, eğitim, sağlık alanlarında ne kadar büyük dertlerimiz olduğunu o zaman daha iyi anlayacağız. O dertleri çözmek için yeni projelere ihtiyaç duyacağız. Ama bütün sorunların “anası” olan büyük sorun esas köylülük meselesinde çarpacak yüzümüze. Türkiye, Avrupa’nın tek köylü toplumu. Yüzyıllardır çözülemeyen bu köylülük, özgürlüğümüzün, zenginliğimizin, zihinsel gelişimimizin önündeki en büyük engel. Üretimin ve verimliliğin artmamasının en temel nedeni. Çok yakında yüzyüze kalacağımız bu sorunu, kalabalık bir köylü nüfusu acılara garketmeden çözebilmek, Türkiye’nin gelişimini sağlayacak yolu insanları sefil etmeden açabilmek için yeni bakış açılarına, önerilere, projelere ihtiyacımız var. Köylü bir toplumdan çağdaş bir toplum çıkarabilmek büyük bir devrim gerektirecek. Kendini işlevsiz, nedensiz, amaçsız gören solun çözmek için harekete geçebileceği, değişimin liderliğini sağın elinden alabileceği bir alan bu. Böyle bir liderliğe talip bir sol parti var mı? Bu sorun için çözüm öneren bir sol parti var mı? Eğer yoksa bu toplum çolak demektir. Ve bizim kendisine sol diyen partimizin macerası ancak bir çizgi roman olur: “Temel Reis, Çankaya’da...”