Baykal, grup toplantısında meydan okudu! Erdoğan'a sen temiz değilsin göndermesi yapan Baykal'ın bir de önerisi var.
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, grup toplantısında Ergenekon Soruşturması kapsamında hazırlanması gereken iddianamenin hesabını sordu! İdddianamenin bir an evvel hazırlanması gerektiğini söyleyen Baykal, "Bırak 2500 sayfa iddianameyi sen bana gerçekleri yazan 5 sayfa getir. Beraber bu hesabı soralım" dedi.
CHP lideri Deniz Baykal'ın, Erdoğan'a yönelik sert eleştirileri sürüyor. Ergenekon Soruşturması'nın ülke gerçeklerini ötelediğini, gündemden düşürdüğünü söyleyen CHP lideri Baykal, akil adam arayışlarının da yanlış olduğunu söyledi. Baykal, Erdoğan'ın grup toplantısında İtalya'daki "temiz eller" eporasyonunu örnek göstermesini de eleştirerek, "Şimdi bırak bunları. Sen susacaksın, sen önce dokunulmazlık zırhını bırakacaksın. Temiz olmadan kusura bakma ama sen temiz bir operasyon yürütemessin" dedi.
Grup toplantısındaki eleştirilerini adeta meydan okumaya çeviren Baykal, dokunulmazlık konusunda Başbakan Erdoğan'a yaptığı öneriyi tekrarladı ve "Gel ikimizin dokunulmazlığını da kaldıralım. Gel bu teklifi ben bir kez yapmıştim yine yapıyorum. Gel kaldıralım ve temiz bir operasyon yürütelim" dedi.
Baykal'ın grup toplantısındaki sözleri şöyle;
"Ergenekon asıl sorunların üzerini örtüyor"
Kamuoyunun yakın ilgisi eleştirisi, uyarısı çok önemlidir. Toplumun katmanları, bu uyarıları dikkate alıyor. Biz de bu görevimizi yerine getiriyoruz. Bu değerlendirmeleri sizlerle paylaşacağım...
Fakat ilginç bir tablo var! Türkiye, tüm dikkatini buraya yöneltince, ülkemizin çok temel sorunları sanki gözden kaçırılıyormuş gibi geliyor. Bu yargılama konusu, özellikle İstanbul'daki olay, bazı şeyleri saklamak örtmek için kılıf olmasın!
Kısa süre önce yapılan zamlarla başlayan fiyat artışı ekonomimizi çok derinden yaralamaktadır.
Yılbaşında, beş litrelik bitkisel yağı, iki katına almak zorunda kalmıştır vatandaşımız. Demir öyledir, elektirikteki yüzde 45 oranında zam, hemen diğer ürünlere de yansımaya başlamıştır. Resmi rakamlara baktığınızda , tüketici fiyatlarıyla ilgili enflasyon yüzde 11 civarında; maliyet hesabında ise yüzde 17'dir. Bu çok ciddi bir yükselişi göstermektedir.
Emekli, dul ve yetimler yaşanan ekonomik sıkıntıları en ağır yaşayan kesimdir. Bu kesimde herkesin dikkatini buraya çekmek zorundayız. Ergenekon, Ergenekon, Ergenekon derken; herkesin gözünden kaçan bu ekonomik bunalıma dikkat çekmek zorundayız.
"Çifçi burnundan soluyor, ağzından ateş püskürüyor"
Köylerde dolaşan herkes görüyor ki, burnundan soluyor ağzından alev çıkıyor çiftçinin. Bu tablo karşısında çok acı bir gerçek var, Türk çiftçininin en önemli üretim konusu olan hububatta, bu tarih itibariyle TMO bir alım fiyatı açıklamamıştır! TMO devreden çıkmıştır, hububatta bir taban fiyat açıklamamıştır. TMO bir denge unsuru olanarak henüz alım yapmaya başlamamıştır. Bu ilk kez yaşanan bir olaydır. Anlaşılıyorki TMO bu kez tamamen piyasanının altında tutulacaktır. Bu gösteriyor ki Türk çiftçisi, tüccarın insafına bırakılacaktır.
Her yıl yaşanan manzara, bu yıl daha ağır yaşanacaktır. Buğday, çiftçinin elindeyken fiyatlar düşecek; sattıktan sonra fiyatlar katlanmaya başlayacaktır. Bu çok üzüntü verici, bir kez daha sesleniyorum bu hükümete çiftçiyi perişan ettiniz en azından kırk yıllık kurum olan TMO'yu piyasanın dışına itmeyin. Yazık edersiniz!
