BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Baykal'dan ilginç benzetmeler

CHP Lideri Deniz Baykal, AK Parti Hükümeti'nin AB İlerleme Raporu ile ilgili olarak net bir görüş otaya koymadığını eleştirdiği konuşmasında ilginç benzetmeler yaptı.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin AB İlerleme Raporu ile ilgili olarak net bir görüş ortaya koymadığını ifade ederek, ''Hükümet, susmayı, tribünde sessizce kalmayı, sütre gerisinde yatmayı tercih ediyor. Teslimiyetçi, ne verilirse 'Yarabbi şükür' diyen anlayış, dış politikada kabul edilemez'' dedi. Baykal, CHP TBMM Grubu'nun haftalık olağan toplantısında, dış politik gelişmelere de değindi. AB İlerleme Raporu'nun açıklanmasının üzerinden 1 ay geçtiğini, ancak hükümetin hangi resmi tutum içinde olduğunu hala öğrenemediklerini söyleyen Baykal, şöyle devam etti: ''Türkiye'de bu konuda bir resmi tavır şu ana kadar açıklandı mı? Türkiye'nin geleceğiyle, tarihiyle ilgili en önemli konu. 17 Aralık'a kadarki süreçte bütün çabalarımız bu konuya yönelik olmalıdır. Bu konuda hükümet ne düşünüyor. İlerleme Raporu ile ilgili değerlendirmesi nedir; bunu, hala öğrenebilmiş değiliz. Hükümet susmayı, tribünde sessizce kalmayı, sütre gerisinde, siperde yatmayı tercih ediyor.'' Ortada çok ciddi bir rapor bulunduğunu belirten Baykal, ''raporun ilan edilmesinin üzerinden 1 saat geçmişken ve rapor üzerinde hiçbir ciddi çalışma yapılmamış ve kimse raporun tümünü görmemişken, Başbakan'ın, 'raporun yapıcı ve olumlu olduğunu' ilan ettiğini'' söyledi. Baykal, şunları kaydetti: ''Bu tavır Türkiye'nin tavrı mıdır, bu konuyu Türkiye'de konuşabildik mi? Herkes kendi düşüncesini söyledi, düşüncelerimizi birbirimize ifade ettik. Bir kısmımız ifade edemedi bile. Diyalog, müzakere, bir çalışma var mı? 17 Aralık'a giderken hükümetimiz ne isteyecek biliyor muyumuz? Şunlar kabul edilemeyecek, şunlar mutlaka sağlanmalıdır diye bir çalışmanın yapıldığını söyleyebiliyor musunuz? Hiçbir şey yok. Bu konudaki sessizlik, bu sükut nedendir? 'Takdir sizindir benim bir itirazım yoktur' tavrı neden ortaya konuyor? Kamuoyuna bir açıklama yok. İlgili ülkelere ciddi tavır var mı o da yok. Başbakanın ilgili hükümet başkanlarına bir başvuru yaptığını bilmiyoruz. Ne yapıyoruz, 'Uçak hediye edin diyoruz'. İşi el sıkma, kişisel tatmin, gönül alma anlayışı içinde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bunlar, çok yanlış oluyor. Bir an önce bu teslimiyetçi sükutun, bu hiçbir talep ortaya koymayan, ne verilirse 'Yarabbi şükür' diyen anlayışın dış politikada, diplomaside kabul edilemez olduğunun anlaşılmasını ve gereğinin yapılmasını diliyoruz.'' ''PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR'' CHP lideri Baykal, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in iade ettiği, ancak, TBMM Genel Kurulu'nda aynen kabul edilen Dernekler Yasası'na da değindi. Baykal, derneklere ve siyasi partilere dışardan mali destek sağlanmasının çok tehlikeli olduğunu söyledi. Bu yolla dernekler ve siyasi partilerin dış finansman yoluyla etkilenmeye çalışılacağını kaydeden Baykal, ''Para veren düdüğü çalar. Buna karşı önlem almak hepimizin görevi'' dedi. Baykal, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini öngören tasarıyı eleştirerek, ''Bu hükümet SSK'lıya iyilik etmek istiyorsa yapacağı şey çok açık. Öncelikle SSK'lıların devlet hastanelerinden yararlanmaları önündeki engeller kaldırılmalı. SSK'lıların her eczaneden ilaç almalarına imkan sağlanarak, SSK eczaneleri önünde kuyruk önlenmeli'' diye konuştu. Baykal, AK Parti Hükümeti'nin ekonomi politikalarını da eleştirdi. Baykal, dış ticaret açığının çok tehlikeli