Başbakan Erdoğan'ın hedefinde Baykal vardı. CHP liderinin iddialarını ciddiyetsizlikle eleştirdi.
Abone olBaşbakan Erdoğan, Baykal'ı iftiralarıyla halkın kafasını bulandırmak ve zehirlemekle suçladı. Baykal'ın Cheney'e dert yandığı iddiasına Erdoğan, "Ne istediğini bilmeyen çocuklar gibi sızlanmayı bırak sayın Baykal. Biraz ciddi ol ülkeye faydan olsun" diye çıkıştı.
Erdoğan ayrıca 23 Nisan Egemenlik bayramına ilişkin sözleri de ilginçti. Cumhuriyet'i ordunun kurduğuna dair görüşlere gönderme yapan Erdoğan "TBMM kurtuluş savaşının karagahı olmuştur. Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşımızdan muzaffer olarak çıkan da cumhuriyetimizi kuran da o Millet Meclisidir. " dedi.
Sendikalara da seslenen Erdoğan, 1 Mayıs kutlamaları için Taksim ısarından vazgeçmeleri çağrısında bulundu.
İşte grup toplantısındaki konuşmasından önemli bölümler:
Çok anlamlı bir haftayı idrak ediyoruz. Yarın 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Meclis'in açılışının 88. yıl dönümünü kutluyoruz. Milli egemenlik kavramı milletin pusulası olmuştur.
Çağdaşlaşma istikameti 23 Nisan 1920'de belli olmuştur. Bugün sahip olduğumuz kavramların temelinde milli egemenlik fikri vardır. Demokrasi siyasi iradenin meşruiyetini halka dayandırır. Tecelli ettiği yer Meclis'tir.
MEŞRUİYET MİLLETE DAYANIR
Demokrasi siyasi idarenin, meşruiyetini millete, topluma, halkın iradesine dayandıran bir düzendir. Demokratik sistemlerde, meşruiyetin kaynağı millette olmuştur. Onun için çatısı altında bulunduğumuz bu yüce Meclis, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimizin kalbidir.
Demokrasinin mümkün olabilmesi, millet dışında bir siyasi meşruiyet kriterinin dışlanmasını gerektirir. Siyasi meşruiyeti keyfilikten ve şahsilikten arındırarak, milleti meşruiyetin yegane kaynağı haline getirmeden, demokrasiden söz edilemez. İşte bu sebeple milli egemenlik, demokrasiyi mümkün ve zorunlu kılan bir ilkedir.
Meşruiyeti millete veren milli egemenlik fikri, siyasi temsilin de millete dayandırılmasını gerektirmekte, monarşik bir yapıya izin vermemektedir. Hiç kimse, milletten almadığı bir temsil yetkisini kullanamaz. Bu, seçkin bir zümrenin, bir grubun, bir cemaatin değil, bir bütün olarak milletin söz sahibi olması, hiçbir grup ya da zümrenin toplumu tahakküm altına almaması esasına dayanan bir yönetimdir.
Milli egemenliğin gölgelenmek istendiğine şahit oluyoruz. Otoriter ve dayatmacı fikirler şu konjoktörde gündeme daha rahat sokulabiliyor.
CUMHURİYETİN KARARGAHI MECLİS OLDU
Zaman zaman demokrasi dışı yollarla bu millet egemenliğine gölge düştüğünü görüyoruz. Meclis'in varlık sebebi egemenliğin güçlendirilmesidir. Kimileri bazen çıkıp millet iradesini sulandırmaya kalkabiliyor. Onlara inkılap tarihimizi yeniden okumalarını tavsiye ediyorum. TBMM kurtuluş savaşının karargahı olmuştur. En zor zamanlarda bile Meclis devre dışı bırakılmamıştır. Atatürk en zor zamanlarda Meclis iradesine başvurdu. Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşımızdan muzaffer olarak çıkan da cumhuriyetimizi kuran da o Millet Meclisidir.
LAİKLİĞİN GÜVENCESİ MİLETTİR
Bugün hala Atatürk'ün arkasına saklananlar milli milletin iradesini tehdit olarak algılayanları anlamakta zorluk çekiyorum. Bu Atatürk'e ve laiklik anlayışına en büyük haksızlıktır. Merak etmeyin size rağmen laikliğin güvencesi millettir.
Belirli bir aşamadan geçirildikten sonra 1937'de oylanarak Anayasa'ya girmiştir. Atatürk'ün arkasına saklanarak milleti tehdit olarak görünleri anlamak mümkün değildir. Rahat olun size rağmen laikliğin güvencesi millettir.
TEK YAPTIKLARI ŞEY KARŞI OLMAK
Demokratik görünümlü otoriter zihniyetleri ne yazık ki bulmak mümkündür.
İktidarı daha iyisi yapmaya zorlamak tek yaptıkları her yeniliğe milletin hayrına mı şerrine mı karşı çıkmaktır. Bu anlayış "bana yar olmayanı kimseye yar etmem" anlayışıdır
MUHALEFETİN "HERKES KAYBETSİN" SAPLANTISI
İktidarın su içme ihtimali olan her kuyuya zehir atma gayretidir. Unutmasınlar ki milletin bu su kaynakları yarın onlara da lazım olmayacak mı? "Ben kazanamayacaksam herkes kaybetsin" saplantısından kurtulun. Gelin çaresizlikten kurtulun. Milletin sesine kulak verin sizin de kazanma şansınız olabilir.