"Anayasa Mahkemesi'ne gideceğiz"
Geride bıraktığımız hafta iki önemli yasal düzenleme yapıldı. Yapılan düzenlemelerden birisi, İslam Kalkınma Bankasına bağlı olarak olan İslam Gençlik Örgütü kurulması ve bu yöneticilerin çeşitli imtiyazlara sahip olması. Böyle bir düzenleme çok inciticidir, onur kırıcıdır. Uluslararası bir anlaşmaya bağlı olarak yapılmıştır. Arkadaşlarım bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi için gerekli çalışmaları yapmaktadır.
Yine bu düzenlemeden bir diğeri ise AK Parti ile yakın ilişkiyle çalışan yardım kuruluşlarıyla ilgilidir. Bu derneklere ilgili düzenlemeyle, yüzde yüz vergi muafiyeti yapılmıştır. Bu tozlu dumanlı ortamda, böyle yaşamsal böyle gelecekte ağır sıkıntılar dogrucak düzenlemeler sessizce geçirilmektedir.
"Davada bir garabetlik var"
Geride bıraktığımız hafta Ergenekon ile meşgul olduk. Gündemden Anayasa Mahkemesi'nde görülen dava düştü ve İstanbul'da görülen davaya yöneldi. Neden düştü bu dava gündemimizden?
Anayasa Mahkemesi'nde gerekli çalışma yapılmaktadır, dava açılmış ve yetkili kuruma teslim edilmiştir; herşey usulüne uygun biçimde götürülmektedir. Bir takım denetlemeler, baskılar yapılmaya başlamış ve olay kendi dinamiklerinde ilerlemektedir. Ama diğer tarafından İstanbul'daki dava her gün manşetleri süslemektedir. Geride bırıktığımız günlerde, bazı şeyler netleşmiştir. İstanbul'daki dava büyük ölçüde siyasi nitelik taşıyarn zamanlamasıyla kapsamıyla gelişmesiyle siyasi lyönlenmenin olağanüstü olduğu ortaya çıkmıştır.
Ayrıca bu davanın, şu ana kadar ki yürütülüş biçimi de kamuoyunu derinden etkilemiştir. Bir defa, Türkiye'de çok ilgi çeken bir dava olmuştur; ama ortada iddianame yoktur, 13 aydır yoktur! Bir yılı aşkın süre geçtiği halde, ortada kamuyunu tatmin edecek bir iddianamenin; bir hukuki belgenin hala ortaya konulamamasıdır. Çok vahim bir konudur ve Türkiye'de ilktir.
Bir garabet var. Sanıkları biliyorlarda, suçu bilmiyorlar, Kimlerin sanık olması gerektiği biliniyor; ancak suçlamalar bilinmiyor. Böyle bir dava skandaldır, gözaltına alacaksınız ama onları neyle suçladığınızı açıkça söylemeyeceksiniz,. Sanıkların avukatları neyle suçlandıklarını bilmiyorlar. Sanıkların avukatları, suçlamaları bilmedikleri için de dosyaları alamıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?
İnsanlar gözaltına alınıyor, niye gözaltına alındıklarını bilmiyor. Son dakikaya kadar bekletiliyorlar, birisi Ergenekon'un kasası olarak alınıyor; 11 ay içeride tutuluyor sonra bu kişi kanser oluyor. Yatak hasta yatağı olmaktan çıkıyor, ölüm yatağı oluyor ve bırakılışından üç gün sonra hayatını kaybediyor. Bu zihniyet hepimizi derinden yaralamıştır.
Tüm bunlar geride bıraktığımız günlerde ortaya çıktı. Neyin kasası yahu, Edirne Belediyesi'nin katkılarıyla cenaze kaldırıldı. Bir faciya! Yani eğer o kasaysa bu da Ergenekon... Bu tablo acı bir tablo.
Eski dönemle ilgili soruşturma yapıyorsak, kimlerin dinlenmesi gerekitiğine bir karar verirsiniz. Eğer böyle bir organisazyonsa, bu hareketleri kimlerle yapacaklar bilmek lazım. Oradaki Genel Kurmay Başkanı, ordu kuvet komutalarına rağmen bir grup emekli paşa çıkacak darbe yapacakladır. Böyle bir mümkün mi? Bırak şimdi 2500 sayfa iddianameyi sen bana 5 sayfa göster. Göster ki gidelim hesap soralım!