biçimde büyüdüğünü, buna bağlı olarak cari açığın yükseldiğini, borçlanma ihtiyacının da arttığını söyledi. Enflasyonu düşürmek için düşük kur politikası uygulandığını ancak, buna rağmen enflasyonda kıpırdama başladığını ifade eden Baykal, şunları kaydetti: ''Hükümet, hiçbir söylediğini yapamamıştır. Kamuda çalışan sayısı azaltılacak dendi, kamuda çalışan sayısı bu dönemde 200 bin arttı. Lojmanlar azaltılacak dendi, şov uğruna milletvekili lojmanları, milli servet çürümeye terk edildi ama lojman sayısı 8 bin arttı. İç ve dış borç azalacak dendi tam tersi arttı. Dış ticaret açığı küçülecek dendi, açık hızla büyüdü. Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınacak dendi ama bu konuda hiçbir şey yapılmadı. Özelleştirmeyi, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. KDV'yi indireceğiz dediler, bir tek burada kısmen sözlerini tuttular ve zümrüt, pırlanta ve elmastaki KDV'yi sıfırladılar. Ne mazot, ne çiftçiye destek verdiler.'' Baykal, İslam özel sektörünün geliştirilmesine yönelik anlaşmanın kimseye bilgi vermeden imzalandığını belirterek, ''Kimse uluslararası antlaşma yapıyoruz diye Türkiye'nin hukukunu, anayasasını, rejimin özünü etkileyecek arayışlara yönelmesin'' dedi. Baykal, anlaşmanın onaylanmasına ilişkin tasarının TBMM'den geçmesi durumunda Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını açıklayarak, Mahkeme'nin ''Kendine yakışan, Cumhuriyet'e sahip çıkan, tarihi, hukuki bir karar alacağına inandığını'' belirtti. Deniz Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçtiğimiz hafta kamuoyunun birdenbire Türkiye açısından önem taşıyan bir anlaşmanın imzalandığını resmi açıklamalarla öğrendiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu antlaşma hiçbir şekilde konuşulmadı, tartışılmadı. İslami bir ekonomi oluşturmak üzere bir kurum kurulmasına yönelik bir anlaşma imzalanmış. Bu antlaşmayı Türkiye adına bir Hazine yetkilisi imzalamış. Bir ülkenin dış ilişkilerinin tek elden, uyumlu, tutarlı ve tek elden götürülmesi bir temel ihtiyaçtır. Son zamanlarda bu temel ilkeye yönelik farklılıklar ortaya çıktığına tanık oluyoruz. Bir süre önce yine Hazine'den sorumlu bir bakanın Türkiye'ye 8.5 milyar dolarlık bir yardım karşılığı Irak'a hiçbir askeri hareket yapılmayacağına ilişkin bir anlaşma imzalandığını öğrenmiştik. CHP'nin ortaya koyduğu tepki sonucu bu anlamayı sonuçlandıracak girişimler askıya alındı.'' ''ATTIĞIM İMZAYLA İFTİHAR EDİYORUM'' Türkiye'nin dünyadaki Müslüman ülkelerle de ilişkisini ve dayanışmasını ileriye götürmesi gerektiğini, bundan kimsenin tereddüdü olamayacağını belirten Baykal, bu anlayışı gereği olarak 1974 yılında İslam Kalkınma Örgütü'nün kurulması doğrultusundaki ilk adımı o dönemde iktidarda olan CHP'nin attığına dikkati çekti. Dönemin Maliye Bakanı olarak İslam Kalkınma Örgütü ve İslam Kalkınma Bankası'nın kuruluş belgesinin altına imza attığını ve attığı imzayla iftihar ettiğini kaydeden Baykal, şöyle devam etti: ''O anlaşma Müslüman ülkelerin olanaklarını, güçlerini değerlendirerek kalkınmalarına yardımcı olma anlayışıyla yola çıkılarak bir finans kurumu kurulmasını sağlamıştı. Oraya bütün ülkeler katkı verdi. Yaratılan mali olanaklarla ortak projeler yürütüldü. Şimdi önümüze getirilen konunun bunun bir parçası olduğu bize söylenilmektedir. İşte bu doğru değildir. Kimse müslüman ülkelerle ekonomik ve mali işbirliği geliştirmeyelim demiyor. Ama burada her ülkenin kendi sistemi içinde birbiriyle ilişki kurması anlayışı yok. Şimdi yeni bir noktaya, bir ileri aşamaya geliniyor. Deniliyor ki 'artık dini, İslami bir ekonomi yaratalım'... Bu dini ekonominin ne olduğu da henüz belli