Muhalefetin tavrını ressamların sürrealist akımlara benzetiyorum. Gerçeküstücü bir siyaset çizgisi izliyorlar. Sayın Baykal diline doladı. Cheney'e kapatma davası hakkında şikayette bulunmuşum. Kendisine bile yakışmayan bu iftrayı Başbakanlık ve ABD makamları resmen yalanladı.
ÇOCUKLAR GİBİ SIZLANMA
Baykal bu tavrını bıraktı mı? Baykal'ın amacı temiz suya zehir katmak, kafa karıştırmak zihin bulandırmak. Şimdi diyor ki Başbakan bizzat yalanlasın. Ben yalanlıyorum. İnanıyor msun?
BİRAZ CİDDİ OL ÜLKEYE FAYDAN OLSUN
Akşam başka sabah başka konuşur yapısı bu. Neye dayanarak konuşuyorsun. Hiç sıkılma yok. Ne yapayım. Oyun oynamıyoruz. Ne istediğini bilmeyen çocuklar gibi sızlanmayı bırak sayın Baykal. Biraz ciddi ol ülkeye faydan olsun.
DÜNYA SİZİ AYIPLIYOR
İkinci iddia, AB'ye şikayet konusu... Meclis Başkanı bunu yalanlıyor. Bildiriye imza koyanlar yalanlıyor. Ama Sayın baykal'ın umurunda değil. Nereden baksan akla ziyan bir tartışma. Kapatma davasıyla ilgili Türkiye'de olup bitenden dünyanın haberi olmayacak mı? Dünyada yansıması olmayacak mı? Nedir bu olay anlamak istiyorlar. Sizin nerede durduğunuz ortada. Üzücü durumun sorumlusu sizlersiniz. Kafanızı daha ne kadar kuma gömeceksiniz? Dünya bizi değil sizi ayıplıyor.
OKUMA YAZMANIZ YOK MU?
Yapılan düzenleme 301. maddeyi ortadan kaldıırmıyor. Türk milleti ifadesi aynen var. Türklük lerine Türk milleti getirildi. Nasıl olur da Türk milletini parçalıyorlar söyleyebilirsiniz. Nereden ne kaçırılmış? Hakaret suç olmaktan çıkarılmıyor eleştiri suç olmaktan çıkarıldı. Soruşturma izni Adalet Bakanlığı'na bağlandı.
GERÇEKÇİ MUHALEFET LAZIM
Bize gerçekçi muhalefet lazım. Yapıcı eleştirinizden biz de kazanırız siz de kazanırsınız. Biz hiç bir zaman istediğimizi yaparız anlayışında olmadık. 70 milyon vatandaşın iktidarı olduğunuz vurguladık.
Çoğunluğun iradesini değersizleştiren dikten ettiren bir anlayışı bize hiç kimse kabul ettiremez. Demokrasinin tam anlamıyla savunucusu olduk. Demokratikleşme mücadelesinden geri durmayacağız..
ÇOCUKLARIMIZA NASIL BİR DÜNYA BIRAKIYORUZ
Çocuklarımız bizlerden bir kaç adım dana önde olacaklar. Önde olmazlarsa sorun bizler oluruz. Demokrasimiz güçlendikçe ekonomi o oranda büyür. Çocuklarımızın iş üreten siyasete ihtiyacı var. Krizler Türkiyesiydi devraldığımız hükümet. Şimdi bakıyorum değerlendirme yapıyorlar. Ülkeyi sattılar peşkeş çattılar diyorlar. Yoksa siz okuma yazma bilmiyorsunuz.
Sadece bizim IMF'ye ödediğimiz rakam 16.5 milyar dolar ödedik. Merkez Bankası'nda şimdi artı 45 milyar dolar rezerv var. Hesap ortada.. 2002'de 230 milyar dolardı şimdi 659 milyar dolara çıktı.
SENDİKALARA TAKSİM ÇARISI
1 Mayıs'ı Emek ve Dayanışma günü olarak ilan ettik. Türkiye bir tatiller ülkesi. Hesap yapacak olursak 1 günün maliyeti yaklaşık 2 katrilyondur. Bir taraftan işçinin emeğinin karşılığını almasını isteyeceğiz. Bir taraftan gönül beylikte deyip tatil olmasını isteyeceğiz. Bizden önce 1 Mayıs ile ilgili karar alınmamıştı. Dayanışma gününü almak bize nasip oldu.
Ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar. İlla da Taksim diye dayatmak şık bir yaklaşım değil. İlan edilea alanlar var gelin burada yapırn. Dayatma yapılırsa mülki idare olumlu bakmaz. İzin verilirse bunun ardı arkası kesilmez, başka şeyler çıkar.Sendikaları sorumluluk almaya çağırıyorum. 1 Mayıs çatışma ortamından çıkarılsın.