CHP lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında Erdoğan'a çattı! Baykal'a göre Ergenekon'un yönetimi namertçe!
Abone olCHP lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP lideri Baykal'ın ilk gündem maddesi ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık kutlamaları oldu.
KKTC'nin çok zor koşullar altında var olma mücadelesi verdiğini söyleyen Baykal, "Harekat öncesi Türklerin Kıbrıs'ta yaşadıkları acılar hala hafızalardan silinmemiştir" dedi.
İşte Baykal'ın grup toplantısından satır başları;
Annan Planı: Annan Planı Kıbrıs'ta bir çözüm olarak önümüze sunulmuştur. Bu planı kabul etmemiz mümkün değildir ve Kıbrıs'taki Türk varlığı ciddi bir tehlikeye girecek ve daha olumsuz bir tabloyla karşılaşacaktır. Buna rağmen Türkiye Annan Planı'na destek olmayı sürdürdü. Sonuç ise biz kabul ettik ama karşı taraf kabul etmedi. Gelinen noktada Kıbrıs'ta daha kısa bir süre önce 1 Temmuz'da her iki ülkenin temsilcisi önemli bir görüşme yaptı. Görüşmenin özünü BM temsilcisi şöyle bir şey sonuç özetledi: Kıbrıs'ta tek egemenlik ve tek bir vatandaşlık anlayışı kabul edilmiştir. Bu çok ciddi bir rahatsızlıktır...
Erdoğan habersiz: Tek emegenlikmiş, herşey açık! Bu ne demek KKTC ortadan kalkacak demek! Biz eğemenlik iddiamızdan vazgeçerek onlara teslim olacağız demek. Türklerin muhtemel var olan egemeniliğini sona erdirmek demektir. Bu çok üzüntü verici bir tablo. Neyin vatandaşı olacağız, Rumlar KKTC vatandaşı mı olacak! Sen bunu kabul ettikten sonra neyi anlatacaksınız (Grupta, Erdoğan'ı protesto sesleri yükseliyor).
Erdoğan nutuk atıyor: Şimdi Başbakan nutuk atıyor! Bunların tamamı boş sözlerdir (Erdoğan'ın KKTC ile ilgili eğemenlik sözleri) . Bunlar aldatmaca sözlerdir. Bunlarla Türkiye aldatılamaz.
Lozan dönüm noktasıdır: 1. Dünya savaşı sonrasında yapılan anlaşmaların en önemlisi ve sadece o imzayı atan ülkelerin bir süre sonra kabul etmek zorunda kalacakları biçimde ters düz edilmiştir. Bu muazzam bir olaydır. Bu uluslararası büyük bir işarettir. Ve ilk kez Anadolu'da masa başında kararlaştıkdıkları modeli, bunu tatbik edemeyeceklerini yaşayarak öğrenmişlerdir.
22 Temmuz'un yıldönümü: Bugün genel seçimlerin üzerinden tam bir yıl geçmiş. Bir yılda bir ülke seçimlerden çıkışının birinci yılında iktidar partisi kapatma davası yüzünden kapalı, yazarlar çizerler. emekli paşalar tutuklu; bir diğer dava büyük bir depremle ülkeyi sarsıyor. Ekonomi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya! Enflasyon yükselmeye başlamış, bir yıl önceye göre söylüyorum.
Yüzde 47 değil yüzde 60 alsın: Niçin bu böyle? İktidar daha çok oy almış, Türkiye'yi toparla biraz ama öyle olmadı. Nereye gidiyoruz? Tartışılmayacak kurumlar siyasetin göbeğine çekilmiş durumda. Bu iyi bir tablo değil! Bu tabloyu yaratmış olanlara siz, yüzde 47 oy değil; yüzde 60'te oy verseniz bişey değişmez.Bu insanların ülkeyi yönetemeyeceği açıkça ortadır. Ülkenin geleceğinden hepimiz kaygı duyuyoruz. İktidar bunun sorumlusu değilse kim sorumludur?
Erdoğan kaçıyor: Sen kendi hesabını vermeden, sana sorulması gereken hesabın sorulmasına izin vermeden; bir büyük suçlama kampanyası nasıl açarsın? Sen açmak için önce hesap vermelisin! Siyasal nitelikli, siyasal hedefli yargılamalar ortaya çıkmıştır. Bu tür siyasi yargılamalar, darbe dönemlerinde ortaya çıkar.
Çirkin hesaplaşma: Şimdi hepimiz Cumhuriyet ile laik Cumhuriyetle, "Türkiye bir hesaplaşma içerisine mi girdi" onu düşünüyoruz. Böyle bir hedefin çok talibi vardır. Çünkü bu bugünün davası değildir. Bu dava içinde konuçlanmış potansiyel muhalefet odakları bellidir, zaman zaman su üstünü çıkar. Bu hesaplaşmanın içinde laik Cumhuriyeti içine sindiremeyen çeşitli odak noktaları vardır.
Ergenekon Soruşturması: Bu davada vahim insan hakları ihlalleri vardır. Birisi gözaltında ölmüştür. Bir tane batıcı siyasetçinin tepkisini gördünüz mü? Göremezsiniz çünkü onlar dürüst değiller!
İran örneği: İran'da yer alanlar böyle değildi. İran'da yer alanlar dört dörtlük komistlerdi. Burdakiler paraya pula çok değer veren, sıkıntılı günler yaşamayan insanlar.
Tatlı su demokratları yabancı hikayesiyle Cumhuriyeti hedef aldılar. Sen hukuk, adliye diye karşıma çıkma!
Dışişleri Bakanı Babacan'a eleştiri: Birileri diyorki bu yeterli değil. Ne olacak? Başka şeyler olacak, biz yaşadıklarımızdan memnunuz. Kul hakkını yememek, yetim hakkını yememek olarak algılıyoruz İslamiyeti... 72 milleti bir saymak olarak algılıyoruz. Biz ayrımlarla bakmıyoruz, insan olarak bakıyoruz, Allah'ına inanan insan olarak bakıyoruz. Bu yetmez! İşte olay budur. Sıkıntı burada ortaya çıkıyor.
Türkiye'de baskı yapılıyormuş! Bak sen iktidarsın, kaldır o zaman altı yallık bu baskıyı. Söyleyemiyor ama "O var ya o laiklik kalksın" diyor! Anayasa Mahkemesi'nin önündeki dava, gerilimin altındaki temel mantık bu! Darbe marbe yok! Darbe bahanesiyle zulüm yapmakta yok! O dönem bitti, darbe yönetimine özgü siyasi yöntemler uygulamaya nasıl kalkıyorsun. Hani darbeydi, aç o zaman getir darbe iddianemisini. Ne oldu günlüklere? Ne oldu diğer Sarıkız, Ayışığı, Eldiven'i... Getir koy ortaya. Var mı bişey? Hayır yok! Nedir o zaman senin derdin? Çık söyle takip et sen onları, hayır! Darbe işi değil, temiz eller mi? O da değil, sen kim temiz eller kim! O zaman ne? O zaman karışık, herşeyden biraz karışık!