BIST 9.550
DOLAR 34,56
EURO 36,22
ALTIN 2.961,61
HABER /  POLİTİKA

Baykaldan Sokrates örneği

Erdoğan zeytin dalı uzattı ama Baykal'a göre geç kaldı. Grup toplantısında zehir içen Sokrates örneği verdi.

Abone ol

CHP Lideri Deniz Baykal Partisi'nin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Baykal Ak Parti'nin kapatma davasına karşı girişimlerini değerlendirirken "Bizim kültürümüzde “şeriatın kestiği parmak acımaz” diye bir anlayış  vardır. “Parmak acıyacaksa şeriatı değiştiriver” diye bir anlayış var mı?" diye sordu.  

Baykal şunları söyledi:

BAŞBAKAN TEDAVİYİ YANLIŞ YERDE ARIYOR

Geçen hafta sayın Başbakan gittiği her yerde CHP ve onun başkanıyla uğraşmaktan kendisini alamadı. Başbakan’ın yerli yersiz, anlamlı anlamsız polemik yaratma çabasına dikkatinizi çekmek istiyorum. Ben bilinçli bir şekilde bir süredir iktidarla siyasi gerginlik arayışı içine girmiyorum. Çünkü Türkiye'nin yeterince gerginliği olduğunu görüyorum. Ama Başkaban gittiği her yerde veriyor veriştiriyor. Başbakan niye böyle yapıyor? Başbakan sıkıntılı bir dönemden geçiyor bunu anlıyorum. Ama bu sıkıntısının tedavisini yanlış yerde arıyor.

NASIL RAHATLAYACAKSA ÖYLE KONUŞSUN

Şu anda Türkiye'nin önünde olan sorun Baykal'la Erdoğan'ın tartışmasından kaynaklanan bir sorun değildir. Türkiye'de yaşanan krizin hiçbir şekilde tarafı değiliz. Sorun Başbakanla anayasal düzen arasındaki çatışmadan kaynaklanıyor. Başbakan bu çatışmayı CHP ile çatışmaya dönüştürmek istiyor olabilir ama biz buna izin vermeyeceğiz. O yüzden başbakanı serbest bırakıyoruz. Nasıl rahatlayacaksa öyle yapsın. Bize, bana istediğini söyleyebilir.

SENİN TIYNETİNDE RÜŞVET VERMEK VARSA, BAYKAL NE YAPSIN?

Ancak konuşurken pot kırmasın. 30 yıl önce rüşvet verdiğini söylüyor ve bundan dolayı Deniz Baykal'ı suçluyor. Arkadaşım senin tıynetinde rüşvet vermek varsa, Deniz Baykal sana ne yapsın? Rüşvet vermek, rüşvet almak aynı kapıya çıkmaz mı? Hukuki, ahlaki konumu aynı değil mi? Başbakan rüşvet verdiğini itiraf ediyor. Başbakan rüşvetle bu kadar yakından ilgiliyse 30 yıl öncesine gitmesine gerek yok. Kendi enerji bakanlığına bir bakıversin. Nasıl ihaleler paylaşıldı, nasıl tertipler yapıldı, bunlar devletin arşivlerinde dosyalarında... Başbakanın bu rüşvet sözünü çok fazla ağzına almamasını tavsiye ederim.

ATATÜRK’ÜN LAİKLİK YORUMUNU DEĞİŞTİRMEYE KALKTILAR

Şimdi herkeste bir telaş? Ne yapacağız diye? Önce bir defa işi buraya getirmeyecektiniz... Bu tablo Türk siyasi hayatında maalesef zaman zaman ortaya çıkan bir tablo... 1950'de demokrasiye geçtik. O günden beri demokrasinin rayına oturduğunu söyleyemeyiz. 3 tane resmi askeri müdahale var. Son dönemde aynı siyasi doğrultuda olduğu için kapatılmış dört tane parti var. Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet... Fazilet'in yerine bir parti kuruldu. AKP bu siyasi geleneğin bir parçası. O nedenle ben seçimden 3 gün sonra gidip onları "sakın ha” dedim... 2005 yılında Meclis Başkanı çıktı dedi ki “bu laiklik ilkesi yeniden yorumlanmalıdır”. Başbakan çıktı “evet haklısın” dedi. Eski yorum ne? Atatürk'ten İnönü'den Bayar'dan bugüne kadar gelen yorumu değiştirmekten bahsediyorlar… Bu anlayışa göre Talim Terbiye Müdüreleri, okul müdürleri değiştirildi. Bütün bunlar ortada.

HİÇBİR MÜSLÜMAN ÜLKEDE DEMOKRASİ KÖKLEŞMEMİŞTİR

Her ülke anayasasının kendi sorunlarına bir çerçevesi vardır. Batıda genellikle sorun artık din siyaset ilişkisinden kaynaklanmaz. Eskiden batı din siyaset ilişkisi nedeniyle çok büyük acılar çekti. Oluk oluk kan aktı. Ama onlar bu kavgayı ortaçağın sonuyla noktaladılar. Onlar İsa’nın hakkını İsa’ya, Sezar’ın hakkını Sezar’a verme noktasına geldiler. Devlet kendi yoluna, kilise kendi yoluna gitti. Bu ayrımı oturttular. Ancak dünyadaki 51 müslüman ülkenin hiçbirisinde böyle bir ayrım gerçekleştirilebilmiş değildir. Dinle devletin etki alanlarının bilinçli bir şekilde ayrıldığı bir Müslüman ülke yoktur. O yüzden dünyadaki hiçbir Müslüman ülkede demokrasi kökleşmemiştir. Seçim yoktur demiyorum. Seçimin olması demokrasinin olması demek değil. Demokrasi bir bilinç, bir anlayış... Bu ayrımları eğer siyasetin günlük işleyişine aktaramazsınız ortaya çıkan demokratik bir rejim olmaz.