değil. Ama birşey belli, bu ülkeler kaynaklarını seferber ederek dini bir ekonomi sektörünün geliştirilmesi için işbirliği ve dayanışma yapacaktır.'' Türkiye'nin din ile siyaseti, eğitimi, hukuku, ekonomiyi belirli bir farklılaşma, ayrışma içinde tututuğunu bunu gerçekleştirmiş başka bir Müslüman ülke bulunmadığını anlatan Baykal, Türkiye'nin dünyadaki değerinin ve öneminin Cumhuriyet tarihi boyunca bu konuyu çözmüş olmasından kaynaklandığını söyledi. ''DİNİ EKONOMİ İÇİN KAYNAK AYRILAMAZ'' ''Siz eğer dini, eğitimi belirler, hukuku tayin eder, siyasete hükmeder, ya da siyasetin hükmü altına sokarsanız dine de topluma da devlete de haksızlık etmiş olursunuz'' diyen Baykal, şöyle konuştu: ''Devleti dini bir ekonomi geliştirmek için kullanacak mıyız, kullanmayacak mıyız? Dinin yeri ayrı ekonominin yeri ayrı... Bunu yapanlar bilmeyerek mi yoksa bilerek mi yaptılar gerçekten anlamak mümkün değil. Oraya göstermelik birşey koymuşlar. Bizim anayasamızla, hukukumuzla bağdaşmayan hükümleri itirazi bir kayıtla değerlendirmek lazım diye bir hüküm koymuşlar. Bu itirazi kaydın burda işlemesi mümkün değil. Bu projenin aslı, esası; dini bir ekonomi yaratmaktır. Dini bir ekonomi yaratmak amacıyla bir kurum kurmaktır. Türkiye buraya 13 milyon dolar para verecek. Nasıl olur da dini bir ekonomi geliştirmek için Türkiye'nin parasını harcayabilirsiniz? Devlet hiçbir zaman bir dini ekonomi kurmak için kaynak ayıramaz.'' REJİMİN ÖZÜ Kimsenin demogoji yapmaması ve CHP'nin bu konudaki itirazını bir din tartışması olarak göstermemesi gerektiğini savunan Baykal, ''Herkes işini yapsın, uluslararası anlaşma yapıyoruz deyip Türkiye'in hukunu, anayasasını, rejiminin özünü etkileyecek arayışlara yönelmesin'' diye konuştu. Baykal, Anayasa'nın ''Uluslararası anlaşmaların iç hukukun üstünde yer alacağına'' ilişkin hükmü gerekçe gösterilerek tasarının çıkması halinde iç hukuk açısından bir itiraz yolu bulunmadığına yönelik bir kaygı bulunduğunu belirterek, bunun yersiz olduğunu söyledi. Deniz Baykal, ''Burada anayasamızın anlayışıyla çelişki söz konusu. Din, inanç, mezhep ayrımcılığı yaparak ekonomi politikası uygulanmasına nasıl Türkiye için de cevaz yoksa, uluslararası bir anlaşmanın bunu yapmasına da cevaz yoktur. Bu düzenlemenin Anayasaya aykırılığı ortaya atılabilir, atılmalıdır. Eğer Bu Meclis'ten geçecek olursa hiç kuşku yok ki CHP bir tarihi göre daha yapacaktır ve bu konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürecektir'' dedi. Baykal, Mahkeme'nin de ''Kendisine yakışan, Cumhuriyet'e sahip çıkan tarihi ve hukuki kararı alacağına inandığını'' kaydederek, ''İktidarın bu noktada germemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu yanlış bir iştir. Nasıl kendi ülkemizde dini bir ekonomi yaratmak isteyenlere özel teşvik veriyoruz diyemezsek, aynı şekilde uluslararası bir anlaşma aracılığıyla başka ülkelere dini ekonomi geliştirilmesi için kaynak aktarabilmemiz de mümkün değildir'' diye konuştu. 10 KASIM Baykal, konuşmasında yarın Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 66. yıldönümü olduğuna da anımsatarak, bugün dünyada yaşanan her olayın Atatürk'ün önemi ve değerinin anlaşılması açısından bir fırsat olduğunu kaydetti. Deniz Baykal, geçmişte Mustafa Kemal Aatürk'e karşı çıkanların torunlarının bugün onun hedeflerine ulaşmaya yönelik bir çaba içinde olduklarını söyledi. Grup toplantısına CHP'nin konuğu olarak Türkiye'de bulunan Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi üyeleri de katıldı. Baykal, Çinli konukları selamlarken, iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik çabalarının devam edeceğini söyledi. Kaynak: Milliyet