ALMANYADA NAZİZM’E KARŞI HASSAS, BİZ LAİKLİĞE KARŞI

Her ülkede laikliğe bu kadar önem veren anayasalar yok. Almanya'da nazizmin gelmesini engelleyen maddeler var. Komünizmden korkanlar onu engelleyen maddeler koymuş. Bizde de dine yönelik bir istismar korkusu nedeniyle anayasamızda laiklik ilkesi vardır. Türkiye geçmişte 4 kez bu tehlikesiyle karşı karşıya gelmiştir.

ELİN YABANCISI GÖRÜYOR SEN GÖREMİYORSUN

Şimdi 2008 ve ortada koca bir iddia. Bu gidiş iyi değil. Türkiye kendi haline bırakılamaz. Bakın şimdi aman AKP kapatılmasın diyen yabancılar olayı nasıl izah ediyorlar? “Bir tarafta laiklik bir tarafta dinciler var. Dinciler laikleri etkisiz kılıyor” diyorlar. Bir takım yazarlar “izah edin tartışma bu değil” diyorlar. Tartışma o, elin yabancısı görüyor, sen göremiyorsun...

HUKUKUN ELİNİ TUTMAK LAİKLİĞE KARŞI BİR GİRİŞİMDİR

Hukuk siyasetin önleyemediği bir yanlışlığa şimdi müdahale ediyor. Hukukun da elini tutarsak ne olacak? Şimdi laiklik ihlal edildiği için devreye giren hukukun elini tutmaya yönelik her girişim anayasamızdaki laiklik ilkesini kaldırmaya yönelik bir girişimdir. Bunu ihlal edenlere karşı hukuk kendini koruyamayacak mı? Anayasa kendini koruyamayacak mı? Hukuk işlerse kriz çıkarmış. Ekonomik ve siyasi sonuçları olurmuş. Hukuku askıya alacakmışız ki Türkiye krize girmesin. Asıl kriz hukuk ve anayasa işlediği için değil, hukukun ve anayasanın işlemesi engellendiği zaman ortaya çıkar. Ortada bir anayasa ihlali varsa, çözümü aramak siyasetçinin işi değil, hukukun işidir. İhlal ortaya çıktıktan sonra görev hukukundur. Çözüm hukuktur. Hukuk kriz değildir, hukuk kaos değildir.

PARMAK ACIR DİYE ŞERİAT DEĞİŞİR Mİ?

Bizim kültürümüzde “şeriatın kestiği parmak acımaz” diye bir anlayış  vardır. “Parmak acıyacaksa şeriatı değiştiriver” diye bir anlayış var mı? Şeriatın kestiği parmak acımaz. Bırak şeriat işlesin, bırak parmak kesilsin. Şeriat keserse parmak acımaz...

DEMOKRASİ PAKETİYLE NEYİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ?

Demokrasi paketi  gündeme geldi. Mini mi, midi mi, maksi mi tartışılıyor. Bu demokrasi paketinin içinde kapatma istediğiniz bir şeyler mi var. Laiklik ilkesini boğazlayacaksınız da sesi çok çıkmasın diye demokrasi davulu mu çalışıyorsunuz? Dürüst olalım.

REFAH KAPATILIRSEN NERDEYDİNİZ?

İpini koparan Türkiye'ye akıl vermeye çalışıyor. Siz laikliğin müslüman bir toplumda demokrasi açısından ne kadar önemli olduğunu biliyor musunuz? Siz bu kadar bu işe meraklıysanız Rerah kapatılırken neredeydiniz? O zaman müstahaktır diyorlardı. Çünkü Refah dayatmaya karşı çıkıyordu. Refah olsaydı bu Vakıflar Yasası çıkar mıydı? Açıkça da söylüyorlar, “bizim çıkarlarımııza ters bunu önlememiz lazım” diyorlar. Bırakın biz kendimiz çözelim. Burası bir hukuk devleti.

BAŞBAKAN CHENEY’E AĞLAŞMIŞ

Anlaşıldı ki Başbakan Cheney’e iddianameyi şikayet konusu yapmış. Cheney “Biz gündeme getirmedik onu başbakana sorun” diyor. Bir ülkenin başbakanı iç hukuk sürecini bir başka ülkeye açık eder mi?

SOKRATES ÖRNEĞİ

Sokratesin başına gelenleri biliyorsunuz. Haksız bir şekilde idama mahkum edildiği zaman yakınları geldiler. Hükmün yanlış olduğunu bildikleri için “seni kaçıralım” dediler. Sokrates ne dedi? “Haksız olabilir yanlış olabilir ama memleketimin kanunlarının uygulanmasına karşı çıkmak benim yapamayacağım bir şeydir” dedi ve baldıran zehirini içti.

Bir o manzaraya bak, bir buna bak. Bizimki gidiyor Cheney'e ağlaşıyor. Diğer suçlara bir şey demem de eğer bu gerçekse senin hakkında en ağır cezanın verilmesini isterim...